Temel Çıkarımlar
- Buradaki zihin teorisi, hepimizin sahip olduğu, olayları bir başkasının bakış açısından görebilme yeteneğidir. Tüm toplumsal ilişkilerde çok önemlidir.
- Mount Sinai Tıp Fakültesi’nde yapılan yeni bir çalışma, başkalarını ikna ederken bu yetiyi ne kadar kullanmakta olduğumuzu gösteriyor.
- Başkalarını manipüle ederken beynimiz satranç gibi oyunlarda sıklıkla kullandığı bir yönünü kullanır. Belki de birinde daha iyi olmak diğerinde de daha iyi olmanızı sağlar?
En iyi taktik uzmanları ileriyi düşünenlerdir. Satrancın büyük ustaları, ünlü generaller, büyük dünya liderleri ve mafya babalarının hepsinin ortak bir yeteneği vardır: Hepsi rakiplerinden birkaç adım öndedir.
Peki ya başkalarıyla ilişkilerde ileri görüşlülüğün rolü nedir? Mount Sinai Tıp Fakültesi’nde yapılan yeni bir çalışmada bu konu ele alındı. Bu çalışma, diğer insanlarla etkileşim kurarken ve bu insanları manipüle ederken ne kadar ileriyi düşündüğümüzü anlatıyor.
Bir zihin teorisi
Dünyanın sorunu, diğer insanlarla dolu olmasıdır. Sizden farklı olarak (tabii ki!), bu insanlar genellikle öngörülemez, kendilerine özgü ve sinir bozucu bir şekilde okunamazdır. Ne düşündüklerini veya ne yapacaklarını bilmek için kafalarının içine girmemizin hiçbir yolu yoktur. Öte yandan, insanların sosyal bir tür olduğu düşünüldüğünde, diğer insanların ne düşünüyor olabileceğini hesaplamak için yöntemler geliştirmiş olmamız hiç de şaşırtıcı değildir.
Bu, çoğumuzun kendimizi başkasının yerine koyma yeteneği olan “zihin teorisi” olarak bilinir. (Farklı düzeylerde olmakla birlikte, otizmli kişiler bu yeteneğe sahip olmayabilir.) Zihin teorisi, büyüdükçe öğrendiğimiz bir şeydir. Çocuklar yaklaşık 15 aylıkken diğer insanların da kendi zihinsel yaşamları (kendi arzuları, duyguları vb.) olduğunu öğrenirler, tabii bunu telafi etme ve uyum sağlama konusunda bir süre daha kötüdürler. Örneğin, iki yaşındaki bir çocuk üzgün birini gördüğünde, ona oyuncağını ya da en sevdiği şeyi vererek yardım etmeye çalışacaktır. Birinin kendi duyguları olduğunu fark ederler yalnızca bunun ötesine geçip diğer kişinin ne isteyebileceğini düşünemezler.
Çoğu insan son derece sofistike bir zihin teorisine sahiptir. Söz gelimi diyelim ki siz ve ben bir şey hakkında konuşuyoruz ve benim saate baktığımı görüyorsunuz. Şimdi aklınızdan hangi varsayımlar ya da düşünceler geçiyor? Beni sıkıyor musun? Bir yere mi gitmem gerekiyor? Saatin üzerinde bir örümcek mi var? Aslında, bir şeyleri “fazla düşünen” insanlar genellikle bu ayrıntılı spekülatif zihin teorisi oyununda kaybolur ve tuzağa düşerler. Çoğu şeyde olduğu gibi, yararlı bir beyin alışkanlığı çok ileri götürüldüğünde zehirlidir.
Her zaman iki adım önde
Na ve ekibinin son çalışmasının tartışmaya kattığı şey, başkalarını ikna etmeye veya manipüle etmeye çalışırken bu zihin teorisini ne kadar kullandığımızla ilgilidir. Mount Sinai’den bir ekip 48 katılımcıyı bir beyin tarayıcısına oturttu ve bir tür “ültimatom oyunu” oynattı. Takımlara ayrıldılar ve birbirleriyle 20 doları paylaşmaları söylendi. Bu oyunun bir versiyonunda hiçbir kural yoktu. İstedikleri kadar pazarlık, müzakere, manipülasyon ve pazarlık yapabildiler.
Yapılan bu çalışmada iki şey ortaya çıktı:
Çalışmada ilk olarak, tamamlanan tüm oyunların hesaplamalı bir analizinin yapılmasının ardından, sonuçların diğerlerinden “iki, üç veya dört adım önde” düşünen insanların beklediği gibi olduğunu buldular. Kısacası sadece bir adım ilerisini düşünselerdi ya da sadece tepki verselerdi sonuçlar tamamen farklı olurdu.
İkinci olarak ise beyin taramaları, pazarlıklar sırasında yapılan seçimlere ventromedial prefrontal korteksteki aktivitenin eşlik ettiğini gösterdi. Bu, beynin çoğu ileri görüşlü kararda kullanılan bölümüyle aynıdır. Başka bir deyişle, en azından nörofizyolojik açıdan, başkalarını manipüle etmek diğer entrikalarla hemen hemen aynıdır.
Her iletişim bir satranç oyunudur
The Wire dizisinde D’Angelo’nun satranç kurallarını açıklamak için uyuşturucu ticaretinin gerçek dünyasını bir metafor olarak kullandığı unutulmaz bir sahne vardır. Bu sahne işe yarıyor ve şimdi nedenini biliyor gibiyiz. Na ve ekibinin gösterdiği üzere, başkalarını etkilemeye ya da manipüle etmeye çalıştığımızda beynimiz satranç oynarken olduğu gibi harekete geçiyor.
Aslında her sosyal etkileşim bir satranç oyunudur; birinin ne düşündüğünü ya da ne yapacağını anlamak için kafasının içine girmeye çalışırsınız. Bu, ilişkilerin felaketi ve pek çok çatışmanın kaynağıdır. Peki ya bu konuda daha iyi olabilir miyiz? Satrancın bize pek çok fayda sağladığını biliyoruz ama belki de listeye “kendi istediğinizi elde etmede sizi daha iyi yapar” ifadesini de ekleyebiliriz. Gerçekten de satranç tahtasının tozunu alma zamanı geldi.