Editör Notu
“Depresyon’da mısın? Hayattan bıktınmı? Güzel. Bu el kitabı sana bir lol oynayan bir ibne olmak yerine nefretini nasıl kusacağını öğretecek”1İmla hataları bilerek bırakılmıştır. (Ed.) Geçtiğimiz günlerde Eskişehir’de önüne gelene bıçakla saldıran gencin “Mass Cleaner El Kitabı” adlı İncel manifestosundan bu satırlar. Nazi sembolleriyle süslü kostümü içerisinde canlı yayımladığı görüntüleri izleyip de dehşete kapılmamak mümkün değil. Saldırının canlı yayınlanması 400 puanken, intihar 150 puandır; hamilelere saldırı bonuslu. Şeytani varlıklar olarak tanımladığı genel olarak “iletişim kuramadığı” insan türü olsa da, Solcular, Yahudiler, Kürtler, Niggerlar, İbneler’e özel olarak atıf yapar.
Alternatif sağın ve ırkçı söylemlerin her gün beslediği koşullar içerisinde olayın basitçe bilgisayar oyunlarına bağlanmak istediği yer, esasında olayın köklerinin, yani erkeklik krizinin ve neoliberal kökenlerinin saklanmak istendiği yer. Corpus Dergi için gözden geçirilerek ve oldukça kısaltılmış halini sunduğumuz, ilk kez 2019 yılında yayımlanan “Erkeklik Krizi ve Nefret: İncel Devrimi Çağında Feminizm”2Bkz. Bir Musibet: Yeni Türkiye’de Erillik, Şiddet ve Feminist Siyaset (Dipnot, 2020). Yazının tamamı buradan okunabilir: https://www.academia.edu/44730502/Erkeklik_Krizi_ve_Nefret_%C4%B0ncel_Devrimi_%C3%87a%C4%9F%C4%B1nda_Feminizm_2020 adıyla yayımlanan bu makalede Alev Özkazanç tam da bu erkeklik krizini ve kökenlerini ortaya koyar. Ayrıca Alev Özkazanç ile gerçekleştirdiğimiz ve yazı sonunda bulabileceğiniz “Otoriter Popülizm ve Toplumsal Cinsiyet” söyleşisi konuya derli toplu bakmak adına önemli bir izlek sunuyor.
Trump’tan İncel Devrimine
Popüler Çin atasözünde bahsedilen türden “tuhaf zamanlar”da yaşıyoruz. Pek çok yeni gelişmeyi hayretler içinde ve dehşete kapılarak izliyoruz. Bu tuhaf zamanların en trajikomik figürlerinden biri olan Trump, birçok konuda olduğu gibi kadınlar konusundaki “dobralığı” ile de dudak uçuklatıyor. Kimseden korkmadan doğru bildiğini pat diye söyleyen dobra Trump imajının aslında yaratıcı bir çalışmanın eseri olduğunu biliyoruz. Trump’ın, alt-right (alternatif sağ) hareketinin çevrimiçi kanalı breitbart.com adlı internet sitesinin kurucusu olan Steven Bannon’ı seçim kampanyasını yürütmek üzere işe almasıyla birlikte bu imaj serpilip gelişti ve kitleler üzerinde etkili olmaya başladı. Asıl olarak çevrimiçi kanallarla örgütlenen alt-right, böylece Trump’ın yükselişinin arkasındaki temel güç olarak sivrildi.3G. Hawley, ‘Making Sense of the Alt-right’, New York, Columbia Un. Press, 2017. Mike Wedlling, ‘Alt-right: From 4chan to White House’, Pluto Press, 2018. Ayrıca bkz. Southern Poverty Law Center web sitesindeki Alt-right maddesi. www.splc.org.
Alt-right ve feminizm
Alt-right, ırkçı, neo-nazi, göçmen karşıtı, anti-feminist ve dinci (özellikle Evanjelik) çevrelerin geniş bir koalisyonu olarak örgütleniyor ve büyük ölçüde sosyal medyada sergilediği saldırgan tarzıyla destek topluyor. Siyasette trol hâkimiyetinin tesis edilmesinden sorumlu tutulan bu akım, aslında bundan çok daha fazlasından, yani ağır bir nefret söyleminin dolaşıma sokulmasından sorumlu. Tahmin edeceğiniz üzere, feminizm de bu nefret söyleminin tam merkezinde yer alıyor. Feminizm, LGBTİ+ savunucuları ve azınlık hakları ile birlikte, alt-right aktivistlerin kültürel Marksizm ve politik doğruculuk (political correctness) olarak adlandırdıkları söylemin baş aktörlerinden birisi olarak hedefe alınıyor. Breitbart.com’un öne çıkardığı en popüler “şahsiyetlerden” birisi, 2016 yılında siyah kadın oyuncu Leslie Jones’a yönelik bir nefret kampanyasını kışkırttığı gerekçesiyle Twitter hesabı kapatılan Milo Yiannopoulos adlı genç bir adam. Milo, daha önce bu ve başka online mecralarda milyonlarca izleyiciye ulaşmış çok etkili bir isim olarak sivriliyor.4Twitter just banned a controversial internet personality, www.abc.net.au, 20 Temmuz 2015. Jones’a yöneltilen sanal saldırı biçimleri, çoktandır alt-right grupların internette sol ve liberal çevrelere karşı (aslına bakılırsa kendilerinden olmayan muhafazakârlar dâhil, herkese karşı) sergiledikleri saldırgan, aşağılayıcı, tehdit içeren nefret söyleminin mükemmel bir örneğini temsil ediyor.
Gamerlar Âlemi
Milo bu trol tarzını daha önce #Gamergate vakasında popülerleştirmiş ve bu âlemdeki genç erkeklerin entelektüel önderi olarak sivrilmişti.5Olayın çok ayrıntılı dökümü için Wikipedia, Gamergate Controversy maddesine bakılabilir. Ayrıca bkz. R. Sanghani, ‘Misogyn, death treats and a mob of trolls: Inside the dark world of video games with Zoe Quin’, www.telegraph.com, 10 Eylül, 2014. #Gamergate olayında da görüldüğü gibi, internetteki taciz kampanyalarının en etkili örneklerinin kadın nefreti ve anti-feminizm etrafında dönmesi neredeyse kuraldır. Bu olayda her şey, ünlü bir oyun geliştirici olan Eron Gjoni’nin, 2014 yılında çok kısa süren bir ilişkiden sonra kendini terk eden Zoe Quinn (ki o da bir oyun geliştirici) hakkında yazdığı bir blogla başladı. Zoe`nin, Eron ile birlikteyken oyun dünyasından nüfuzlu başka erkeklerle ilişki kurduğu iddiasını da içerecek şekilde özel hayatının ayrıntılarının ifşa edilmesini takiben hızla tüm Amerika’yı saran “kültür savaşlarından” birinin daha fitili ateşlenmiş oluyordu. Zoe’ye karşı binlerce erkek gamerın katıldığı ağır hakaret ve tehditlerle dolu internet kampanyasında (özellikle 4chan ve Reddit gibi sitelerde) kültür savaşlarının iki tarafı keskin kılıçlarını çekti. Alt-right grupların ve özellikle Milo’nun destek verdiği erkek gamer tarafı karşı cepheyi birçok şeyle suçluyordu: Zoe ile oyun dünyasından erkekler arasındaki ilişki, oyun dünyasına yön veren medya sektörünün etik ve adil işlemediğinin bir kanıtı sayıldı. Dahası, sektörün önde gelenlerinin, bu taciz saldırısı karsısında Zoe’yi desteklemesi ve bunu cinsiyetçilikle mücadele bayrağı altında yapması ayrıca öfke konusu oldu. Gamer kitlesinin öfkesinin daha derin nedeni, oyun dünyasının mevcut halinin “erkek düşmanlığı” üzerinden mahkûm edildiğini, oyun kültürünün feminizm ve politik doğruculuk adına sansüre, baskıya ve aşağılanmaya uğramış olduğunu düşünmeleriydi. #Gamergate savunucuları kendilerini, müesses oyun sektörünün nüfuzlu dergilerini yönetenler, ilerici medya ve azılı feministlerden oluşan güçlü bir politik-doğrucu cephe karşısında aşağılanmış, sansürlenmiş ve yok edilmeye çalışılan masum bir eğlence kültürünün savunucuları olarak görüyorlardı.
#Gamergate olayında Zoe’ye ve oyun dünyasında etkili bazı kadın gamer ve eleştirmenlere yönelik sert tepki verenlerin büyük çoğunluğu, aynı zamanda manosphere adlı informel bir ağı oluşturan erkek cemaatlerinin üyeleriydi. Çok sayıda ve farklı alt kümeleri kapsayan bu internet ağı, erkeklikle ilgili sorunların erkekler tarafından tartışıldığı blog, site ve forum gibi (en popüler olanlar 4chan ve Reddit dahil) yüzlerce oluşumu içeriyor.6‘Welcome to the manoshere: A brief guide to the controversialmen’sright’amovement’, www.motherjones.com, Ocak 2015. ‘How alt-right sexism lures men into white supremacy’, www.vox.com, 14 Aralık 2016. Caitlin Dewey, ‘Inside the manoshere that inspired Santa Barbara shooter Elliot Rodger’, www.washintonpost.com, 27 Mayıs 2014. İçinde erkek hakları hareketinin az sayıda pro-feminist unsurları bulunsa da genel olarak ve son yıllarda giderek artan şekilde güçlü bir anti-feminizm ve kadın düşmanlığı bu âleme damgasını vurmuş durumda. Elbette kadın düşmanlığı, çoğu zaman beyaz üstünlüğünden dem vuran ırkçı söylemler, göçmen karşıtlığı ve homofobi ile birlikte geliyor. Öyle ki Manosphere`e dâhil olan bazı gruplar Amerika’da nefret gruplarını izleyen etkili bir hukuk birimi olan Southern Poverty Law Center tarafından “nefret grubu” olarak kodlanmış ve izlemeye alınmış durumda.
Irkçılık, Reddit ve İncel Manifestolar
Bu âlemdeki en etkili söylemlere bakarsak, kendine özgü bir terminoloji dâhilinde evrimci psikolojiden bolca beslenen görüşler (Alfa ve Betaerkekler) veya Matrix filminden ilhamla kullanılan terimlerle (Red Pill–Black Pill gibi) ifade edilen kriz halinde zavallı bir mağduriyet söylemi ile hiper-maskülen bir erkeklik söyleminin tuhaf bir karışımıyla karşılaşıyoruz.7‘The sexist pseudoscience of Pick Up Artistis: The Dangers of Alpha male thinking’, www.newrepublic.com, 6 Haziran 2014. Bu tuhaf karışımda bir yandan devlet aygıtı ve hukukun feministler ve LGBTİ+ aktivistler tarafından ele geçirildiği, erkek düşmanlığının yaygınlaştığı ve erkeklerin ezildiğine dair fikirler, öte yandan da “hakkı olan şeyi” erkeklere vermeyen yoz kadınların nasıl dize getirileceğine dair çok farklı yöntem arayışları bir arada. Bazı siteler nasıl kadın tavlanır üzerinde yoğunlaşırken (Pick Up Artist – PUA gibi), bazıları da erkekleri, kadınlara yönelik tüm beklentilerini bırakıp Siyah Hapı (Black Pill) içmeye, yani acı gerçeği kabullenmeye ve hatta intihar etmeye çağırıyor (PUAhate gibi).
Bazıları umutsuz yardım çağrıları olarak acıma ve empati yaratan, çoğu ise ürkütücü ve hatta dehşet verici olan bu erkeklik hallerinin ne düzeyde bir kadın düşmanlığına zemin hazırladığı, 2014 yılında acı bir şekilde ortaya çıktı. PUAhate sitesinin aktif kullanıcılarından birisi olan Elliot Rodger’ın Kaliforniya Isla Vista’da üniversite kampüsü yakınında gerçekleştirdiği saldırıda altı kişi öldü ve onlarcası yaralandı.8Bkz. Wikipedia, 2014 Isla Vista Killings maddesi. Takıldığı internet ortamlarında kendini incel olarak tanımlayan Rodger, saldırıyı gerçekleştirmeden önce 137 sayfalık bir manifesto yazarak kadınlara öfkesini anlatmış, bir de Youtube videosu bırakmıştı. İncel oluşumu, ilk kez bu olay vesilesiyle dikkat çekmeye başladı.9N. Woolf, ‘PUAhate and forever alone: Inside Elliot Rodger’s online life’, www.theguardian.com, 20 Mayıs 2014. Sonradan anlaşıldığı üzere, Rodger ve onun gibi binlerce genç erkek, kendilerini incel olarak tanımlıyor ve internet platformlarında paylaşımlarda bulunuyorlardı.10Bkz. C.Dewey, ‘Incels, 4chan and the Beta Uprising’, www.washingtonpost.com, 10 Temmuz 2014.
Involuntary celibate11Involuntary Celibate sözcüğü Türkçeye abazan olarak çevirilebilir ki abazan zaten zoraki bir duruma işaret ediyor. sözcüğünün kısaltması olarak kullanılan incel oluşumu, önceleri, hiç cinsel ilişki ya da uzun süreli bir duygusal ilişki yaşamamış, sürekli reddedilen ya da çok utangaç ve yalnız bireylerin paylaşım yaptıkları bir online topluluk olarak başlamış; ancak 2000`lerin ortalarından itibaren Reddit içinde bir alt küme olarak örgütlenen kadın düşmanı bir oluşuma dönüşmüştü. Reddit, 2017’de /r/incelssubreddit oluşumunu yasaklamadan önce bu grup, 40 bin üyeye ulaşmıştı. Bu engellemelere rağmen sanal ortamlarda varlığını sürdüren oluşum, ağırlıklı olarak beyaz-heteroseksüel genç erkekler topluluğunun, kadın düşmanı ve insan düşmanı düşüncelerinin yanı sıra hınç, kendine acıma, aşağılama gibi duygularının paylaşımına dayanıyor. İncel grubu son yıllarda alt-right ve ırkçı nefret gruplarının da etkisiyle daha da şiddet yanlısı olmuş. Buradaki söylem erkeklerin “hakkı olan şeyi” vermeyen kadınlar ve popüler erkeklere yönelik nefret ifadelerinin yanı sıra, yalnızlık, mutsuzluk, intihar, fahişeler, seks robotları gibi konular etrafında dönen sohbetler yoluyla örülüyor. Aralarında birbirlerini intihara teşvik eden ve ölmeden önce birkaç stacey (çok çekici ve asla ele edilemeyecek olan kadınlar) ve chad (istediği kadınla birlikte olan popüler erkekler) öldürmeyi öneren de var, “hakkı olanı” zorla almaya, yani tecavüze teşvik eden de; devletin “zorunlu çiftleşme” yasası çıkarmasını öneren de var, şiddet ve nefret ile ilgisi olmayan ve Elliot Rodger’ın eylemini sert biçimde kınayanlar da.
Manosphere’de pek çok erkek Rodger’in eylemini kınamış olsa da 2014’ten günümüze kadar en az dört olayda daha, bu eylemden esinlenen erkekler, toplam 45 kişinin öldürüldüğü eylemlerin faili oldular. Bu eylemlerin sonuncusunda, 2018 Kasım ayında Florida’da bir yoga salonunda iki kadını öldürüp dört kadını yaraladıktan sonra intihar eden Scott Beierle, eylem öncesinde Rodger’e referans veren ve kadın nefretini ifade eden Youtube paylaşımları yapmıştı. Yine 23 Nisan 2018’de Alek Minassian adlı kamyon sürücüsü, Toronto’da aracını insanların üzerine sürüp on kişiyi öldürdüğü eyleminden önce yaptığı Facebook paylaşımında Rodger’i övüyor ve şöyle yazıyordu: “İncel Devrimi başladı”.12Z. Beauchamp, ‘Incel, the misognist ideology that inspired the deadly Toronto attack explained’, www.vox.com, 25 Nisan 2018.
Öfkeli Beyaz Erkekler
Evet, dehşetle fark ediyoruz ki “İncel Devrimi” başlamış. Peki, bu terörist “bildirinin” bizlere ilettiği sert mesajı alınca ne yapmamız gerekiyor? İlk ve doğal tepkilerimiz olan dehşet ve korkuyu nasıl aşmalı ve mesajı aynen tekrarlayıp onun etkisini abartma tuzağına düşmeksizin bu durumu nasıl anlamlandırmalıyız?
İçinde bulunduğumuz tarihsel anın, sadece cinsiyetler savaşının tarihinde değil, insanlık tarihinde çok özel bir an olduğunu fark etmekle işe başlamak gerekiyor bence. Elbette her tür örgütlü şiddet eyleminin kurgulanışında erkekliğin nasıl merkezî bir rol oynadığını öteden beri biliyorduk zaten –özellikle son yıllardaki pek çok kolektif ya da bireysel terör eylemlerinde bunu daha da net olarak gördük. Ancak bu kez ilginç bir fark var: İncel oluşumuyla beraber tarihte ilk kez, sadece “erkeklik” adına terör eylemleri düzenlenmiş oluyor. Başka herhangi bir ideolojik unsur, inanç ya da dinsel öğe işin içine girmeksizin işleyen, saf haliyle bir erkeklik tepkisiyle karşı karşıyayız burada. Kadınlara (ve onlara erişimi olan Alfa erkeklere) karşı duyulan ölümcül nefretin, fail erkeklerin kendilerine yönelik aşağılama ve nefretleriyle bütünleşen ve herkesi içine alan güçlü bir insanlık nefreti söz konusu. Nefret ettikleriyle birlikte kendini de yok etmeye odaklanmış olan ağır bir radikal nihilizm biçimi bu. İncel gruplarında çokça salık verildiği gibi kendini öldürmeden önce birkaç normie’yi de birlikte götürmek şeklinde vuku bulan bir Amok Koşusu.13Amok ya da Amok Koşusu, takıntılı bir fikir ya da dürtüye esir olarak önüne çıkan her şeyi yok eden ve bu arada kaçınılmaz olarak kendi yok oluşuna doğru koşan kişinin cinnet halini anlatan bir terim. Önceki bir yazımda erkek şiddetinin bazı biçimlerini Amok Koşusu olarak analiz etmiştim. Bkz. ‘Amok Koşucuları: Ataerkillik, Kriz ve Şiddet’, ViraVerita, www.viraverita.org, 25 Kasım 2018.
Nitekim erkeklik çalışmalarının öncü ismi olan Kimmel, Öfkeli Beyaz Erkekler(2013) adlı kitabında bu türden terör eylemlerini “kitle katliamı yoluyla intihar” olarak adlandırmış ve Amerika’daki okul katliamlarını genç erkeklerin öfkeleri açısından mercek altına almıştı.14M. Kimmel, Angry White Men: American Masculinity at the End of an Era, Nation Books, New York, 2013. Elbette böylesi nihilist eylem biçimleri erkeklerin nefret ve öfkelerini yansıtmasının en yaygın ve tipik biçimleri olarak değil, bu tarihsel döneme özgü ve global bir olgunun uç bir tezahürü olarak görülmeli. Amerika’nın radikal nihilizm alanında bol malzeme üreten bir yer olduğu besbelli, ancak söz konusu tarihsel olgu ve ona eşlik eden patolojiler Amerika ile sınırlı değil hiç kuşkusuz. Nitekim Hindistan’dan Rusya ve Macaristan’a, Türkiye’den Brezilya’ya ve Asya ve Ortadoğu’nun savaş coğrafyalarına kadar dünyanın pek çok yerinde, hiper-maskülen liderlerin önderliğinde nefret dolu bir tepkisel erkekliğin yükselişe geçtiğini ve toplumsal yaşamın her düzeyinde etkili olmaya başladığını gözlemliyoruz ne yazık ki. Peki, bu öfkeli erkek tepkisini nasıl açıklamalıyız?
“Sizi öldürmeyeceğiz, sadece amınızdan vuracağız”
Öfke Çağı (2017) adlı kitabında günümüzün tarihini yazmaya girişen Hintli akademisyen Pankaj Mishra, sanayi uygarlığının küreselleşmesiyle ortaya çıkan hınç ve öfkenin izini Rousseau’dan günümüze kadar sürüyor.15Pankaj Mishra, The Age of Anger, Farrar, Straus and Giroux, 2017. Mishra ayrıca bu sürecin nasıl bir erkeklik krizi olarak yaşandığına dair de önemli gözlemlerde bulunuyor. Modi’nin liderliğindeki Hindistan’da milli kahramana dönüşen Godse, Müslümanların erkekliklerinden mahrum bırakıldıklarına inanan Osama bin Ladin, ülkesindeki kadın gerillalara hitaben “Sizi öldürmeyeceğiz, sadece amınızdan vuracağız!” diyen Filipinler Başkanı Duterte, 2011’de Norveç katliamını gerçekleştiren Breivik, katil ve tecavüzcü sürüsü İŞİD gibi farklı örneklere dikkat çeken Mishra şöyle yazıyor:16P. Mishra, ‘The crisis in modern masculinity’, Guardian, www.theguardian.com, 17 Mart 2018.
Bu erkeksilik arayışı, 21. yüzyılda tüm dünyada siyaset ve kültürü zehirlemeye devam ediyor. Zamanımızda hızlanan ekonomik, toplumsal ve teknolojik değişim, giderek artan sayıda erkeği köklerinden sökülmüş ve sersemlemiş hale getirdi ve onları lanetli bir arayışa, erkeksi kesinlikler peşinde koşmaya sevk etti. Eski tarz emperyalist büyüklenmeler ve üstün ırka dair dayatmacalar artık pek ikna edici olmayabilir ancak neoliberal bireycilik çağında dünyanın aşırı derecede eşitsiz toplumlarında yaşayan çok sayıda erkek, henüz giderilmemiş sınırsız bir taleple erkeklik kimliğini üstlenmeye doğru yöneliyor. Kendi kendini yaratan erkek mitleri, her yerde erkekleri bireysel güçlenme ve zenginlik peşinde hiç durmadan ama nafile bir arayışa mahkûm ediyor ve bu koşuda kadın ve azınlıkları kendilerine rakip olarak görmeye zorluyor.
O halde Kimmel’in ve Mishra’nın işaret ettikleri kriz eğilimlerine daha dikkatli bakmakta fayda var. Öncelikle, bu nefretin merkezinde kadın düşmanlığının olduğu açık. Feminist tarihçilerin net biçimde ortaya koyduğu üzere, kadın nefretinin çok geriye giden tarihsel kökenleri ve sürekli kendini tekrarlayan tipik söylemsel öğeleri olduğu söylenebilir. Yine de güncel kadın nefretini anlamaya çalışırken, bunun ezelden ebede erkeklerin sahip oldukları bir şey olarak gören özcü açıklamalardan sakınmak gerektiğini düşünüyorum. Yükselen kadın nefretinin özerk bir değişken gibi işlediğini düşünmektense, nasıl bir siyasal ve kültürel iklim sayesinde aktifleştiğini ve ne gibi yeni işlevler yüklendiğini araştırmakta fayda var. Şu anki durumda bu nefretin güçlü bir söylemsel eklemlenme bağlamında anlam kazandığı ve farklı öğelerin birbirine eklemlendiği bütünsel bir deneyim olarak yaşandığı açık. Peki, nedir bu siyasal ve kültürel bağlam?
Neoliberalizm ve mağduriyet duygusu
Kimmel, beyaz erkeklerin öfkesinin temelinde, “hak etmiş olduğu şeylerin kaybından kaynaklanan bir mağduriyet duygusu” (aggrieved entitlement) deneyiminin olduğuna dikkatimizi çekiyor.17Micheal Kimmel and Lisa Wade, ‘Ask a Feminist: Kimmel and Wade Discuss Toxic Masculinity’, Signs,. vol.44. no.1, 2018. Ona göre bu, artık varlığı sorgusuz sualsiz kabul edilmeyen ve gerçekleşmesi de pek mümkün görülmeyen bir hak etme duygusudur. Acı, hınç ve öfkeyle kendini korumaya çalışan, daha fazla eşitlik ve adalet yönünde güçlenen dalgayı umutsuzca tersine çevirmeye çalışanların deneyimidir bu. Kimmel yükselen sağ popülizmi bu haksızlık duygusuna bağlı olarak açıklıyor ve “bize kötü davranıyorlar” duygusunun aslında yanlış adrese yollanmış bir haksızlık haykırışı olduğuna işaret ediyor. Çok sayıda erkek, önceden işlediği varsayılan ataerkil pazarlığın artık işlemediğine inanıyor. “Sevmediğim bir işte çalıştım, vergimi ödedim, yasalara uydum, karşılığında evimi geçindirecek kadar (karımı çalıştırmayacak kadar) para kazanacaktım” diye düşünen erkekler artık kendilerini ihanete uğramış hissediyorlar.18Micheal Kimmel and Lisa Wade, age., s 244. Kimmel’e göre erkeklerin sorgusuz hak edişlerinin sonu olan bu dönem, aynı zamanda “ataerkilliğin sonunun” da başlangıcıdır. Beyaz erkeklerin tüm iktidar konumlarına, servet ve etki alanlarına ve kadınların bedenlerine erişim hakkı olduğu varsayımının sorgulandığı yeni bir dünyada yaşıyoruz bir süredir. Çok uzun zamandır eşitsiz bir sistemin ayrıcalıklarından faydalanmış olan erkekler artık beklentilerinin azaldığı bir dünyada yollarını şaşırmış ve boşluğa düşmüş görünüyorlar. “Kafaları patlıyor… Tek bir kuşak süresinde Don Draper gibi hissetmekten, cinsiyetsiz tuvaletleri tartışmaya geçiş yapmak zorunda kaldılar: ne yapmak gerektiğini bilmiyorlar”.19Micheal Kimmel and Lisa Wade, age., s. 246.
Mishra ve Kimmel’i izleyerek, güncel nefretin genel bir “erkeklik krizi” bağlamında anlam kazandığını ve bunun da gerisinde neoliberal dönüşümlerin bulunduğunu söyleyebiliriz. Hem “erkeklik krizi” saptaması hem de erkeklik ve şiddet arasındaki ilişki son zamanlarda literatürde çokça tartışılıyor. Yaşanan soruna ‘kriz’ denip denemeyeceği ve eğer kriz mevcut ise bunun politik imalarının neler olduğu konusunda fikir birliği yok elbette. Buna rağmen giderek artan sayıda gözlemci, kriz teriminin çağrıştırdığı kırılma, çözülüş ve istikrarsızlık dinamiklerine dikkat çekiyor. Bu sorunun ilk gözlemcilerden biri olan Susan Faludi de geleneksel erkekliği yerinden oynatan asıl dinamiğin neoliberal tüketim kapitalizmi olduğunu göstermişti ve ardından bunu desteleyen çok sayıda çalışma yapıldı.20Susan Faludi, Stiffed: The Betrayal of the Modern Man, Chatto and Windus, London, 1999. Bea Campbell, Goliath: Britain’s Dangerous Places, Methuen, 1993. W. Connell, ‘On Hegemonic Masculinity and Violence: Response to Jefferson and Hall’, Theoretical Criminology, vol. 6(1), 2002. Tony Jefferson, ‘Subordinating hegemonic masculinity’, Theoretical Criminology, vol. 6(1), 2002. Steve Hall, ‘Daubing the drudges of fury’, Theoretical Criminology, vol. 6(1), 2002. Kimmel de bu yaklaşımı paylaşıyor ve öfke ve umutsuzluğun asıl nedeninin erkekleri yerlerinden eden toplumsal ve ekonomik dönüşümler ile siyasi kurumların kayıtsızlığı olduğuna dikkat çekiyor.21Kimmel, 2018, s. 246. Buna rağmen öfke, bir erkeklik krizi olarak algılanıyor ve üç tür fanteziden beslenen “topyekûn bir saldırıya” karşı erkekliğin savunulması olarak dışa vuruyor: “Hadım edici kadınlık”, “efemine erkeklik” ve “ötekinin hayvani erkeksiliği”. Bu durumda bu erkeklerin öfkesinin feministlere, çok kültürcü liberallere ve etnik azınlıklara yönelmesi şaşırtıcı değil.
Yeni nefret dalgasını kuşatan ve damgalayan bir başka özellik üzerinde daha durmamız gerekiyor ki o da şu: Günümüzde kadına nefret, özerk bir dinamik olarak işlemekten ziyade genelleşmiş bir nefret iklimi içinde ortaya çıkıp palazlanıyor. Burada söz konusu olan öncelikle kadın nefretinin genel bir sağ popülist söylem içinde homofobik, ırkçı ve göçmen karşıtı öğeler ile kolayca eklemlenmiş halde tezahür ediyor olması. Sadece bu da değil. Dünyanın pek çok yerinde son yıllarda yükselen toplumsal cinsiyet eşitliği karşıtı hareketlerde (kendi ifadeleriyle anti-gender) öne çıkan anti-feminist ve eşitlik karşıtı öğelerin, elitlere yönelik sınıfsal öfkeden de beslendiğini görebiliyoruz. Güncel durumu, özgün ve tuhaf kılan bir başka şey daha var ki o da ilk kez beyaz hetero-erkek çoğunluğunun kendilerine yönelik bir nefret ve düşmanlıktan yakınmaya başlamış olmaları. Öyle ki erkekler de nihayet bir erkek kimliği üzerinden örgütlenmeye ve mağdur söylemi ile haklarını talep etmeye başlıyorlar. Son olarak şunu da belirtmek gerekir: Kadın nefreti, genel olarak cinsler arasındaki mesafelenme ve iletişimsizliğin önemli bir boyutunu oluşturduğu genelleşmiş bir hınç, haset, husumet, rekabet, kayıtsızlık, izolasyon, bireycilik ve iletişimsizlik çağının bir semptomudur aynı zamanda. Sonuç olarak, güncel kadın nefretinin, sağ popülist hareketlerin yükselişi, kimlik siyasetinin bazı olumsuz etkileri ve neoliberal toplumsal çözülme dinamikleriyle yakın ilişki içinde değerlendirilmesi gereken karmaşık bir olgu olduğunu düşünüyorum. […]
Püritenlik ve Yaşam Tarzı Siyaseti
[…] Günümüzde kültürel olarak yükselişe geçen insan nefretinin (mizantropi) çok boyutlu nedenleri ve çeşitli biçimleri var; anti-natalizm, mizantropi, antrofobi, anti-sosyal kişilik bozuklukları gibi. Farklı kimlik grupları ve cinsiyetler arasında yaygınlaşan nefret sorununun derininde bir yerlerde bunun da var olduğunu düşünmek ürkütücü gelebilir. İnsanlar artık sadece “öteki” olarak gördüklerine değil, kendilerine ve bir bütün olarak insan türüne dair, hayal kırıklığından tut iğrenme ve nefrete kadar varan türlü olumsuz duygu ve düşünceler geliştiriyorlar. Bu olumsuz duyguların gerisinde, savaşlar, terör, ekolojik sorunlar, salgın hastalıklar, afetler, açlık, türlü acı çekme biçimleri ve adaletsizliklerle gelen ölüm gerçeği var hiç kuşkusuz. Ancak, insan nefretinin yükselişinin daha önemli bir nedeni var. Hem tüm bu sorunların kaynağı olan hem de sorunlara çözüm bulmamızı imkânsız kılarak bizleri umutsuzluğa sevk eden daha temel bir neden: Kamusal alanın çökmesi. Günümüzde patlak veren her bir çözümsüz meselede, aslında birbirimizi yoldaş-insanlar olarak deneyimlememizi mümkün kılan ortak kamusal alanı yitirmiş olmanın acı sonuçlarıyla yüzleşiyoruz.
İnsan nefretinin cinsel fark meselesi ile etkileşimini incelemek ilginç sonuçlar verecektir. Zamanımızda insan nefretinin kadına nefret ile eklemlendiği söylemsel oluşumlar görmek şaşırtıcı değil. Nitekim bu yazının başında sözünü ettiğim İncel oluşumunda durum budur. Öte yandan insan nefreti ile erkek nefretinin birbirine eklemlenme potansiyelini de küçümsememek gerekir. Hatta sözünü ettiğim püriten yaşam siyaseti bağlamında bu ikisi arasında özel bir bağlantı kurulduğuna dikkat çekebiliriz. Günümüzde insan nefretine varan tuhaf kültürel oluşumlardan feminizm sorumlu değil elbette, yine de bazı feminist söylemsel öğelerin neden ve nasıl bu tür insan nefretine eklemlenebildiğini görmekte ve buna karşı direnmekte fayda var. İnsan türüne karşı olumsuz duyguların bazılarının, özel olarak erkek cinsine odaklanan duygulardan kaynaklanması ve bu duyguları pekiştirmesi çok anlaşılır. Erkek cinsi derken de çağımızda tüm olumsuz duyguları yüklenen belirli bir erkeklik durumunu sahiplenen geniş erkek kitlelerinden söz ediyoruz. İş piyasası ve her türlü toplumsal olanaklardan sistematik olarak dışlanan; suç, anti-sosyal davranış, bağımlılık, dışlanma ve yoksulluk ile damgalanan geniş erkek kitleleri. Ama aynı zamanda dünyanın pek çok yerinde etnik savaşlarda birbirlerini acımasızca öldüren erkekler. Kendilerine, çevrelerine, topluma, insan uygarlığına ve gezegene zarar verenler. Sadece erkekliğin krizini değil ağır bir insanlık krizini dışa vuran dramların failleri ve mağdurları olan erkekler. […]
“Erkeklik kudreti”nin kurbanları
Son yıllarda ırk, sınıf ve cinsiyet arasındaki kesişim alanlarına çok dikkat çekiliyor ve geniş koalisyon politikaları öneriliyor. Şimdilerde kesişimsel feminizmin gerekliliğini herkes kabul etmiş görünse de bu perspektifin erkeklik sorunu açısından ne anlama geldiği sorusu pek sorulmuyor. Ancak öyle görünüyor ki yakın gelecekte bu soruyu daha sık ve daha yakıcı biçimlerde sormak zorunda kalacağız. Bu soruya yanıt ararken tekrar Kimmel’e kulak verelim. 2018 yılında Signs dergisi için Lisa Wade ile yaptığı (toksik erkeklik konulu) söyleşide Kimmel, erkeklik sorunlarını ciddiye alan bir sol popülizmden söz ediyordu. Kendilerini yersiz-yurtsuz, güvencesiz ve terk edilmiş gören erkeklere bu sistemde değil başka bir sistemde bir yer olduğunu söylemenin önemli olduğuna inanan Kimmel, Lisa Wade’in “Hangi nedenle olursa olsun bu hızlı değişime ayak uydurmak istemiyorlarsa ve nefret politikasına teslim oldularsa, nüfusun bu erkek kesimi ile neden ilgilenelim, kendi koalisyonumuzu kurmak yerine enerjimizi neden onlara harcayalım?” sorusuna yanıt olarak geniş bir koalisyon kurulması gerektiğini, bu koalisyon için püritenlik testleri dayatmanın doğru olmadığını, erkeklerin cinsiyet eşitliği davasına katılmak için pek çok nedenleri ve birçok yolunun olduğunu, bunun onları da insan olarak kurtaracağını, onları bir kalemde silmek istemediğini söylüyor ve şunu ekliyordu: “İntihar eden erkeklerin hızla çoğaldığı bir yerde onların üstünü çizen bir koalisyon benim koalisyonum değil.”22Michael Kimmel and Lisa Wade, ‘Ask a Feminist: Kimmel and Wade Discuss Toxic Masculinity’, Signs, vol.44. no.1, 2018, s. 251.
Peki, erkekleri bu davaya katmanın yolları ne olabilir? Red Pill filminde Jaye ile görüşen erkeklerin dile getirdikleri sorunlar kümesi, uzun süredir erkek hakları hareketinin merkezinde yer alan sorunları oluşturuyor: Erkeklerin yükselen intihar oranları, erkek çocuklarının okul başarılarında gözlenen ciddi gerilemeler, iş kazalarında ve ağır riskli işlerde hayatlarının riske atılması, askerde savaştırılmaları, ev içi şiddet ve eril tecavüzün erkek mağdurlarına yeterli hizmet sunulmaması, erkekler arası şiddet eylemlerinden doğan mağduriyetler, boşanma ve velayet konularında kadın yanlısı politikalar nedeniyle mağdur edilmeleri, erkek düşmanlığının artan bir hoşgörüyle karşılanması, erkeklerin duygusal bastırılmışlıkları, sünnet gibi pratikler ve üreme haklarının ihlal edilmesi gibi. Şimdi, bu sorunların çoğunun doğrudan kadın karşıtı ve eşitlik karşıtı bir şekilde ifade edilmiş olduğu doğrudur ama her birinin ya da herhangi sayıda temanın nasıl ele alındığına bağlı olarak farklı söylemsel projelere eklemlenebileceğini de kabul etmek gerekir. Yine, bu temaların, zorunlu ve özsel bir kadın düşmanlığı ya da anti-feminist içeriğe sahip olduğu söylenemez. Erkekler adına hareket edenler, bu sorun kümelerinin “erkeklik” adı altında ve kadınlar aleyhine hareket ederek değil ancak eşit ve adil bir toplumda ve cinsiyet eşitliği temelinde çözülebileceği gerçeğini ancak radikal demokrat, sosyalist ve feminist bir müdahale yoluyla anlayabilirler. Sadece onların değil, feministlerin de bunu anlaması çok önemlidir. Ancak böyle bir ortak mücadele içinde olarak, “erkek sorunları” ya da “kadın sorunları” mantığını aşabilir ve eşitlikçi ve özgürlükçü bir dünyayı tahayyül edebiliriz.
Son olarak yine Mishra’nın sözleriyle bitirmek istiyorum.23Mishra, 2018.
Mitik bir erkeklik kudreti arayışının ilk kurbanları herhalde erkeklerin kendileridir, okulda, ofislerde, hapishanelerde savaş alanlarında… bu gündelik korku ve travma deneyimi erkekleri, güçlü erkeklik mitlerinin kurbanı olmuş erkeklerin teslim etmeye yanaşmayacakları birçok şekilde kadınlara yaklaştırmaktadır. Kesinlikle, eğer erkekler, kadınlarla ve kendisi de tehdit altında olan gezegenle bu ortak kırılganlığı paylaştıklarını inkâr eder ya da hafifserlerse bu son erkeklik krizinin yarattığı fırsatı heba ederler… Erkeklik gücü, daima elden kaçan, periyodik olarak krize giren, çöken ve panikle yeniden iddia edilen bir şey olacaktır. Çok eziyetli roller ve imkânsız beklentilerin deli gömleği olarak erkeklik, kadınlar için olduğu gibi erkekler için de büyük bir acı kaynağı oldu. Bunu anlamak sadece güncel global krizi anlamak demek değildir. Aynı zamanda krizi çözmek için bir imkândır: Bu, yeterince erkek olmadığına dair absürt ve sakatlayıcı korkudan kurtulmak anlamına da gelecektir.
Söyleşi: Alev Özkazanç ile “Otoriter Popülizm ve Toplumsal Cinsiyet”
Notlar
(1) İmla hataları bilerek bırakılmıştır. (Ed.)
(2) Bkz. Bir Musibet: Yeni Türkiye’de Erillik, Şiddet ve Feminist Siyaset (Dipnot, 2020). Yazının tamamı buradan okunabilir: https://www.academia.edu/44730502/Erkeklik_Krizi_ve_Nefret_%C4%B0ncel_Devrimi_%C3%87a%C4%9F%C4%B1nda_Feminizm_2020
(3) G. Hawley, ‘Making Sense of the Alt-right’, New York, Columbia Un. Press, 2017.
Mike Wedlling, ‘Alt-right: From 4chan to White House’, Pluto Press, 2018.
Ayrıca bkz. Southern Poverty Law Center web sitesindeki Alt-right maddesi. www.splc.org.
(4) Twitter just banned a controversial internet personality, www.abc.net.au, 20 Temmuz 2015.
(5) Olayın çok ayrıntılı dökümü için Wikipedia, Gamergate Controversy maddesine bakılabilir. Ayrıca bkz.R. Sanghani, ‘Misogyn, death treats and a mob of trolls: Inside the dark world of video games with Zoe Quin’, www.telegraph.com, 10 Eylül, 2014.
(6) ‘Welcome to the manoshere: A brief guide to the controversialmen’sright’amovement’, www.motherjones.com, Ocak 2015.
‘How alt-right sexism lures men into white supremacy’,www.vox.com, 14 Aralık 2016.
Caitlin Dewey, ‘Inside the manoshere that inspired Santa Barbara shooter Elliot Rodger’, www.washintonpost.com, 27 Mayıs 2014.
(7) ‘The sexist pseudoscience of Pick Up Artistis: The Dangers of Alpha male thinking’, www.newrepublic.com, 6 Haziran 2014.
(8) Bkz. Wikipedia, 2014 Isla Vista Killings maddesi.
(9) N. Woolf, ‘PUAhate and forever alone: Inside Elliot Rodger’s online life’, www.theguardian.com, 20 Mayıs 2014.
(10) Bkz. C.Dewey, ‘Incels, 4chan and the Beta Uprising’, www.washingtonpost.com, 10 Temmuz 2014.
(11) Involuntary Celibate sözcüğü Türkçeye abazan olarak çevirilebilir ki abazan zaten zoraki bir duruma işaret ediyor.
(12) Z. Beauchamp, ‘Incel, the misognist ideology that inspired the deadly Toronto attack explained’, www.vox.com, 25 Nisan 2018.
(13) Amok ya da Amok Koşusu, takıntılı bir fikir ya da dürtüye esir olarak önüne çıkan her şeyi yok eden ve bu arada kaçınılmaz olarak kendi yok oluşuna doğru koşan kişinin cinnet halini anlatan bir terim. Önceki bir yazımda erkek şiddetinin bazı biçimlerini Amok Koşusu olarak analiz etmiştim. Bkz. ‘Amok Koşucuları: Ataerkillik, Kriz ve Şiddet’, ViraVerita, www.viraverita.org, 25 Kasım 2018.
(14) M. Kimmel, Angry White Men: American Masculinity at the End of an Era, Nation Books, New York, 2013.
(15) Pankaj Mishra, The Age of Anger, Farrar, Straus and Giroux, 2017.
(16) P. Mishra, ‘The crisis in modern masculinity’, Guardian, www.theguardian.com, 17 Mart 2018.
(17) Micheal Kimmel and Lisa Wade, ‘Ask a Feminist: Kimmel and Wade Discuss Toxic Masculinity’, Signs,. vol.44. no.1, 2018.
(18) Micheal Kimmel and Lisa Wade, age., s 244.
(19) Micheal Kimmel and Lisa Wade, age., s. 246.
(20) Susan Faludi, Stiffed: The Betrayal of the Modern Man, Chatto and Windus, London, 1999.
Bea Campbell, Goliath: Britain’s Dangerous Places, Methuen, 1993.
W. Connell, ‘On Hegemonic Masculinity and Violence: Response to Jefferson and Hall’, Theoretical Criminology, vol. 6(1), 2002.
Tony Jefferson, ‘Subordinating hegemonic masculinity’, Theoretical Criminology, vol. 6(1), 2002.
Steve Hall, ‘Daubing the drudges of fury’, Theoretical Criminology, vol. 6(1), 2002.
(21) Kimmel, 2018, s. 246.
(22) Michael Kimmel and Lisa Wade, ‘Ask a Feminist: Kimmel and Wade Discuss Toxic Masculinity’, Signs, vol.44. no.1, 2018, s. 251.
(23) Mishra, 2018.
Editör: Merve Turgan, Bekir Demir