Demo v1.0

6 Ekim 2024, Pazar

Beta v1.0

Finansal Hegemonyanın Sonu mu?

Finans, usta bir şantajcıdır. 2008 krizinden bu yana, merkez bankalarından gelen sürekli para akışları sayesinde hegemonik konumunu korumuştur. Bu durum finansın, Mart 2020’de, mantıksal olarak kapanmaları takip etmesi gereken finansal çöküşün merkez bankalarının kamu ve özel malvarlıklarını toplu ve koordineli bir şekilde satın almasıyla önlediği zaman görüldüğü gibi, gerçeklikle hiçbir ilgisi olmayan değerlemeler yapmasına olanak sağladı. Ancak yeni enflasyonist ortamda, bu parasal güvence nihayet etkinliğinin sınırlarına ulaşıyor. Eğer merkez bankaları sıkılaştırmaya devam edecek olusa, bunu topyekun bir finansal kriz izleyecektir.
Çeviren:
Uğur Şen
Kaynak:
New Left Review

2022’nin üçüncü çeyreğinde ABD’de yüzde 8’in üzerinde, AB’de ise yüzde 11’in üzerinde olan manşet enflasyon rakamlarının ardında yeni bir makroekonomik rejimin şekillenmekte olduğuna dair açık işaretler var. Fiyatlardaki artış, 2008 mali krizini takip eden deflasyonist eğilimlerle ya da uzun 1990’lardaki büyük moderasyon ile çarpıcı bir tezat oluşturmaktadır. Fiyat artışları 2022 yılında ivme kazandıkça, güvercin kanadın1ABD’de para politikasında enflasyonu düşük tutmaktan ziyade işsizliği azaltmak vb. sorunları önceleyen ekonomistlere verilen isim. “Şahin” ise tam tersi enflasyonu düşürmeyi önceleyen ekonomistlere verilen isim. (Çev.) ‘Geçici Takım’2İng. Team Transitory: Enflasyondaki artışın geçici olduğunu düşünen ekonomistlere verilen isim. (Çev.) tarafı mevzi kaybetti. Uluslararası Ödemeler Bankası (İngilizce: Bank of International Settlements (BIS)), nisan ayında yaptığı değerlendirmede sektörler arasında ve fiyatlar ile ücretler arasında fiyat dağılmaları konusunda uyarıda bulunarak enflasyonu düşük tutan yapısal faktörlerin küreselleşmede geri adım atılmasıyla azalıyor olabileceğini belirtti. BIS Genel Müdürü bir politika değişikliğine gidildiğini açıkladı3Agustín Carstens, ‘The Return of Inflation’, BIS, 5 Nisan 2022.:

Daha yüksek faiz oranlarına uyum sağlamak kolay olmayacaktır … Hanehalkları, firmalar, finansal piyasalar ve devletler düşük faiz oranlarına ve rahatlık sağlayan finansal koşullara fazlasıyla alışmış durumdalar ve bu durum tarihin en yüksek seviyelerinde seyreden özel ve kamu borçlanmalarında da kendini göstermektedir …  Merkez bankalarının tavrındaki gerekli değişim de çok destek bulmayacaktır. Ancak merkez bankaları bunu daha önce de yaşadı. Faaliyet ve istihdam özelindeki kısa vadeli maliyetlerin, ileride daha büyük maliyetlerden kaçınmak için ödenmesi gereken bir bedel olduğunun tamamen farkındalar. Ve bu tür maliyetler, merkez bankalarının kıymetli kredibilitesine yapılan bir yatırımı temsil eder ki bu da daha uzun vadeli faydalar getirir.

O zamandan bu yana, Amerikan Merkez Bankası (FED), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve İngiltere Merkez Bankası’ndaki (BoE) meslektaşları faiz artışlarına devam edeceklerine işaret ederken, dünya çapında bu daha sıkı parasal rejime geçişin bir sonucu olarak daha yüksek işsizlik bekliyorlar.4Howard Schneider and Ann Saphir, ‘Fed Delivers Another Big Rate Hike; Powell Vows to “Keep at It”’, Reuters, 22 Eylül 2022

Ve işte durum bu. IMF, 2023 yılı için yayınladığı “ekonomik görünüm” raporunda kasvetli bir öngörüde bulundu5Pierre-Olivier Gourinchas, ‘Policymakers Need Steady Hand as Storm Clouds Gather Over Global Economy’, IMF, 11 Oct 2022.:

2023’deki durgunluk geniş tabanlı olacak ve küresel ekonominin yaklaşık üçte birini oluşturan ülkeler bu yıl veya gelecek yıl daralmaya hazırlanmakta. En büyük üç ekonomi olan Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Euro Bölgesi duraksamaya devam edecek. Genel olarak, bu yılki şoklar pandemi sonrası sadece kısmen iyileşmiş olan ekonomik yaraları yeniden açacak. Kısacası, en kötüsü henüz gelmedi ve birçok insan için 2023 bir resesyon gibi hissedilecek.

Kendi istikrarı konusunda giderek daha tedirgin olan finans sektörü bu şahin duruşa karşı çıktı. Ekim 2022’de finans sektörünün küresel birliği olan Uluslararası Finans Enstitüsü’nün baş ekonomisti Robin Brooks, IMF/Dünya Bankası toplantısından dönerken para politikası konusunda fikir birliği olmadığını belirtti: politika yapıcıların çoğu agresif bir şekilde faiz artırmaya devam etmek isterken piyasa katılımcılarının çoğu merkez bankalarının yavaşlamasını istiyordu. Brooks, “Araba kullanırken sis basarsa yavaşlarım” şeklinde bir tivit attı. “Büyük bir küresel belirsizlik var. Yavaşlayın!” Aynı gün Macron, Avrupa Merkez Bankası’na üstü kapalı bir saldırıda bulunarak, Avrupa para politikası aktörlerinin “enflasyonu daha iyi kontrol altına almak için Avrupa’daki talebi azaltmalarının gerektiği” yönündeki açıklamalarından duyduğu endişeyi dile getirdi.6Bkz. @RobinBrooksIIF, 16 Ekim 2022: https://twitter.com/RobinBrooksiif/status/1581626808856121346; Nicolas Barré et al., ‘Emmanuel Macron: “Il faut une politique massive pour réindustrialiser l’Europe”’, Les Echos, 16 Ekim 2022.

Halk sınıflarının ve düşük ve orta gelirli ülkelerin endişe verici seviyedeki ödenemeyecek durumdaki borçlarıyla karşı karşıya olduğu sıkıntıların boyutları göz önüne alındığında, Schadenfreude (Almanca “başkalarının acılarından haz alma”) için pek vakit yok. Sosyalistlerin bu son derece değişken konjonktürde sermaye fraksiyonları arasındaki bölünmelerden faydalanmaları da yeterli olmayacaktır. Finans alanında olduğu gibi siyaset alanında da istikrarsızlık işin ciddiyetini arttırıyor. Meydana gelen tektonik hareketlerin arkasındaki mantığı belirlemenin önemli olduğu yüksek riskli bir döneme giriyoruz. Her yerden fışkıran, pandemi ve Ukrayna’daki savaşın yarattığı türbülansla daha da şiddetlenen finansal, ekolojik ve jeopolitik krizler mevcut istikrarsızlığı körüklüyor. Enflasyonun geri dönüşünün zemini bu olsa da, bu olgunun kendine özgü bir mantığı var. Bu olgu, siyasi ve ekonomik dinamikleri bir arada barındıran üç farklı mekanizmayı içeriyor:

  • Birincisi, pandeminin küresel tedarik zincirlerini bozmasının neden olduğu ekzojen şoklar ve dengesizlikler, tam da talep devasa devlet destekleriyle artırılırmış ve Ukrayna’daki savaş hızla bileşik bir enerji krizinin fitilini ateşlemişken.
  • İkincisi, fiyatlardaki ilk yükselişin yol açtığı ve düşen reel ücretler ve şirketlerin fahiş fiyat uygulamalarıyla daha da kızışan bölüşümle ilgili sermaye-emek mücadeleleri.
  • Üçüncüsü, aşırı birikmiş fiktif sermayenin çözülmesidir ki enflasyonun geri dönüşüne yapısal karakterini veren de budur; bu durum mevcut regülasyon biçimi içerisinde finansın hegemonyasını tehdit etmektedir.

Aşağıda, her birini sırasıyla inceleyeceğiz. Ama önce, finansın hegemonyası hakkında kısa bir değerlendirme: Finans sektörünün yükselişi -1971 sonrası döviz kurlarının serbestleştirilmesi ve büyük tasarruf fonlarının deregülasyonundan; gölge bankacılık, türev araçlar ve döviz ticaretindeki çarpıcı büyümeye ve kamu ve özel borçlardaki patlamaya kadar- temelde gelişmiş ekonomilerdeki üretim dinamiğinin tükenmesine ve sermayenin yerel üretim yatırımlarından uzaklaşarak finansal karlarda ve küreselleşmiş üretim zincirlerinde daha yüksek getiri aramaya ve daha ucuz işgücünü sömürmeye yönelmesine dayanmaktadır. Dijital sektörün kısmi istisnası dışında, anormal büyümüş finans, birikimde dinamik bir faktör olmaktan çıkmış ve bir bütün olarak toplumsal yeniden üretimin ayakbağı haline gelmiştir.7Cédric Durand, Fictitious Capital: How Finance Is Appropriating Our Future, çev. David Broder, Londra ve New York 2017, syf. 66–8, 151–5; orijinal basım Le capital fictif, Paris 2014.

Ancak finans, usta bir şantajcıdır. 2008 krizinden bu yana, merkez bankalarından gelen sürekli para akışları sayesinde hegemonik konumunu korumuştur. Bu durum finansın, Mart 2020’de, mantıksal olarak kapanmaları takip etmesi gereken finansal çöküşün merkez bankalarının kamu ve özel malvarlıklarını toplu ve koordineli bir şekilde satın almasıyla önlediği zaman görüldüğü gibi, gerçeklikle hiçbir ilgisi olmayan değerlemeler yapmasına olanak sağladı. Ancak yeni enflasyonist ortamda, bu parasal güvence nihayet etkinliğinin sınırlarına ulaşıyor. Eğer merkez bankaları sıkılaştırmaya devam edecek olusa, bunu topyekun bir finansal kriz izleyecektir. Bu nedenle daha olası sonuç, kalıcı orta seviye enflasyon biçiminde şiddeti gittikçe azalan bir kriz yoluyla finansal varlıkların reel devalüasyonudur. Değişimin hızı nispeten düşük olabilir, ancak yapısal etkileri göz ardı edilemez. Finansın hegemonyası zayıflıyorsa, boşalan tahta kim geçecek? Emeğin ve çevrecilerin yeni düzen için mücadele etmesi gerekecek.

Krizler ve Dengesizlikler

Enflasyonun geri dönmesinin doğrudan sebepleri hakkında neredeyse hiç tartışma yok: Sebebi maliyet artışıdır. Kapanmalar ve Covid-19 kısıtlamaları küresel fabrika ve taşımacılık sistemlerini vurduğunda, FED’in o zamanki başkanı tarafından övülen  “işletme stoklarının malzemenin tam zamanında teslimatına dayanan yönetimi” maliyetli bir yükümlülük haline geldi.8Ben Bernanke, ‘The Great Moderation’, Eastern Economic Association’a yapılan konuşma , Washington, DC, 20 Şuban 2004; ABD Merkez Bankası web sitesinde mevcut. Tedarik zincirlerinin yalın yapısı, dallı budaklı üretim ve lojistik ağlarını esneklikten yoksun bıraktı ve bu da virüs yayıldıkça fabrikalar kapandığında, taşımacılık durduğunda, işçiler evlerinde kaldığında ve limanlar boşaldığında krizin ana tetikleyicisi oldu. Ve bir kez koptuğunda bu hatların onarılmasının zor olduğu kanıtlandı. Dahası, bu darboğazlar firmaların stratejik olarak duruma adapte olmasıyla daha da sıkılaşarak bir ‘kamçı etkisi’ne yol açtı: ilk baştaki sıkıntılar gelecekteki tedarik sorunlarının öngörülmesine ve dolayısıyla tedarik zinciri boyunca tedbir amaçlı istifçiliğe yol açtı.9Daniel Rees ve Phurichai Rungcharoenkitkul, ‘Bottlenecks: Causes and Macroeconomic Implications’, bis Bulletin, no. 48, 11 Kasım 2021. Çin’in dünyanın önemli üretim merkezlerini etkileyen sıfır Covid karantinaları, bu sıkıntıları 2022 yılına kadar devam ettirdi.

Bu esnada, gelişmiş kapitalist ülkelerde yoksullaşma ve seri iflaslar sarmalını önlemeyi amaçlayan etkin devlet müdahaleleri, ekonomilerini likiditeye boğdu. ABD’de, Mart 2020 ile Mart 2021 arasında şahit olduğumuz olağandışı finansal teşvik 5 trilyon doların üzerine, yani gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) dörtte birine çıktı. AB’de de bu mali müdahale büyük olmakla birlikte, GSYH’ye oran olarak Trump-Biden paketlerinin sadece yarısı büyüklüğündeydi; bu da ABD ekonomisindeki daha güçlü toparlanmayı ve Atlantik’in iki farklı yakasında enflasyon dinamiğindeki farklılıkları açıklamak için önemli bir faktördü.10Bkz. ‘Covid-19: The EU’s Response to the Economic Fallout’, consilium.europa.eu adresinde mevcut Bu eşi benzeri görülmemiş teşvik; kapanma ve kısıtlamalar nedeniyle aylarca süren tüketim kıtlığının ardından, nüfusun en zengin yarısındaki tasarrufların birikimiyle de desteklenerek talebin çok hızlı bir şekilde toparlanmasını sağladı. Talepteki niceliksel artış, niteliksel bir değişimle daha da büyüdü. Harcamalarını sosyal mesafeli normlara göre ayarlayan tüketiciler, talebi hizmet sektöründen mamul mallara kaydırarak fabrikalar, taşımacılık ve perakende hizmetleri üzerinde daha fazla baskı oluşturdu. Otomobil endüstrisinin ticaret dergisi Motor Trend, bu sektördeki fiyat artışının arkasındaki işleyişe dair çarpıcı bir örnek sunuyor11Alisa Priddle, ‘What Happened with the Semiconductor Chip Shortage—and How and When the Auto Industry Will Emerge’, Motor Trend, 27 Aralık 2021:

Kriz, pandeminin otomobil üreticilerini fabrikaları kapatmaya ve tedarikçilerden gelen siparişleri geçici olarak durdurmaya zorladığı Mart 2020’ye uzanıyor. Aynı tarihlerde elektronik endüstrisi, evde kalma emirlerine uyan müşterilerin cep telefonu, televizyon, bilgisayar, oyun ve ev aletlerine yönelik artan talebiyle karşı karşıya kaldı. Çip üreticileri tedariklerini elektronik sektörüne yönlendirdi ve bu sektör de silikon plakalar için daha fazla ödeme yapmaya hazır olduğunu gösterdi. Otomobil endüstrisi 2020 yazında beklenenden daha hızlı bir şekilde tekrar faaliyete geçtiğinde, ihtiyaç duydukları çiplerin temin edilemediğini ve tedarikçilerin başkalarıyla daha kazançlı sözleşmeler yapmaktan hoşnut olduklarını gördü. Büyük siparişler hızlı bir şekilde teslim edilemiyor; en basit yarı iletkenlerin üretimi bile yaklaşık üç ay sürüyordu.

Sağlık kısıtlamaları 2021’de gevşetilmesine rağmen, ABD’de yeni otomobil kayıtlarının sayısı 1950’lerden bu yana görülmemiş bir seviyeye geriledi. Bunun sonucunda küresel üretim açığının 11 milyondan fazla araç olduğu ve sektörün dünya çapında 210 milyar dolar zarar ettiği tahmin ediliyor.12Veri: OECD ve Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (İng. European Automobile Manufacturers’ Association (ACEA)). Bu vahim tablo karşısında küresel otomobil üreticileri A sınıfı tedarikçilerini atlayarak bu kritik girdiyi stoklama umuduyla doğrudan çip üreticilerine ulaşmaya başladı ve bu da kıtlığı daha da arttırdı.13Joe Miller, ‘Carmakers Order Enough Chips for Record Rebound in Global Production’, Financial Times, 5 Ekim 2022 Yarı iletkenler örneği daha genel bir noktayı gözler önüne sermektedir. Her bir vaka kendine özgü dinamiklere sahip olsa da, hammadde fiyatlarındaki yükselişin tüm ekonomiyi etkileyen sonuçları vardır.

Enerji fiyatlarının Ukrayna’nın işgalinden önce de enflasyonu körüklediği düşünüldüğünde, düşük karbon ekonomisine geçişin getirdiği zorluklar nedeniyle zaten yangın yerine dönmüş piyasalara benzin dökmek geniş kapsamlı sonuçlar doğurdu.14Cédric Durand, ‘Energy Dilemma’, New Left Review–Sidecar, 5 Kasım 2021. Avrupa enerji piyasalarının Rusya’dan sert bir şekilde kopması; artan maliyetler ve fırsatçı rantlar üretim zincirlerinden tüketicilere doğru katlanarak yayıldıkça fiyat seviyelerinde çarpıcı dolaylı sonuçlara neden oldu; Ekim 2022 itibariyle yıllık enflasyon oranları Almanya’da yüzde 11,6, İtalya’da yüzde 12,6 ve Baltıklar’da yüzde 20’nin üzerinde seyrediyordu. Euro Bölgesi’nin ticaret dengesindeki (Şekil 1) yapısal bir cari fazladan ciddi bir açığa doğru gözle görülür bozulma, enerji fiyatlarındaki artışın tüm Avrupa ekonomisi için maliyetli olduğunu ve ticaret hadlerinde bir bozulmaya tekabül ettiğini göstermektedir. Buna karşılık Suudi Arabistan ve ironik bir şekilde Rusya gibi petrol ihraç eden ülkeler rekor düzeyde cari fazla vermektedir.

Şekil 1: Euro Bölgesi Ticaret Dengesi, 1999-2022, Kaynak: Eurostat

Enflasyondaki mevcut artışın tek nedeni kapanmalar ve savaş olsaydı, bu geçici bir durum olurdu. Enflasyonun yükselişi tersine bile dönebilirdi: Kıtlıklar ortadan kalktığında ve tedarik zincirleri boyunca envanterler doldurulduğunda, kamçı etkisini güçlendiren aynı etkenler fiyatlarda düşüşü hızlandırabilirdi; Ukrayna’daki savaşı sona erdirecek müzakereler ve ateşkes sonuçta enerji fiyatlarını düşürebilir ya da Çin’deki ekonomik yavaşlama ile birlikte fiyatlarda bir düşüşe yol açabilirdi. Enflasyon sektörler arasındaki geçici dengesizlikler nedeniyle ortaya çıkıyorsa, kısa vadede arzı genişletmek için fazla bir şey yapılamaz.15Bu durum ilk olarak ECB yöneticisi Isabel Schnabel tarafından itiraf edildi. Financial Times’a verdiği demeçte, ” Mevcut yüksek enflasyon konusunda yapabileceğimiz çok az şey var” dedi. ‘Faizleri şimdi artırsak bile, bu mevcut enerji fiyatlarını aşağı çekmez’: röportaj, 15 Şubat 2022; ecb.europa.eu adresinde mevcuttur. Bu, yükselen enflasyonun sancıya sebep olmadığı ve kemer sıkma ya da bekleyip görmek haricinde bir alternatifin olmadığı anlamına gelmiyor; daha ziyade, kısa vadeli, maliyet kaynaklı enflasyonla, gereksiz bir sancı yaratmaksızın, mali ya da parasal sıkılaştırma yoluyla yeterli bir şekilde başa çıkılamayacağı anlamına geliyor.16Bu koşullarda, aşağıda tartışıldığı üzere, ekonomiyi mahvetmeden enflasyonun yükselmesini önlemek için stratejik fiyat kontrolleri çok daha iyi bir yoldur. Isabella Weber’in çarpıcı makalesine bakınız, ‘Could Strategic Price Controls Help Fight Inflation?’, Guardian, 29 December 2021.

Ancak firmalar için, maliyet kaynaklı enflasyonist bir ortam, fahiş fiyat uygulamaları için büyük bir fırsattır. İlgili sektörlerdeki üreticiler bu darboğazlardan faydalanarak zam oranlarını arttırırlar. Enerji ve deniz taşımacılığı şirketlerinin olağanüstü karları buna bir örnektir. Bu tür hareketlerin sonucu çok daha büyük aksaklıklar olur: sadece gerçek kıtlıklar zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda alıcılar da bu yükselen faturalar nedeniyle bilançolarında bozulma yaşar, bu da ekonomi geneline yayılır ve reel gelirleri düşürerek nihayetinde ekonomik durgunluğa yol açar.

Sermayenin Saldırısı

Değişken bir fiyat seviyesi hiçbir zaman sektörler ve aktörler arasında homojen bir şekilde dağılmaz. Her zaman nispi fiyatlar matrisinde bir değişikliği beraberinde getirir: bazı sektörler ve aktörler kaybederken başkaları kazanır. Burada, bu ani arz şokları ve talep karşı şoklarından ayrı olarak yeni bir makroekonomik rejimin ortaya çıkışının işaretlerini görüyoruz: Son iki yılda elde edilen kanıtlar, sermayenin asimetrik şokların sektör bazında araçsallaştırılmasından çıkarak emek gelirine yönelik kapsamlı bir saldırıya geçtiğini göstermektedir. Piyasadaki güçlerinden yararlanan şirketler, maliyetlerdeki artışı, kar marjlarını arttırmak için bir bahane olarak kullandılar. Yatırımcılarıyla konuşurken bu konuda oldukça açık sözlüler. Procter & Gamble (P&G)’ın CEO’su Andre Schulten, P&G’nin “markalarının gücünden yararlanarak”, “uygun fiyat artışlarını özenli bir şekilde uyguladığını” açıklıyor. Kraft Heinz’ın CEO’su Miguel Patricio ise “yukarı yönlü fiyatlandırmaya devam etmeyi” öngördüğünü ifade ediyor.17Dion Rabouin, ‘Big Companies Thrive During Periods of Inflation’, Wall Street Journal, 10 Şubat 2022 Sendikalar ücret artışlarını talep etmekte birkaç ay geride kaldıkları ve ücretlerin fiyatlara endekslenmesini dayatacak güçten yoksun oldukları için, işçi hareketinin on yıllardır süren zayıflamasından yararlanan firmalar ilk hamleyi yapma avantajından yararlandılar. Şirketler böylece fiyat farkını cebe indiriyor ve işgücünün genel sömürü oranını arttırıyor. Amerikalı şirketlerin kârları hızla artıyor. 2021, 1950’den bu yana en iyi yıllarıydı ve en büyük şirketler, pandemi öncesindeki eğilimi yeni bir zirveye taşıyarak rekor düzeyde temettü dağıtıyor.18Karlar hakkında: Matthew Boesler, ‘Profits Soar as us Corporations Have Best Year Since 1950’, Bloomberg, 30 Mart 2022; Edward Yardeni ve Joe Abbott, ‘S&P 500 Sectors & Industries Profit Margins (quarterly)’, Yardeni Research, 28 November 2022. Temettüler hakkında, bkz. ‘Janus Henderson Global Dividend Index’, no. 36, Kasım 2022, janushenderson.com’da mevcut.

Amerikan işçisi için bunun doğrudan sonuçları karmaşık olmuştur. Bir taraftan, işçilerin reel ücretleri düşmektedir: ABD özel sektöründe ortalama saatlik kazançlar Ocak 2021 ile Ekim 2022 arasında yüzde 4,2 oranında düşmüştür. Öte yandan, işgücü gelirleri pandemi sırasında büyük mali transferlerle telafi edildi. Trump-Biden teşvikleri yalnızca kâr düzeylerini kurtarmak ve en zenginleri daha da zenginleştirmekle kalmadı, aynı zamanda işçilerin pazarlık gücünün emeğin payını savunmak için yeterli olmadığı bir bağlamda, en yoksul işçilerin artan fiyatlarla başa çıkmasına da yardımcı oldu. Genel olarak, bu durum reel ücretlerdeki düşüşe rağmen, istihdam dinamiğinin düşük ücretli işçiler lehine değişmesini kolaylaştırmıştır.19Bkz. US Bureau of Labor Statistics; Thomas Blanchet, Emmanuel Saez, Gabriel Zucman, Realtime Inequality database, Dept of Economics, Berkeley CA. Dahası, teşvik paketleri bir yüksek basınç ekonomisi yaratarak üretim ve istihdamın yeniden canlanmasını sağlamıştır. Faiz oranlarını yükseltmek için kullanılan geleneksel, tavizsiz argümanın temeli budur – ekonomiyi soğutarak, insanları işlerinden atarak ve hane halklarının yükselen fiyatlardan etkilenmesini sağlayarak emeğin ücret pazarlığı pozisyonunu zayıflatmak.20“[Merkez bankacılarının] yapması gereken şey, enflasyon beklentilerini açıkça destabilize edecek bir ücret-fiyat sarmalını önlemektir. Bunu başarmak için para politikası olabildiğince sıkı olmalıdır. Başka bir deyişle, işgücü piyasasında bir miktar gevşeklik yaratmak/muhafaza etmek zorundadır. Bunu başarmak için ne kadar sık bir para politikasına ihtiyaç olduğunu bilmiyoruz. İşgücü piyasasında bir miktar gevşeklik olsa bile manşet ve çoğu çekirdek enflasyon ölçümlerinin yüksek olmaya devam etmesi kesinlikle ihtimal dahilindedir. Ancak, talep yapısı göz önüne alındığında toplam arzın karşılayamayacağı bir toplam talep seviyesine izin vermenin bir anlamı yoktur. Merkez bankaları buna uygun olarak sıkılaştırma yapmalıdır’: Martin Wolf, Robert Armstrong ve Ethan Wu’dan alıntı, ‘A Third Option in the Inflation Debate’, ft, 17 Şubat 2022.

Avrupa’da da şirket karları, enerji hisseler sayesinde yükselmiştir.21Tajinder Dhillon, ‘STOXX 600 Q2 2022 Earnings Halfway Review: Growth Remains Resilient’, Lipper Alpha Insight, 11 Ağustos 2022 Ancak hem ABD’ye kıyasla daha az destekleyici makroekonomik politikalar hem de Rusya’dan kopuşun enerji şokuna daha yüksek oranda maruz kalınması nedeniyle durum işçiler için çok daha kötü oldu. ECB, 2021 yazı (3. Çeyrek) ile 2022 ilkbaharı (2. Çeyrek) arasında reel ücretlerde yüzde 4’ün üzerinde bir düşüşle Avro Bölgesi’nin bir hayat pahalılığı krizinin ortasında olduğu uyarısında bulunurken, en yoksullar da tüketim sepetlerindeki fiyatların en zenginlerinkinden daha hızlı artmasıyla enflasyondan en çok etkilenen kesim oldu.22Isabel Schnabel, ‘Monetary Policy in a Cost of Living Crisis’, IV Edition Foro La Toja’da ‘Enflasyonla Mücadele’ konulu panelde yapılan konuşmalar, 30 Eylül 2022; ecb.europa.eu adresinde mevcuttur. Euro Bölgesi’nde arz şoklarının ötesinde sınırlı ölçüde otonom bir fiyat ivmelenmesi hareketi olduğu ölçüde, bu bir fiyat-ücret sarmalı değil, bir kar-fiyat sarmalıdır ve bu da parasal sıkılaştırmayı değil, üretim maliyetlerinin dinamiğiyle bağlantılı fiyat artışlarına bir sınır getirerek sermaye üzerinde disiplin politikası uygulanmasını gerektirmektedir. Diğer taraftan, işçi sınıfının savunusu öncelikle ücretlere ve sosyal yardımlara odaklanmalı, ancak aynı zamanda fiyat endeksinin ardındaki esas tüketim kalıplarına ayrıntılı bir biçimde dikkat edilmesini ve temel mal ve hizmetlerin satın alınabilirliğine odaklanılmasını da kapsamalıdır.

Finansa Çatal Atmak

Satrançta çatal, bir taşın aynı anda birden fazla rakip taşı tehdit edebileceği bir konumdur. Enflasyon fiili olarak finansa karşı bu tür bir silah gibi çalışmaktadır. Enflasyon bir yandan kısıtlayıcı bir para politikasını ve likiditenin azaltılmasını gerektirir ki bu da finansal piyasaları yıllar boyunca kurtarma paketleri ve parasal genişleme yoluyla aldıkları aralıksız destekten mahrum bırakır; likiditenin aniden kesilmesine ve finansal paniğin başlamasına neden olabilir.23Bir sanayi analisti bu ikilem konusunda açık sözlü: “Enflasyonist bir dünyada merkez bankaları enflasyon beklentilerini sabitlemeye odaklanmak zorundadır. Bu da büyüme açısından önemli olsalar bile finansal istikrara ilişkin kaygıların ikincil hale gelmesi anlamına geliyor. Bu durum, merkez bankalarının ciddi bir finansal piyasa gerilimi olduğunda her zaman devreye girdiği son 20-30 yılda içinde bulunduğumuz durumdan farklıdır.”: Jens Nordvig, ‘Money Inside and Out’, Exante Data, 16 Ekim 2022. Öte yandan, enflasyon birikmiş borcun fiyatını ve reel faiz oranını düşürerek borçlu ve alacaklı arasındaki ilişkiyi borçlunun lehine çevirir. Borcun değerinin erozyona uğraması, borçlunun geri ödemesi gereken miktarın reel olarak azalması ve buna bağlı olarak alacaklıların -finansal varlık sahiplerinin- yoksullaşması anlamına gelir. Keynes’in “rantçıların ötenazisi” çağrısında bulunan ünlü vecizesinin ardında böyle bir mekanizma yatmaktadır.

Öyle ya da böyle, finansal hegemonya zayıflayacaktır. Bir bütün olarak sektör için enflasyonist çatal, inme ile yavaş yavaş can çekişme arasında bir seçim anlamına gelmektedir. Ancak her ne kadar bu yıl Volcker’ın 1979’da enflasyonist baskıya karşı kahramanca duruşu hakkında çok şey söylenmiş olsa da, bunun bir komedi unsuru olmayan biçimde tekrarlanacağından şüphe duymak için ciddi nedenler var. Hegemonyası zayıflıyor olsa da finans, merkezi düzeyde yapısal bir konuma sahip güçlü bir oyuncu olmaya devam ediyor. Merkez bankalarının sıkılaştırma politikalarına rağmen, borçlanmanın reel maliyeti -yani nominal faiz oranından enflasyon oranının çıkarılmasıyla elde edilen oran- Atlantik’in her iki yakasında da hala negatif bölgenin derinliklerinde. Ancak finansal sıkıntı sinyalleri şimdiden yükselmeye başladı. Sadece faiz oranlarını değil, döviz kurları ve net varlık dalgalanmalarını da kapsayan ve fon bulma imkanlarını yansıtan Goldman Sachs endeksi, 2009’da yaptığı dipten bu yana görülmemiş seviyelere yaklaşıyor.24Davide Barbuscia ve Lewis Krauskopf, ‘Analysis: Worries over Global Financial Stability Mount as Central Banks Tighten Policy’, Reuters, 13 Ekim 2022. Ancak bu, büyük bir finansal krizin kapıda olduğu anlamına değil Merkez bankalarının rota değiştireceği anlamına gelmektedir.

Eylül 2022’de Truss-Kwarteng ek bütçesine yönelik piyasa tepkilerinin ardından İngiltere Merkez Bankası’nın müdahalesi bu modele tekabül etmektedir. Yatırımcıların İngiliz kamu borçlarını aniden satması ve sterlinin keskin bir şekilde değer kaybetmesinin ardından, İngiliz emeklilik fonlarının likiditesi, BlackRock gibi şirketler tarafından yönetilen altın hareketlerine bağlı türev ürün sözleşmeleriyle ilgili teminat tamamlama çağrıları nedeniyle tehlikeye girmiştir. Kıyamet döngüsünü kırmak için İngiltere Merkez Bankası birkaç saat içinde niceliksel sıkılaştırmadan yeni bir satın alma programına geçti. FT‘nin baş ekonomi yazarı “finans sektörünün endişelerinin para politikası alanındaki endişelerin önüne geçtiğini görüyoruz” dedi. İngiltere Merkez Bankası’nın işine gelen ayrıntılı bir araştırma, İngiltere Merkez Bankası’nın emeklilik fonlarını ya da büyük varlık yöneticilerini kurtarmak için değil, devlet tahvili piyasasının kaosa sürüklenmesini ve buna bağlı olarak İngiltere risk primlerindeki artışı önlemek için devreye girdiğini ortaya koydu.25Martin Wolf, ‘Larry Summers: “The Destabilization Wrought by British Errors Will Not Be Confined to Britain”’, FT , 6 Ekim 2022; Toby Nangle, ‘Who Exactly Has the BoE Bailed Out?’, FT, 30 Eylül 2022.

Bir sonraki patlamanın nerede olacağını kimse kesin olarak bilmese bile, diğer bombaların da patlamaya hazır olduğu konusunda pek şüphe yok. Konut piyasaları, pandemi sırasındaki baş döndürücü bir yükselişe rağmen bocalıyor. Daha da şaşırtıcı olanı, Credit Suisse’deki bazı geçici aksaklıkların akabinde İsviçre Frangı üzerindeki olağandışı stres, piyasadaki gerginliklerin boyutunu göstermektedir. Merkez bankacılarının, gerektiğinde, aşırı borçlanmış bankacılık dışı finansal-plumbing26Ç.n.: “Plumbing (İng. Tesisat) finansal sistemin kısa vadede sabit olan ve kredi, sermaye ve finansal risk akışını sağlayan kurumsal unsurları için kullanılan yaygın bir metafordur. sistemindeki boruları tamir etmek için hala acele edecekleri kabul ediliyor. ECB, Temmuz 2022’de, parasal sıkılaştırma döngüsünün ortasında, üye devletlerin kamu borçlarını desteklemek için bir ‘İletim Koruma Aracı’ oluşturarak bu yönde önleyici bir adım atmıştır. ECB de bu kararı alarak, finansal istikrarın fiyat istikrarından daha öncelikli olduğunu üstü kapalı bir şekilde kabul etmiş oldu.27Sırasıyla bkz. Jamie McGeever, ‘Rare Swiss franc stress reflects deeper market strains’, Reuters, 18 Ekim 2022; Daniela Gabor ve Jakob Vestergaard, Towards a Theory of Shadow Money, Institute for New Economic Thinking, Nisan 2016; ECB, 21 Temmuz 2022.

Dahası, bazı önemli aktörlere göre enflasyonun finansmana attığı çatal tek yönlüdür. Bankalar gibi uzun vadeli kredi verenlerin aksine, büyük varlık yöneticileri enflasyon konusunda daha rahattır ve bunu faiz oranlarında bir artışa tercih ederler. Bir BlackRock analisti (ve eski Kanada merkez bankası mensubu), Covid şoku, Avrupa’nın Rus hidrokarbonlarından kopuşu ve yenilenebilir enerjiye geçiş göz önüne alındığında, dünya ekonomisinin beş yıl veya daha uzun sürebilecek büyük bir kaynakların yapısal olarak yeniden dağıtımı sürecinin ortasında olduğunu ve bu sürecin bazı sektörlerde enflasyonist darboğazlar ve diğerlerinde durgunluk yaratarak kendi kendine işleyeceğini savunuyor. “Çapalanmış” kaldığı sürece -yani ücretler fiyatları yakalamaya başlamadığı sürece- sektörel yeniden dağıtımdan kaynaklanan enflasyon “makul” karşılanmalıdır. Fiyat artışları piyasanın bu yeniden düzenlemelerle başa çıkma yoludur; bunları faiz artışlarıyla ezmeye çalışmak sadece sancılı süreci uzatacaktır.28Jean Boivin, BlackRock Yatırım Enstitüsü başkanı, Armstrong ve Wu’dan alıntı, ‘A Third Option in the Inflation Debate’ BlackRock’ın enflasyonun sektöre özgü boyutuna yaptığı vurgu doğru olmakla birlikte, hikayenin tamamı bundan ibaret değildir. Finansın ekonomi politiği, varlık yöneticilerinin neden nispeten yumuşakbaşlı bir duruşu tercih edebileceklerini açıklamaktadır. Benjamin Braun’un da belirttiği gibi, bu sizin dedenizin finans-sermayesi değil29Benjamin Braun, ‘Asset Manager Capitalism as a Corporate Governance Regime’, Jacob Hacker ve diğerleri, American Political Economy: Politics, Markets and Power, Cambridge ve New York 2021; ön baskı versiyonu ArXiv Papers’da mevcuttur, 15 Mart 2022:

Varlık yöneticilerinin en çok ilgilendiği değişken toplam varlık fiyatlarıdır. Bunun nedeni, aldıkları ücretlerin bir müşterinin varlıklarının mevcut değerinin belli bir yüzdesi olarak hesaplanmasıdır. Büyük bir varlık yöneticisinin fon portföyünde, bireysel fon performansının yönetim altındaki varlıkların büyümesi üzerindeki etkisi, toplam varlık fiyatındaki gelişmelerin etkisinden çok daha azdır … Bu nedenle BlackRock’ın yüksek varlık fiyatlarını koruyan makroekonomik politikaları tercih ediyor olduğu, genişlemeci para politikası için stratejik ve ısrarlı lobi faaliyetlerinde bulunmasıyla güçlü bir şekilde gösterilmiştir.

Braun’un devamında açıkladığı gibi, toplam varlık fiyatlarının getirilere kıyasla artan bu önemi, para politikasının ekonomi politiği açısından önemli sonuçlar doğurmaktadır.

Finans sektörü uzun zamandır en güçlü “nakit para” unsuru olarak görülüyor çünkü enflasyon bankaların borçlulardan olan nominal alacaklarını değersizleştiriyor. Varlık yöneticileri ise temel varlıklarının değer kaybetmesinden enflasyondan daha fazla korktukları için güçlü bir “ucuz para” unsuru olarak görülüyor. BlackRock’ın dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarıyla olan derin bağları bu noktayı göstermektedir.

Finansın gerileyişini ölçebilir miyiz? Bir güç ilişkisi olarak -hem sermaye içinde hem de emek ve devlet karşısında- finansal hegemonya tek bir ölçüte indirgenemez. Ancak gücünü tahmin etmenin bir yolu, ekonominin nominal büyüklüğüne oranla finansal varlıkların değeri üzerinden ölçülen beklenen değerlenme ölçeğine bakmaktır. On yıl süren bir toparlanmanın ardından hisse senedi piyasalarının tersine dönmesi bu bağlamdaki ilk göstergedir. Kasım 2021’den bu yana geçen bir yıl içinde, ABD yatırım yapılabilir piyasasının en geniş endeksi olan FT Wilshire 5000 yüzde 17,5 düşmüştür. GSYH’deki payı açısından bu gelişme daha da dikkat çekicidir: ABD’deki toplam piyasa değeri GSYH’nin yüzde 200’ünden yüzde 150’sine düşerek pandemi öncesi seviyesinin altına inmiştir.30Veri Wilshire Associates ve ABD Ekonomik Analiz Bürosu’ndan. Avrupa’da da benzer bir eğilim söz konusudur: STOXX Europe 600 aynı dönemde yüzde 12,6 düşmüştür. Daha da vahimi, en spekülatif varlık sınıfının işlem gördüğü kripto piyasalarının çöküşü, finansın yeni alanlarının aniden kapanışını yansıtıyor.

Şekil 2: Toplam Karlar İçinde Finansal Sektör Karlarının Payı, 2010-202231Kaynak: BEA Milli Gelir ve Hasıla Hesapları, Ekim 2022. Tablo 6.16 D ve Eurostat finansal olmayan üç aylık veriler, Ekim 2022 Not: ABD verisi ile Euro Bölgesi verisi doğrudan kıyaslanabilir değildir.

Finans sektörünün zayıflayan konumunun bir başka belirtisi de karlarının toplam karlar içindeki payının azalmasıdır (Şekil 2). ABD’de finans sektörü kârları 2019’un başındaki yüzde 27’lik zirvesinden 2022’nin ikinci çeyreğinde sadece yüzde 15’e düşmüştür; Euro Bölgesi’nde ise bu düşüş yüzde 10’dan yüzde 6’ya olmuştur. Daha temel bir düzeyde, “finansın gücü”, finansı özerk bir faaliyet olarak konumlandıran likiditede yatmaktadır.32André Orléan, Le Pouvoir de la finance, Paris 1999. Likidite, sektörün değeri temsil etme iddiasını ve üretici birimleri ve devlet aktörlerini birbirleriyle karşı karşıya getirerek disiplin altına alma becerisini somutlaştırmaktadır. Bu nedenle, likiditenin erişim alanı ne kadar genişse, yani finansal piyasalar ne kadar akıcı ve bütünleşikse, gücü de o kadar artar. Yeni enflasyonist bağlamda likiditenin azalması finansal hegemonyayı da etkilemektedir. Ve elbette, finansal kuraklık niteliğindeki enflasyon, daha kısıtlayıcı para politikası ile daha da kötüleşmektedir. Fed’in faiz artışlarının riskli varlıklara aşırı derecede bağımlı olan ‘hiperfinansallaşmış bir sistemin likiditesi’ üzerindeki etkisinden endişe duyan bir yatırım yöneticisi, ‘sistemin toplam mali bilançosunun -yani merkez bankası ve ticari bankaların toplamının- stoklarını ve akışını’ sorguladı. “İhtiyaçlara kıyasla ne kadar geniş ve büyüyor mu yoksa küçülüyor mu?” diye devam ediyor33Ruffer’ın baş yatırım sorumlusu Henry Maxey tarafından düzenlenen iç yazışmadan aktaran Robin Wigglesworth, ‘Liquidity Rules Everything Around Me’, FT, 20 Eylül 2022.:

Benim argümanım, bilançoların sadece büyüklüklerinin değil, bileşimlerinin de önemli olduğudur. Ve şu anda bileşim büyüklükten daha önemli. Fed’in bilançosunun bileşiminin banka rezervlerinden reverse repo yükümlülüklerine kayması, likiditeyi geniş risk alan bankacılık sisteminden çok dar risk alan bir sisteme çekmektedir. Daha büyük bir nominal ekonomiyi desteklemek için ticari banka bilançolarının bileşiminin finansal dolaşımdan endüstriyel dolaşıma kayması, finansal piyasalar için mevcut likiditeyi azaltır. Ve yasal baskı, risk alma kabiliyetlerini genişletmelerini engeller. Birdenbire, sistemde likidite fazlalığı fikri, özellikle finansal piyasa perspektifinden çok zayıf görünmeye başlar.

Bu ‘finansal piyasa perspektifi’ ile karşılaştırıldığında, küreselleşmiş ekonominin pandemi sırasında ortaya çıkan esnek olmayışının yarattığı şokun, artan jeopolitik gerilimlerle birleşerek, sektörün kıymetinin yeniden değerlendirilmesine katkıda bulunması ve hem politika yapıcılar hem de temkinli kapitalistler tarafından görece değerinin düşürülmesine yol açması muhtemel görünüyor. Bu süreçte federal mevzuat (CARES, Altyapı ve CHIPS Yasaları) imalat sektörüne sermaye akışını sağlamıştır.

Ön Dersler

Marx, 1879’da, Uzun Buhran’ın ortasında, olayları “verimli bir şekilde, yani kuramsal açıdan tüketmeden” önce olayların gidişatını olgunluk evresine kadar incelemek gerektiğini söyleyerek şaka yapmıştı.34Marx’tan Nikolai Danielson’a, 10 Nisan 1879, şurada: Marx and Engels, Selected Correspondence, Moscow 1975. Burada kesinlikle böyle bir uyarı notuna ihtiyaç var; Minerva’nın baykuşu, içinde yaşadığımız son derece değişken konjonktürün altında yatan mantık hakkındaki yargısını bildirmeye henüz hazır değil. Daha öğrenilecek çok şey var. Ancak geçtiğimiz yılın ara bilançosu olarak belki de üç ön ders çıkarılabilir.

İlk olarak, para politikasına karşı fiyat kontrollerinin siyaseti üzerine: Isabella Weber, parasal sıkılaştırmanın maliyet kaynaklı enflasyona karşı yanlış -ve zararlı- bir tepki olduğunu savunmakta haklıydı; stratejik fiyat kontrolleri, ekonomiyi çökertmeden enflasyonun yükselmesini önlemenin daha etkili bir yoludur.35Weber, ‘Could Strategic Price Controls Help Fight Inflation?’. Her derde deva olmasa da, bir hasar yönetimi aracı olarak değerini defalarca kanıtlamıştır. Weber’in görüşleri başlangıçta Paul Krugman gibiler tarafından eleştirilmiş, ancak o zamandan beri büyük ilgi toplamıştır. NATO’ya verdikleri taahhütler ve seçmenlerini derinden sarsan hayat pahalılığı krizi arasında sıkışan Avrupalı yöneticiler için konjonktürün talepleri, ana akım ekonomi aklının inatçı bir unsuru ile ilgili acı bir ders verdi. Fiyat politikası enerji kriziyle başa çıkmak için geri dönüyor ve bu da ideolojik bir U dönüşü anlamına geliyor.36Bir örnek: Mario Draghi, hala İtalya Başbakanı olarak görev yaparken, Ursula von der Leyen’e sert bir tepki göstererek, gaz ve elektrik fiyatları arasındaki bağlantıyı kesmek için hiçbir şey yapmamakla AB’nin ‘korkunç bir hata yaptığını’ ve ‘milyonlarca insanı yoksullaştırdığını’ öne sürdü: Virginie Malingre, ‘L’Europe peine à s’entendre sur un plafonnement du prix du gaz’, Le Monde, 13 Ekim 2022. Fiyatların doğal ve içsel görüngüler olmadığının, ancak gereksiz sıkıntılardan kaçınmak için kontrol edilebileceğinin ve edilmesi gerektiğinin kabul edilmesinin geniş kapsamlı etkileri olabilir. Fiyat, kredi ve yatırım politikaları bir kez daha hükümetlerin kullanabileceği meşru araçlar haline gelmektedir. Piyasanın doğal bir sistem olmaktan çıkarılması, siyaset alanının yeniden açılması anlamına gelmektedir. AB’nin bir fiyat kontrol mekanizması üzerinde uzlaşmaya varmakta zorlandığı doğrudur, ancak Brüksel gemileri yakmış vaziyettedir. Talebi azaltmak ve kıtlığı arttırmaktan kaçınmak için fiyat sınırlamalarının fiyat dışı mekanizmalarla desteklenmesi gerektiğinden, kaynak dağılımının bir miktar siyasallaşması kaçınılmazdır ki bu da neoliberal prensiplere ters bir yaklaşımdır. Piyasa çöktüğünde, talebin kısıtlı arzı karşılayabilmesi için,  kademeli fiyatlandırma ve büyük sıkıntı durumlarında dağıtımın öncelik gözetilerek planlanması gibi araçlar kullanılarak ‘net hedefler ve adil masraf paylaşımı’ müzakere edilmelidir.37Karsten Neuhoff ve Isabella Weber, ‘Can Europe Weather Looming Gas Shortages?’, Project Syndicate, 2 Mayıs 2022. Bu tür müzakereler bugün Avrupa’da bir gerçeklik haline gelmektedir.

Yeni enflasyonun ikinci dersi Kaleckicidir. Michał Kalecki 1962 tarihli bir modelde, geçtiğimiz yıl yaşadıklarımıza ışık tutmaya yardımcı olacak üç katmanlı bir gelir dağılımı dinamiği ortaya koymuştur. Kalecki enflasyonun sınıfsal karakterine işaret etmiştir: büyük şirketlerin artan karları, düşen reel ücretler ve rantçıların (nispi) yoksullaşması. Onun da belirttiği gibi: “reel ücretler genellikle düşmektedir ve seviyelerinin normalden çok daha düşük olduğu gerçeği milli hasılanın dağılımından görülebilir . . . Bunu destekleyen bir başka olgu da rantiyenin yoksullaşmasıdır. Bunun bir karşılığı da genel olarak girişimcilerin, özel olarak da büyük şirketlerin devasa karlarıdır.”38‘A Model of Hyperinflation’, The Manchester School, vol. 30, no. 3, Eylül 1962, syf. 275–281. Dolayısıyla, konjonktürün karakteristik özelliklerinden biri, varlık değerlerinde aşağıya doğru bir eğilimle birlikte karlardaki artıştır. Bunun iki sonucu vardır. Birincisi, reel ücret artışları için verilen mücadele mutlak aciliyet taşıyan bir meseledir. Ancak ikinci olarak, bu durum ılımlı enflasyona karşı genel bir düşmanlık ve bunun rantçı karşıtı yönü ile karıştırılmamalıdır.

Suzanne de Brunhoff’un öğrettiği üçüncü ders ise enflasyonun sürekliliğinin parasal bir boyutu olabileceğidir. 1960’ların sonunda açıkladığı gibi, “hiçbir para politikası finansal baskıların ekonomik nedenlerini ortadan kaldıramaz; para politikasının bir etkiye sahip olmasını mümkün kılan göreceli özerklik aynı zamanda onun etki alanının sınırlarını da belirler.”39Suzanne de Brunhoff, Marx on Money, çev. Maurice Goldbloom, Londra ve New York 2015, p. 126; ilk basım La Monnaie chez Marx, Paris 1973. 2008 yılından bu yana merkez bankaları genişlemeci para politikalarıyla finansal varlıkların değerini korumuştur. Finansal varlık sahiplerinin kişisel beklentilerinin, gelecekteki gerçek değerlemeyle ilgili olan ve henüz gerçekleşmemiş çok sayıda muğlak ve ayrık emek sürecine dayanan beklentilerinin parasal olarak onaylanmasını sağladılar. Bu parasal faaliyet imalat yatırımlarında bir artışla eşleşmediğinden, ön onaylamalar sistemin artı değer üretme kapasitesini fazlasıyla aşmıştır.

Enflasyondaki mevcut artış, finansal sermayenin merkez bankaları tarafından parasal olarak onaylanmasının aslında sahte bir onay olduğunu ortaya koymaktadır. De Brunhoff’un “Enflasyon -biçimsel olarak- bir krizin özelliklerine sahip olup onun yerine geçmez (enflasyon mucizesi yoktur)” diye yazarken kastettiği şey budur. Ancak “geçersiz onayların etkisi seyreltilir ve genişler.”40Suzanne de Brunhoff, Les Rapports d’argent: intervention en économie politique, Grenoble 1979, syf. 126. Başka bir deyişle, enflasyon ağır çekim bir finansal krizdir. Böyle bir perspektifte, yeni enflasyonun terminolojisi pandemi, yeşil dönüşümden kaynaklanan maddi gerilimler ve Ukrayna’daki savaşın bir araya gelmesiyle sınırlı değildir. Bu aynı zamanda bir dereceye kadar 2008 finansal krizinin ve onu takip eden 2010’lu yıllarda geleneksel olmayan para politikaları tarafından körüklenen finansal yükselişin parasal sistemdeki gecikmeli bir etkisidir. Finansal varlıkların mevcut devalüasyonu yoluyla, aşırı birikmiş fiktif sermaye yavaş yavaş sindirilmektedir. 2008’den bu yana beklenen “finansal piyasalardaki büyük daralmanın” nispeten derli toplu bir şekilde gerçekleşebileceği düşünülebilir.41James Crotty, ‘Structural Causes of the Global Financial Crisis: A Critical Assessment of the “New Financial Architecture”’, Cambridge Journal of Economics, vol. 33, no. 4, Temmuz 2009.

Althusser’i benimseyen düzenlemeci yaklaşım, kapitalizmin ‘yapısal bir bütün olarak egemenlik kurduğunu’ öne sürer. Savaş sonrası dönemdeki ücretli emek eksenini takip eden finans, son birkaç on yıldır sistemin hâkim unsuru haline gelmiştir. Saltanatı zayıflamakta ve taht kavgalarına yol açmaktadır. Yapının bir sonraki başat unsurunun ne olacağı net değil ve henüz buna karar verilmedi. Entelektüel tekelcilerin yaygın nüfuzu, gerici bir ‘tekno-feodal’ üretim tarzına yol açan sistemik bir çapa işlevi görebilir.42Durand, ‘Scouting Capital’s Frontiers’, New Left Review 136, Temmuz–Ağustos 2022. Alternatif olarak, yatırım çevrelerinden kimileri finansal baskı ve ekonomide devlet müdahalesinin birikimde üretimci bir yeniden yükseliş yaratmasını beklemektedir.43Russell Napier, ‘We Will See the Return of Capital Investment on a Massive Scale’, The Market NZZ, 14 Ekim 2022. Sol ise başka bir şey istemektedir: onlarca yıllık meta çılgınlığının ardından, yatırımları toplumsal ihtiyaçlara ve ekolojik sınırlara göre düzenleyen demokratik planlamaya dönüş, kullanım değerinin intikamı olacaktır.

 

Notlar

(1) ABD’de para politikasında enflasyonu düşük tutmaktan ziyade işsizliği azaltmak vb. sorunları önceleyen ekonomistlere verilen isim. “Şahin” ise tam tersi enflasyonu düşürmeyi önceleyen ekonomistlere verilen isim. (Çev.)

(2) İng. Team Transitory: Enflasyondaki artışın geçici olduğunu düşünen ekonomistlere verilen isim. (Çev.)

(3) Agustín Carstens, ‘The Return of Inflation’, BIS, 5 Nisan 2022.

(4) Howard Schneider and Ann Saphir, ‘Fed Delivers Another Big Rate Hike; Powell Vows to “Keep at It”’, Reuters, 22 Eylül 2022.

(5) Pierre-Olivier Gourinchas, ‘Policymakers Need Steady Hand as Storm Clouds Gather Over Global Economy’, IMF, 11 Oct 2022.

(6) Bkz. @RobinBrooksIIF, 16 Ekim 2022: https://twitter.com/RobinBrooksiif/status/1581626808856121346; Nicolas Barré et al., ‘Emmanuel Macron: “Il faut une politique massive pour réindustrialiser l’Europe”’, Les Echos, 16 Ekim 2022.

(7) Cédric Durand, Fictitious Capital: How Finance Is Appropriating Our Future, çev. David Broder, Londra ve New York 2017, syf. 66–8, 151–5; orijinal basım Le capital fictif, Paris 2014.

(8) Ben Bernanke, ‘The Great Moderation’, Eastern Economic Association’a yapılan konuşma, Washington, DC, 20 Şubat 2004; ABD Merkez Bankası web sitesinde mevcut.

(9) Daniel Rees ve Phurichai Rungcharoenkitkul, ‘Bottlenecks: Causes and Macroeconomic Implications’, bis  Bulletin, no. 48, 11 Kasım 2021.

(10) Bkz. ‘Covid-19: The EU’s Response to the Economic Fallout’, consilium.europa.eu adresinde mevcut

(11) Alisa Priddle, ‘What Happened with the Semiconductor Chip Shortage—and How and When the Auto Industry Will Emerge’, Motor Trend, 27 Aralık 2021.

(12) Veri: OECD ve Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği ( İng. European Automobile Manufacturers’ Association (ACEA)).

(13) Joe Miller, ‘Carmakers Order Enough Chips for Record Rebound in Global Production’, Financial Times, 5 Ekim 2022

(14) Cédric Durand, ‘Energy Dilemma’, New Left Review–Sidecar, 5 Kasım 2021.

(15) Bu durum ilk olarak ECB yöneticisi Isabel Schnabel tarafından itiraf edildi. Financial Times‘a verdiği demeçte, ” Mevcut yüksek enflasyon konusunda yapabileceğimiz çok az şey var” dedi. ‘Faizleri şimdi artırsak bile, bu mevcut enerji fiyatlarını aşağı çekmez’: röportaj, 15 Şubat 2022; ecb.europa.eu adresinde mevcuttur.

(16) Bu koşullarda, aşağıda tartışıldığı üzere, ekonomiyi mahvetmeden enflasyonun yükselmesini önlemek için stratejik fiyat kontrolleri çok daha iyi bir yoldur. Isabella Weber’in çarpıcı makalesine bakınız, ‘Could Strategic Price Controls Help Fight Inflation?’, Guardian, 29 December 2021.

(17) Dion Rabouin, ‘Big Companies Thrive During Periods of Inflation’, Wall Street Journal, 10 Şubat 2022.

(18) Karlar hakkında: Matthew Boesler, ‘Profits Soar as us Corporations Have Best Year Since 1950’, Bloomberg, 30 Mart 2022; Edward Yardeni ve Joe Abbott, ‘S&P 500 Sectors & Industries Profit Margins (quarterly)’, Yardeni Research, 28 November 2022. Temettüler hakkında, bkz. ‘Janus Henderson Global Dividend Index’, no. 36, Kasım 2022, janushenderson.com’da mevcut.

(19) Bkz. US Bureau of Labor Statistics; Thomas Blanchet, Emmanuel Saez, Gabriel Zucman, Realtime Inequality database, Dept of Economics, Berkeley CA.

(20) “[Merkez bankacılarının] yapması gereken şey, enflasyon beklentilerini açıkça destabilize edecek bir ücret-fiyat sarmalını önlemektir. Bunu başarmak için para politikası olabildiğince sıkı olmalıdır. Başka bir deyişle, işgücü piyasasında bir miktar gevşeklik yaratmak/muhafaza etmek zorundadır. Bunu başarmak için ne kadar sık bir para politikasına ihtiyaç olduğunu bilmiyoruz. İşgücü piyasasında bir miktar gevşeklik olsa bile manşet ve çoğu çekirdek enflasyon ölçümlerinin yüksek olmaya devam etmesi kesinlikle ihtimal dahilindedir. Ancak, talep yapısı göz önüne alındığında toplam arzın karşılayamayacağı bir toplam talep seviyesine izin vermenin bir anlamı yoktur. Merkez bankaları buna uygun olarak sıkılaştırma yapmalıdır’: Martin Wolf, Robert Armstrong ve Ethan Wu’dan alıntı, ‘A Third Option in the Inflation Debate’, ft, 17 Şubat 2022.

(21) Tajinder Dhillon, ‘STOXX 600 Q2 2022 Earnings Halfway Review: Growth Remains Resilient’, Lipper Alpha Insight, 11 Ağustos 2022

(22) Isabel Schnabel, ‘Monetary Policy in a Cost of Living Crisis’, IV Edition Foro La Toja’da ‘Enflasyonla Mücadele’ konulu panelde yapılan konuşmalar, 30 Eylül 2022; ecb.europa.eu adresinde mevcuttur.

(23) Bir sanayi analisti bu ikilem konusunda açık sözlü: “Enflasyonist bir dünyada merkez bankaları enflasyon beklentilerini sabitlemeye odaklanmak zorundadır. Bu da büyüme açısından önemli olsalar bile finansal istikrara ilişkin kaygıların ikincil hale gelmesi anlamına geliyor. Bu durum, merkez bankalarının ciddi bir finansal piyasa gerilimi olduğunda her zaman devreye girdiği son 20-30 yılda içinde bulunduğumuz durumdan farklıdır.”: Jens Nordvig, ‘Money Inside and Out’, Exante Data, 16 Ekim 2022.

(24) Davide Barbuscia ve Lewis Krauskopf, ‘Analysis: Worries over Global Financial Stability Mount as Central Banks Tighten Policy’, Reuters, 13 Ekim 2022.

(25) Martin Wolf, ‘Larry Summers: “The Destabilization Wrought by British Errors Will Not Be Confined to Britain”’, FT 6 Ekim 2022; Toby Nangle, ‘Who Exactly Has the BoE Bailed Out?’, FT, 30 Eylül 2022.

(26) Ç.n.: “Plumbing (İng. Tesisat) finansal sistemin kısa vadede sabit olan ve kredi, sermaye ve finansal risk akışını sağlayan kurumsal unsurları için kullanılan yaygın bir metafordur.

(27) Sırasıyla bkz. Jamie McGeever, ‘Rare Swiss franc stress reflects deeper market strains’, Reuters, 18 Ekim 2022; Daniela Gabor ve Jakob Vestergaard, Towards a Theory of Shadow Money, Institute for New Economic Thinking, Nisan 2016; ECB, 21 Temmuz 2022.

(28) Jean Boivin, BlackRock Yatırım Enstitüsü başkanı, Armstrong ve Wu’dan alıntı, ‘A Third Option in the Inflation Debate’

(29) Benjamin Braun, ‘Asset Manager Capitalism as a Corporate Governance Regime’, Jacob Hacker ve diğerleri, American Political Economy: Politics, Markets and Power, Cambridge ve New York 2021; ön baskı versiyonu ArXiv Papers’da mevcuttur, 15 Mart 2022

(30) Veri Wilshire Associates ve ABD Ekonomik Analiz Bürosu’ndan.

(31) Kaynak: BEA Milli Gelir ve Hasıla Hesapları, Ekim 2022. Tablo 6.16 D ve Eurostat finansal olmayan üç aylık veriler, Ekim 2022
Not: ABD verisi ile Euro Bölgesi verisi doğrudan kıyaslanabilir değildir

(32) André Orléan, Le Pouvoir de la finance, Paris 1999.

(33) Ruffer’ın baş yatırım sorumlusu Henry Maxey tarafından düzenlenen iç yazışmadan aktaran Robin Wigglesworth, ‘Liquidity Rules Everything Around Me’, FT, 20 Eylül 2022.

(34) Marx’tan Nikolai Danielson’a, 10 Nisan 1879, şurada: Marx and Engels, Selected Correspondence, Moscow 1975.

(35) Weber, ‘Could Strategic Price Controls Help Fight Inflation?’.

(36) Bir örnek: Mario Draghi, hala İtalya Başbakanı olarak görev yaparken, Ursula von der Leyen’e sert bir tepki göstererek, gaz ve elektrik fiyatları arasındaki bağlantıyı kesmek için hiçbir şey yapmamakla AB’nin ‘korkunç bir hata yaptığını’ ve ‘milyonlarca insanı yoksullaştırdığını’ öne sürdü: Virginie Malingre, ‘L’Europe peine à s’entendre sur un plafonnement du prix du gaz’, Le Monde, 13 Ekim 2022.

(37) Karsten Neuhoff ve Isabella Weber, ‘Can Europe Weather Looming Gas Shortages?’, Project Syndicate, 2 Mayıs 2022.

(38) ‘A Model of Hyperinflation’, The Manchester School, vol. 30, no. 3, Eylül 1962, syf. 275–281.

(39) Suzanne de Brunhoff, Marx on Money, çev. Maurice Goldbloom, Londra ve New York 2015, p. 126; ilk basım La Monnaie chez Marx, Paris 1973.

(40) Suzanne de Brunhoff, Les Rapports d’argentintervention en économie politique, Grenoble 1979, syf. 126.

(41) James Crotty, ‘Structural Causes of the Global Financial Crisis: A Critical Assessment of the “New Financial Architecture”’, Cambridge Journal of Economics, vol. 33, no. 4, Temmuz 2009.

(42) Durand, ‘Scouting Capital’s Frontiers’, New Left Review 136, Temmuz–Ağustos 2022.

(43) Russell Napier, ‘We Will See the Return of Capital Investment on a Massive Scale’, The Market NZZ, 14 Ekim 2022.

 

Orijinal Başlık: The End of Financial Hegemony?
Yazar: Cédric Durand
Türkçeye Çeviren: Uğur Şen
Editör: Kerim Can Kara