Demo v1.0

5 Şubat 2025, Çarşamba

Beta v1.0

Felaketten Dünya, Sera Gezegen!

“Sera gezegen”in yaratılmasında en az sorumluluğu olan tropikal ve subtropikal ülkeler; kıyıların sular altında kalmasının, aşırı hava koşullarının ve tarımsal su kıtlığının en büyük yükünü taşıyor.
Çeviren:
Cem Töre Gökçam
Kaynak:
London Review of Books

Başlıklar

Editör Notu:

İki sene önce hayatını kaybeden Marksist düşünü Mike Davis’in Sandy Kasırgası sonrasında yazdığı bu yazıyı, Los Angeles’daki orman yangıları sonrası okurlarımızla paylaşmak istedik.

 

Donald Rumsfeld’e atıfta bulunarak1Rumsfeld 2002’de Irak’ın işgali öncesi kendisine sorulan bir soruya cevap olarak “bildiğimiz bilinmezler” ve “bilmediğimiz bilinmezler” ayrımına işaret ederek Amerikan lügatına girmişti. -çn. “doğal kaçınılmazlıklar” ve “doğal olmayan kaçınılmazlıklar” arasında bir ayrım yapabiliriz. Örneğin, bir gün Kanarya Adaları’ndaki devasa Cumbre Vieja volkanının ince tabakası patlayacak ve Atlantik Okyanusu’nu boydan boya geçecek bir mega tsunami yaratacak. Boston ve New York’un alacağı hasar geçen sene Japonya’da yaşanan felaketi2Makalenin yazılma tarihinden bir sene önce gerçekleşen Tohoku depremi ve sonrasında oluşan Fukushima Nükleer Santrali kazası -çn. gölgede bırakacak seviyede olacak. Bu bir “kaçınılmazlık”, ama volkanbilimciler bu patlamanın yarın mı, beş bin yıl sonra mı olacağını bilmiyor. Bu sebeple bu şimdilik sadece National Geographic ve NOVA’yı ilgilendiren bir konu.

Bundan çok daha sık gelişen bir başka “doğal kaçınılmazlık” ise küresel ısınma öncesi kasırga döngüsüdür. Her yüzyılda iki veya üç defa bir kusursuz fırtına ABD’nin Atlantik kıyısını vurmuş ve Büyük Göller’e kadar tahribat yaratmıştır. Fakat düzenli olarak oluşan 20 milyon dolarlık felaketler Amerika’nın sigorta sektörünün var olma sebebidir ve zaman zaman bütün bir şehri doğaya kaybetmek bile (1906 San Francisco, 2005 New Orleans) tolere edilebilir bir trajedidir.

Ancak 1960 yılından beri bariyer adalar, sahil dolgu alanları, ıslah edilen bataklıklar ve sahil kenarlarına inşa edilen lüks gayrimenkuller felaketlerdeki hasar hesaplarını kökten değiştirdi. Bugün, son otuz yılda atmosfere karışmış her karbondioksit molekülü yok olsa bile, normal bir fırtına aşırı gelişmiş kıyı yerleşimlerine gittikçe büyüyen zararlar vermeye devam edecektir.

Karbon salınımları ise hiç bu kadar yüksek olmamıştı. Küresel emisyonlar hakkındaki en iyimser tahminimiz Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin ‘en kötü durum’ senaryosuna denk geliyor. Dünya Bankası ise artık küresel sıcaklık artışının en az 2 derece olmasının kaçınılmaz olduğunu kabul ediyor; son on yılın iklim çığırtkanlarının meşhur ‘kırmızı çizgisine’ yakın. Dahası Banka, iklimsel kalkınma yardımlarının odağını azaltımdan alıp adaptasyona çevirmiş durumda.

İşte Sandy Kasırgası’nın gerçek anlamı bu: borç tahsildarı kapımızda. İklim değişikliğine adaptasyon demek, trilyonlarca dolar harcayarak kıyı yerleşimlerini ve buradaki altyapıyı yeniden inşa etmek demek. Ya Hollandalıları taklit ederiz ya da Waterworld’de31995 tarihli, başrolde Kevin Costner’ın tamamen sular altında kalan bir dünyada hayatta kalmaya çalıştığı film. -çn. yaşamaya başlarız.

Bu farkındalığın Amerikan siyasetinin tümörlü beynine girmesi ne kadar zaman alacak? 2006 yılına kadar Amerikan ve Avrupa kamuoyu küresel ısınma konusunda aşağı yukarı benzer endişeleri taşıyordu. Climategate42009 Climategate skandalı hackerlar tarafından sızdırılan e-postaların iklim bilimcilerin verileri manipüle ettiğine dair iddialarla gündeme geldi, ancak incelemeler sonrası bilim insanları bu suçlamalardan aklandı. -çn. skandalından sonra ise enerji sektörünün desteklediği sağcılar saldırıya geçtiler, ve kamuoyu anketleri iklim değişikliğinin bilimsel gerçekliğine inancın şiddetle düştüğünü gösterdiler.

Daha da şaşırtıcı olanı, aynı anketler Büyük Ovalar bölgesindeki kuraklık gibi ekstrem iklim felaketleri sonrasında bile bir değişiklik tespit etmediler. Başkanlık yarışı ise bu sırada hangi adayın fosil yakıt üreticilerine daha iyi oral seks yapacağı yarışına dönüşmüştü.

Ekonomi basını yatay sondaj ve hidrolik çatlatma gibi yeni petrol çıkarma yöntemlerinin geleceğinden övgüyle söz ederken ABD 63 yıl sonra ilk defa net petrol ihracatçısına dönüşmüş durumda. Fosil yakıt bağımlılığına ise en az bir ya da iki nesil daha kilitlenmiş durumdayız.

Alternatifler erimekte. Obama’nın büyük endüstriyel stratejisi olan “yeşil istihdam”, yeni petrol devrimi ve Çin’in ucuz güneş enerji hücrelerini piyasaya sürmesi sebebiyle bir fiyaskoya dönüşmüş durumda. Avrupa’nın karbon vergilerinin başarısızlığı ise ekonomik krizden çıkan bir Amerika’da “cap and trade”5“Cap and Trade” sera gazı emisyonlarına bir üst sınır koyan ve şirketlerin emisyon haklarını alıp satmasına izin veren bir piyasa mekanizmasıdır. -çn. politikalarının başlamadan altını oymakta.

New Jersey sahilindeki şiddetli yağmurlar ve yükselen gelgitler ne yazık ki ya yenilenebilir enerji hakkında hiçbir heyecan yaratmıyor ya da okyanus bentlerinin inşasını hızlandırmıyor. Fakat eninde sonunda değişim gelmek zorunda, ve o gün geldiğinde Washington iklim reformu başarısızlığı ve arazi kullanım hatalarının bedelini faiziyle ödeyecek.

Ancak asıl kötü haber bu değil. En korkunç farkındalık zengin ülkelerdeki iklim değişikliğine adaptasyon bedeli ile yoksul ülkelere yapılan yardımların ters orantılı olduğunu anlayınca ortaya çıkıyor. Bu “sera gezegen”in yaratılmasında en az sorumluluğu olan tropikal ve subtropikal ülkeler; kıyıların sular altında kalmasının, aşırı hava koşullarının ve tarımsal su kıtlığının en büyük yükünü taşıyor. Zaten emisyondan sorumlu olanların yoksul ülkelerin yardımına koşması beklenemezdi, fakat Sandy kasırgasını Titanik filminde filikalara yarışın başladığı sahneye benzetmek yanlış olmaz.

 

Notlar

(1) Rumsfeld 2002’de Irak’ın işgali öncesi kendisine sorulan bir soruya cevap olarak “bildiğimiz bilinmezler” ve “bilmediğimiz bilinmezler” ayrımına işaret ederek Amerikan lügatına girmişti. -çn.

(2) Makalenin yazılma tarihinden bir sene önce gerçekleşen Tohoku depremi ve sonrasında oluşan Fukushima Nükleer Santrali kazası -çn.

(3) 1995 tarihli, başrolde Kevin Costner’ın tamamen sular altında kalan bir dünyada hayatta kalmaya çalıştığı film. -çn.

(4) 2009 Climategate skandalı hackerlar tarafından sızdırılan e-postaların iklim bilimcilerin verileri manipüle ettiğine dair iddialarla gündeme geldi, ancak incelemeler sonrası bilim insanları bu suçlamalardan aklandı. -çn.

(5) “Cap and Trade” sera gazı emisyonlarına bir üst sınır koyan ve şirketlerin emisyon haklarını alıp satmasına izin veren bir piyasa mekanizmasıdır. -çn.

 

Orijinal Başlık: The repo girl is at the door
Yazar: Mike Davis
Türkçeye Çeviren: Cem Töre Gökçam
Editör:
Uğur Şen