Floransalı Ressam ve Heykeltıraş Leonardo da Vinci’nin Yaşamı

Leonardo'nun sanat anlayışı nedeniyle birçok projeye başladığı ama hiçbirini bitiremediği, kafasının tasarladığı eserlerin sanatsal yetkinliğe elinin yetmeyeceğini düşündüğü açıktır, zira o kadar ince, harikulade ve zor problemler tasarlamıştır ki, son derece becerikli olsalar da elleri aciz kalacaktır.
Okuma listesi
Çeviren:
Editör:

Editör Notu

1511-1574 yılları arasında yaşayan İtalyan ressam ve mimar Giorgio Vasari’nin Le vite de’ più eccellenti pittori, scultori, e architettori eserinin ilk basımı 1549 yılında ikincisi ise 1568 yılında Floransa’da okurla buluşur. Raffaello ve Michelangelo gibi Rönesans sanatının en önemli isimleri yanında 1452-1519 yılları arasında yaşamış Leonardo’ya da geniş bir yer ayrılır bu eserde. Çevirisini sunduğumuz bu yazı eserin üçüncü bölümündendir.31Kitabın çevirisi Türkçede mevcuttur: Vassari, Sanatçıların Hayat Hikayeleri, çev. Elif Gökteke, Sel Yayıncılık. Oxford World’s Classics’ten çıkan Julia Conway Bondanella ve Peter Bondanella’nın Giorgio Vasari, The Lives of the Artists çevirisi esas alınmıştır, notların tamamı Bondenalla’lara aittir, görseller Türkçe çeviri için eklenmiştir.

En yüce lütuflar çoğu zaman doğal bir süreç olarak semavi ilhamlar vasıtasıyla insan bedenine nüzul eder, kimi zaman ise doğaüstü bir şekilde tek bir bedene cömertçe öylesine bir güzellik, zarafet ve yetenek bahşolunur ki, kişi nereye yönelirse yönelsin, her bir eylemi öylesine ulvi olur ki, diğer tüm insanları ardında bırakarak kendisini insan eliyle yaratılmış olmaktan ziyade sanki Tanrı tarafından bahşedilmiş bir deha olarak gösterir (ki zaten öyledir). İnsanlar bunu Leonardo da Vinci’de görmüştür; Leonardo da Vinci (hiçbir zaman yeterince övülmemiş olan) muazzam bir fiziksel güzelliğe, her hareketinde sonsuz bir zarafete, öylesine zinde ve engin bir yeteneğe sahipti ki, zihni her ne zaman zor görevlere odaklansa, onları kolaylıkla çözüyordu. Müthiş şahsi kudreti mahareti ile birleşmiş, ruh hali ve yiğitliği her daim asil ve yüce olmuştur. Ve şöhreti o kadar geniş bir alana yayılmıştır ki, sadece kendi döneminde büyük saygı görmekle kalmamış, ölümünden sonra da ünü katbekat artmıştır.11550’deki ilk baskıda Vasari’nin açılış değerlendirmesi daha da coşkuludur. Leonardo gibi insanların cennetten insanlığın temsilcileri olarak değil, tanrısallığın yansımaları olarak gönderildiklerini, böylece diğerlerinin onları taklit ederek tanrısal akla yaklaşabileceklerini beyan eder. Belki de eserin ikinci baskısının nihai planının, İtalyan sanatının gelişimindeki bu eşsiz ve ilahi olarak atanmış role Leonardo’yu değil Michelangelo’yu yerleştirme kararıyla övgü yumuşatılmıştır. -ed. n.

Piero da Vinci’nin2Leonardo, noter bir baba ve 1457’de başka bir köylüyle evlenen Caterina adlı bir köylü kızının gayrimeşru evladıydı; Leonardo babasının evine alınmış olsa da (ilk baskıda Vasari ona Ser Piero’nun yeğeni diyor), sanatçı öz annesine her zaman son derece bağlıydı. -ed. n. oğlu Leonardo gerçekten harikulade ve büyüleyici biriydi, eğer bu denli istikrarsız ve dengesiz olmasaydı, edebiyat alanındaki erken dönem çalışmalarında büyük bir ilerleme kaydedebilirdi. Zira hemen birçok şeyi öğrenmeye koyulur ve bir kez başladıktan sonra da bir kenara bırakıverirdi. Bu sayede, kendini aritmetiğe verdiği birkaç ay içinde Leonardo öyle bir ilerleme kaydetti ki, kendisine ders veren hocasının kafasına durmaksızın şüphe tohumları ekerek onu afallattı. Bir dönem müziğe yöneldi ve çok geçmeden, tabiatın kendisine doğuştan yüce ve son derece rafine bir ruh verdiği biri olarak lir çalmayı öğrenmeye karar verdi ve kendi çaldığı bu enstrümana, hiçbir hazırlık yapmadan fevkalade şarkılar söyleyerek eşlik etti. Yine de, bu kadar çeşitli işlerle uğraşmasına rağmen, resim yapmaktan ve rölyef çalışmaktan asla vazgeçmedi; bu uğraşlar ona diğerlerinden daha cazip geliyordu. Bunu gören Sör Piero oğlunun zekâsını da hesaba katarak, bir gün Leonardo’nun çizimlerinden bazılarını alıp çok yakın bir arkadaşı olan Andrea del Verrocchio’ya götürdü ve Leonardo’nun desen eğitimi almaktan fayda görüp görmeyeceğini söylemesini rica etti.3Leonardo’nun Verrocchio’nun atölyesine giriş tarihi kesin değildir ancak 1469 (Piero’nun Floransa’ya taşınma tarihi) ile 1476 (Leonardo’nun Verrocchio ile çalışmaya başladığını gösteren belgeler) yılları arasında gerçekleşmiş olmalı. -ed. n.

Andrea, Leonardo’nun olağanüstü başlangıç çalışmalarını görünce hayrete düşmüş ve Sör Piero’yu Leonardo’nun bu konuda eğitim alması için teşvik etmiş; böylece Piero, Leonardo’nun Andrea’nın atölyesinde çalışmaya başlamasını sağlamış ve Leonardo da bunu büyük bir şevkle yapmıştır. Ve Leonardo sadece bu mesleği değil, desenin rol oynadığı tüm meslekleri icra etti.

Böylesine üstün ve hayranlık uyandırıcı bir zekâya, ileri düzeyde bir geometri bilgisine sahip olan Leonardo, sadece heykeltıraşlık değil, mimarlık da yapmıştır. Gençliğinde, kalıba dökme tekniğiyle kilden gülen kadın başlarının yanı sıra, usta elinden çıkmış gibi görünen bazı çocuk başları yaptı; mimarlık alanında hem zemin planlarının hem de çeşitli yapıların birçok çizimini yaptı ve henüz genç bir yaşta Arno Nehri’nin Pisa’dan Floransa’ya kadar bir kanal haline getirilmesini tartışan ilk kişi oldu.4Böyle bir proje için çok sayıda tasarım günümüze ulaşmıştır ve genellikle 1502-3 civarına tarihlenmektedir. -ed. n. Değirmenlerin, dinkleme makinelerinin ve su gücüyle çalışabilecek aletlerin taslaklarını çizdi; ve ressamlık asıl mesleği olacağından, hayatın içinden çizimler yaparak ve bazen de alçıya batırılmış yumuşak bezlerle kapladığı modeller ya da kil figürler oluşturarak ve sonra Reims keteninden ya da eski ketenden çok ince tuvaller üzerine sabırla çizimler yaparak, fırçasının ucuyla siyah ve beyaz çalışarak titizlikle mesleğini geliştirdi –çizim kitabımızda kendi elinden çıkan bazı örneklerin de gösterdiği gibi, gerçekten de harika işlerdi bunlar. Bunun yanı sıra, kâğıt üzerine o kadar titiz ve iyi çizimler yapardı ki, hiç kimse onun tarzının inceliğiyle boy ölçüşemezdi ve bende bu eskizlerden gölge-ışık tekniğiyle çizilmiş muazzam bir baş var. Bu dehada öylesine yüce bir zarafet, öylesine müthiş ve uyumlu bir zekâ ve ona hizmet eden bir hafıza bileşimi ve fikirlerini elleriyle çizerek ifade etme konusunda öylesine büyük bir yetenek vardı ki, en iddialı zihinleri argümanlarıyla yenmiş ve akıl yürütmeleriyle şaşkına çevirmişti.

Ve mütemadiyen bir düzeyden diğerine geçmek için dağların nasıl kolaylıkla kazılacağını ve delineceğini gösteren modeller ve tasarımlar inşa etti; kaldıraçlar, vinçler ve yük asansörleri kullanarak ağır yüklerin nasıl kaldırılacağını ve taşınacağını tasarladı, limanları boşaltmak için yöntemler ve büyük derinliklerden su çıkarmak için pompalar geliştirdi. Beyni sürekli bu tür şeyleri tasarlamakla meşguldü ve bu fikirler ve projelerle ilgili birçok eskiz mesleğimize serpiştirilmiş olarak bulunabilir, bunların büyük bir kısmını ben de gördüm.5Leonardo’nun mühendislik tasarımlarının en geniş koleksiyonu Milano’daki Ambrosiana Kütüphanesi’nde muhafaza edilen Codice Atlantico’da bulunabilir. -ed. n. Bunun yanı sıra, bir uçtan diğerine takip edilebilen bir kordon üzerinde bir dizi düğüm tasarlamak için zaman harcamış ve tüm kordon, tam ortasında Leonardus Vinci Academia6Vinci ve ‘vincire’ (bağlamak, düğümlemek) arasındaki bir söz oyununa dayanan bu gravürlerden bazıları hala mevcut; karmaşık tasarım ressamın adına atıfta bulunur. -ed. n. kelimelerinin yer aldığı çok zor ve güzel bir gravür içeren dairesel bir alan oluşturmuştur. Tüm bu modeller ve tasarımlar arasında bir tanesi vardı ki, o zamanlar Floransa’yı yöneten birçok zeki yurttaşa, San Giovanni kilisesini altına basamaklar yerleştirerek yıkmaksızın nasıl yükselteceğini gösterdiği bir modeldi ve onları öyle sağlam argümanlarla ikna etti ki, her biri Leonardo’nun yanından ayrıldığında böyle bir girişimin imkânsızlığını kendi kendine fark edecek olsa bile, bunun mümkün olduğunu düşündüler.

O esnada Andrea, Vaftizci Yahya’nın İsa’yı vaftizini gösteren yağlı boya tablosu üzerine çalışıyordu ve Leonardo da aynı tabloda elinde bazı giysiler tutan bir melek resmediyordu.

Leonardo’nun sohbeti o kadar hoştu ki herkesin kalbini kazanmıştı. Hiçbir mala sahip olmadığını ve çok az çalıştığını söyleyebilsek de, her zaman hizmetçileri ve atları vardı; diğer tüm hayvanlardan olduğu gibi atlardan da özel bir zevk alır, onlara büyük bir sevgi ve şefkatle muamele ederdi. Örneğin kuşların satıldığı yerlerden geçerken, onları kafeslerinden kendi elleriyle çıkarır ve satıcıya kendisinden istenen fiyatı ödedikten sonra, kuşları gökyüzüne salarak kaybettikleri özgürlüklerini onlara geri verirdi. Sonuç olarak, Doğa ona öyle bir lütufta bulunmuştu ki, düşüncesini, zihnini ve kalbini nereye yöneltirse yöneltsin, öyle bir ilahi ilham ortaya koyuyordu ki, eserlerinin mükemmelliği, canlılığı, zindeliği, mükemmelliği ve zarafetinin eşi benzeri yoktu.

Leonardo’nun sanat anlayışı nedeniyle birçok projeye başladığı ama hiçbirini bitiremediği, kafasının tasarladığı eserlerin sanatsal yetkinliğe elinin yetmeyeceğini düşündüğü açıktır, zira o kadar ince, harikulade ve zor problemler tasarlamıştır ki, son derece becerikli olsalar da elleri aciz kalacaktır. Ve özel ilgi alanları o kadar çoktu ki, doğa olayları üzerine yaptığı araştırmalar onu bitkilerin özelliklerini anlamaya ve göklerdeki hareketler, ayın rotası ve güneşin hareketi üzerine gözlemlerini sürdürmeye yöneltti.7Eserin ikinci baskısında çıkarılan bir bilgi var burada: Vasari ilk baskıda Leonardo’nun ruh konusunda sapkın bir görüşe sahip olduğunu ve kendisini bir Hristiyandan çok bir filozof olarak gördüğünü belirtir bu kısımda. -ed. n.

Daha önce de belirtildiği gibi Leonardo bu mesleğe gençlik yıllarında Sör Piero aracılığıyla Andrea del Verrocchio’nun atölyesinde adım atmıştır. O esnada Andrea, Vaftizci Yahya’nın İsa’yı vaftizini gösteren yağlı boya tablosu üzerine çalışıyordu ve Leonardo da aynı tabloda elinde bazı giysiler tutan bir melek resmediyordu ve genç bir çocuk olmasına rağmen meleği öyle bir şekilde tamamlamıştı ki Leonardo’nun meleği Andrea’nın figürlerinden çok daha iyi görünüyordu.8Şu anda Umzi’de bulunan ve 1475 civarına tarihlenen bu eserde eleştirmenler Leonardo’nun sadece melekte değil, manzara detaylarında da müdahalesinin bulunduğunu tespit etmişlerdir. -ed. n. Andrea’nın bir daha asla boyalara dokunmamasının nedeni de buydu, genç bir çocuğun onları kendisinden daha iyi anlamasına öfkelenmişti. Leonardo daha sonra Portekiz Kralı’na gönderilmek üzere Flandre’da altın bezeme ve ipek kumaştan yapılacak bir kapı perdesi için Adem ve Havva’nın Yeryüzü Cennetinde günah işlerkenki tasvirini yapmakla görevlendirildi; bunun için fırçasıyla –ışık gölge tekniğiyle beyaz kurşunla aydınlattığı- içinde bir dizi hayvanın bulunduğu yemyeşil bir mera çizdi ve doğrusunu söylemek gerekirse, tanrısal âlemde dehanın hassasiyet ve doğallık açısından buna eşdeğer bir şey yaratamayacağı söylenebilir. Yapraklarının kısalığı ve dallarının görünümünün yanı sıra, öyle bir tutkuyla çizilmiş bir incir ağacı vardır ki, insanın böyle bir sabra sahip olabileceği düşüncesi zihni hayrete düşürür. Ve dairesel üst kısmı Leonardo’nun sabrı ve dehası olmadan gerçekleştirilmesi imkansız olan büyük ve muhteşem bir sanatla işlenmiş bir hurma ağacı vardır. Çalışma ileri bir noktaya taşınamadı ve bugün bu çizim Floransa’da, bir süre önce Leonardo’nun amcası tarafından armağan edildiği Muhteşem Ottaviano de’ Medici’nin nadide evinde bulunuyor.9Bu eser kayıptır. -ed. n.

Rivayete göre, Sör Piero da Vinci kırdaki villasındayken, çiftlikte kestiği bir incir ağacının gövdesinden kendi elleriyle küçük yuvarlak bir kalkan yapan ve Sör Piero’dan Floransa’da bunu desenlemesini isteyen köylülerinden biri tarafından ziyaret edilir; köylü kuş ve balık yakalama konusunda çok deneyimli olduğundan ve Sör Piero da bu işlerde ondan fazlasıyla yararlandığından, Sör Piero bunu memnuniyetle yapar. Böylece kalkanı Floransa’ya götürerek kalkanın kime ait olduğu dışında başka bir şey söylemeden Leonardo’dan üzerine bir şeyler çizmesini ister. Bir gün Leonardo kalkanı eline alıp eğri büğrü, kötü işçilikli ve derme çatma olduğunu görünce, ateşin üzerinde kalkanı düzleştirir ve kaba ve ham haliyle bir tornacıya vererek daha pürüzsüz ve düzgün hale getirmesini sağlar. Kalkanı alçıtaşıyla kaplayıp kendi tarzında hazır hale getirdikten sonra, üzerine görenleri dehşete düşürüp Medusa’nın başıyla aynı etkiyi yaratacak şeyler resmetmeyi tasarlamaya başlar. Leonardo bu uğurda sürüngenleri, yeşil kertenkeleleri, cırcır böceklerini, yılanları, kelebekleri, çekirgeleri, yarasaları ve bu türden diğer garip türleri kendisinden başka kimsenin girmediği bir odaya taşıyarak, bu kalabalıktan çeşitli parçaları uyarlayarak, zehirli nefesiyle havayı ateşe veren korkunç ve ürkütücü bir canavar yaratır. Karanlık ve çatlak bir kayanın içinden çıkan, ağzından zehir, gözlerinden ateş ve burun deliklerinden duman püskürten bu canavarı o kadar garip bir şekilde tasvir etmiştir ki, gerçekten de korkunç ve dehşet verici bir şey gibi görünüyordu. Leonardo onu yaratırken o kadar özen gösterdi ki, mesleğine duyduğu büyük tutku dolayısıyla, ölü hayvanlardan yayılan kesif kokuyu hiç umursamadı. Yapıt nihayet tamamlandığında, ne babası ne de köylü kalkanı arayıp sormuyordu; Leonardo onlara artık yapıtın tamamlandığını ve uygun bir zamanda gelip alabileceklerini söyledi. Böylece, bir sabah Sör Piero kalkan için odasına gitti ve kapıyı çaldığında Leonardo ona kapıyı açtı ve bir dakika beklemesini istedi; odaya geri döndüğünde, kalkanı şövalesinin üzerine ışıkta yerleştirdi ve ışığı kısmak için pencereyi gölgeledi ve sonra Sör Piero’nun onu görmesi için içeriye çağırdı. İlk bakışta bunu aklından bile geçirmeyen Ser Piero anında irkilmiş, ne bunun kalkan olduğunu ne de orada çizilmiş olarak gördüğü şeyin bir resim olduğunu anlamıştı. Dönüp geri adım attığında Leonardo onu durdurdu ve şöyle dedi: “Bu eser yapılış amacına hizmet etti. Al bunu ve eve götür, çünkü amaçlanan etki buydu.” Sör Piero eserin bir mucizeden de öteye gittiğini düşündü ve Leonardo’nun uçuk icadını cömertçe övdü; daha sonra sessizce bir seyyar satıcıdan üzerinde okla delinmiş bir kalp bulunan başka bir kalkan satın aldıktan sonra bunu köylüye verdi ve köylü hayatının geri kalanında Sör Piero’ya minnettar kaldı. Sör Piero daha sonra Leonardo’nun kalkanını gizlice Floransa’daki tacirlere yüz duka karşılığında sattı. Kalkan kısa bir süre sonra aynı tacirler tarafından üç yüz dukaya Milano Dükü’ne satıldı…10Bu baskıda, Leonardo’ya atfedilen ancak artık mevcut olmayan ya da sadece çizim ve kopyaları bulunan bazı eserleri tartışan kısa bir bölümü atlanmıştır. -ed. n.

1494 yılında11Leonardo aslında çok daha önce (muhtemelen 1482’de) Milano’daydı; Lodovico Sforza, ‘II Moro’ unvanını almadan önce birkaç yıl boyunca Milano’nun gerçek hükümdarı olmuştu. -ed. n. Milano Dükü Giovan Galeazzo öldüğünde ve Lodovico Sforza onun yerine bu unvanı aldığında, Leonardo, lir sesini çok seven dük onuruna lir çalması için büyük bir törenle Milano’ya getirildi. Leonardo kendi elleriyle büyük oranda gümüşten yaptığı ve (garip ve alışılmadık şekilde) sesi daha dolgun ve yankılı çıkması için at başı şeklinde şekillendirdiği enstrümanını da yanında getirmiş ve böylelikle bir araya gelmiş olan diğer tüm müzisyenleri geride bırakmıştı. Aynı zamanda zamanının en iyi doğaçlama şiir okuyan kişisiydi. Dük, Leonardo’nun hayranlık uyandıran argümanlarını dinledikten sonra, onun yeteneklerine öylesine meftun olmuştu ki, görülmeye değerdi. Ve Leonardo’dan kendisi için Hz. İsa’nın doğuşunu tasvir eden bir altar panosu yapmasını rica etti; bu resim dük tarafından imparatora gönderildi.12Bazı akademisyenler Vasari’nin burada 1483 yılında sipariş edilen ve şu anda Louvre’da bulunan “Kayalıklar Bakiresi” olarak bilinen ünlü tabloya atıfta bulunduğunu düşünmektedir. -ed. n.

Leonardo daha sonra Milano’da Santa Maria delle Grazie’deki Dominiken rahipler için bir Son Akşam Yemeği tablosu yaptı; Havarilerin başlarını öylesine görkemli ve güzel bir şekilde resmetti ki, İsa’nın başını, İsa tasvirinin gerektirdiği semavi kutsallığı elde edemeyeceğine inanarak yarım bıraktı. Leonardo, Havarilerin efendilerine kimin ihanet edeceğini bulmaya çalışırken yaşadıkları şüpheyi tahayyül ettiği ve ifade etmeyi başardığı için, olduğu gibi bırakılan bu eser Milanoluların yanı sıra yabancılar tarafından da her zaman büyük saygı görmüştür. Sonuç olarak, hepsinin yüzünde sevgi, korku ve İsa’nın niyetini anlayamadıkları için duydukları infial, daha doğrusu tasa okunmaktadır. Eserdeki her küçük detayın inanılmaz bir özen ve titizliği yansıttığı gerçeğinden söz etmeden bile, Yahuda’daki karşıt inatçılık, nefret ve ihanetin fark edilmesinden daha az bir şaşkınlık kaynağı değildir bu. Masa örtüsünün kumaşı bile o denli iyi yansıtılmıştır ki, Rheims keteninin kendisi bile bundan daha gerçek görünemezdi.

Kilisenin başrahip yardımcısının Leonardo’ya eseri tamamlaması için bıktırıcı bir ısrarla yalvardığı söylenir, zira kimi zaman Leonardo’nun günün yarısını düşüncelere dalarak geçirdiğini görmek tuhafına gider ve Leonardo’nun tıpkı bahçede çapa yapan işçiler gibi fırçasını hiç elinden bırakmamasını yeğlerdi.13Bu uzun paragraftaki büyüleyici anlatı ikinci baskıya eklenmiştir. -ed. n. Bu da yetmezmiş gibi Dük’e şikâyette bulundu ve öyle bir huzursuzluk yarattı ki Dük, Leonardo’yu çağırtarak onu yapıtı hakkında ustalık bakımından sorguya çekmek zorunda kaldı; büyük bir nezaketle bunu rahibin ısrarı nedeniyle yaptığını belirtti. Prensin keskin ve seçkin bir zekâya sahip olduğunu bilen Leonardo, (daha önce hiç yapmadığı bir şey olsa da) çalışmalarını Dük’le uzun uzadıya konuşmaya istekliydi; onunla sanat hakkında enikonu konuştu ve en büyük dâhilerin bazen daha az çalıştıklarında daha çok şey başardıklarına, çünkü zihinlerinde yeni buluşlar aradıklarına ve ellerinin daha önce akıllarıyla tasarladıklarını ifade edip yeniden ürettikleri o mükemmel fikirleri oluşturduklarına ikna etti. Ve hâlâ tamamlaması gereken iki baş olduğunu ekledi: Birisi İsa’nınkiydi, bunun için yeryüzünde bir model aramak istemiyordu ve hayalgücünün cisimleşmiş tanrısallığın gerektirdiği güzelliği ve semavi zarafeti kavrayabileceğini düşünemiyordu. Yahuda’nın onu çok düşündüren başı da eksikti, çünkü onca iyilik gördükten sonra, Rabbine ve Dünyanın Yaratıcısına ihanet etmeye karar verebilecek kadar kötü bir zihne sahip olabilecek bir adamın yüzünü tasvir edecek bir suret tahayyül edebileceğine inanmıyordu. Yine de, bu ikinci yüz için bir model arayacaktı, fakat sonunda daha iyi bir şey bulamazsa, çok ısrarcı ve patavatsız olan başrahip yardımcısının başı her zaman karşısındaydı. Bu durum Dük’ü kahkahalara boğdu ve Dük Leonardo’nun tamamen haklı olduğunu ifade etti. Böylece, zavallı kafası karışık başrahip yardımcısı bahçedeki işine dönmüş ve Leonardo’yu kendi haline bırakmıştı. Yahuda’nın hainliğin ve insanlıktan çıkmışlığın timsali gibi görünen başını ustalıkla tamamladı. İsa’nınki ise, daha önce de söylendiği gibi, yarım kalmıştı.

Tablonun gerek kompozisyon gerekse eşsiz bir özenle tamamlanmış olması nedeniyle taşıdığı asalet, Fransa Kralı’nın14Louis, 1499-1500 yılları arasında Milano’yu fethetmiş ancak Ravenna (1512) ve Novara (1513) savaşlarından sonra İtalya’dan sürülmüştür. -ed. n. onu krallığına götürmeye niyetlenmesine neden oldu. Sonuç olarak ona öylesine sahip olmak istiyordu ki, ahşap ve demir kirişleri de koruyarak tabloyu güvenli bir şekilde taşıyabilecek mimarlar bulmak için her türlü yöntemi denemiş, masrafları hesaba katmamıştı. Ancak resim duvara yapıldığından, Majesteleri esere duyduğu arzuyu dindirmek zorunda kaldı ve eser Milanoluların eline geçti. Leonardo, Son Akşam Yemeği üzerinde çalışırken, aynı yemekhanede eski tarzda yapılmış bir Çarmıha Gerilmiş İsa tablosunun bulunduğu bir uç duvara Lodovico’nun ilk doğan oğlu Massimiliano ile portresini, diğer tarafa da Düşes Beatrice ile diğer oğlu Francesco’yu çizdi (her ikisi de daha sonra Milano dükü oldu) ve tüm bu portreler muhteşemdi. Bu çalışmayla ilgilenirken Leonardo Dük’e, babasının anısına15Leonardo, Lodovico’nun babası Francesco Sforza için tasarlanan bu atlı anıtın modeli üzerinde 1490 ile 1493 yılları arasında çalıştı; heykel hiçbir zaman dökülmedi ve kil model 1499’da Fransız birlikleri tarafından atış talimi için kullanıldığından hasar gördü; sonunda da yok edildi. -ed. n. dudak uçuklatacak büyüklükte bronz bir at inşa etmesini önermiştir. Bu işe Leonardo başlamış ve öyle bir boyuta taşımıştır ki asla tamamlayamamıştır. Leonardo’nun (diğer bazı eserlerinde olduğu gibi) bu projeye de tamamlamak gibi bir niyeti olmadan başladığı, çünkü boyutlarının o kadar büyük olduğu ve hepsini tek parça halinde dökmenin akıl almaz zorluklar içerdiği görüşünde olanlar vardır ve diğer pek çok eseri yarım kaldığı için birçok insanın sonuçlardan yola çıkarak böyle bir yargıya vardığına inanmak mümkün. Ancak gerçek şu ki, Leonardo’nun görkemli ve istisnai zihni, çok hevesli olması nedeniyle sekteye uğramıştı ve Petrarch’ımızın16Petrarch’ın Triumph of Love (II. 7-9) eserine bir gönderme. -ed. n. da belirttiği gibi, mükemmelliğe mükemmellik ve kusursuzluğa kusursuzluk katma yönündeki daimi arayışı, çalışmalarının yavaşlamasının nedeniydi. Doğruyu söylemek gerekirse, Leonardo’nun kilden şekillendirdiği devasa modeli görenler, daha önce hiç bu kadar güzel ya da mükemmel bir şey görmediklerini düşündüler ve bu durum, onu paramparça eden Fransızlar, Fransa kralı Louis ile birlikte Milano’ya gelene kadar sürdü. Ayrıca mükemmel olduğuna kanaat getirilen küçük bir balmumu modeli ve Leonardo’nun hazırlıkları için çizdiği atların anatomisi üzerine bir kitap da kaybolmuştu.17Leonardo’nun kariyerinin çeşitli dönemlerine ait çok sayıda at çizimi, başta Windsor’daki İngiliz kraliyet ailesine ait koleksiyon olmak üzere halen korunmaktadır. -ed. n. Leonardo daha sonra kendini daha da büyük bir özenle insan anatomisi çalışmalarına verdi ve o sırada Pavia’da ders veren ve bu konuda yazan harika bir filozof olan Messer Marc’Antonio della Torre18Padua ve Pavia üniversitelerinde anatomi profesörü (1481-1512). -ed. n. ile birlikte çalıştı; (duyduğum kadarıyla) Galen’in öğretileriyle tıp çalışmalarına saygınlık kazandırmaya ve o zamana kadar cehaletin en derin gölgeleriyle örtülü olan anatomiye gerçek bir ışık tutmaya başlayan ilk kişilerden biriydi . Bu çalışmasında Leonardo’nun dehası, emeği ve eli ona olağanüstü bir şekilde hizmet etti; Leonardo, kırmızı boya kalemiyle kendi eliyle parçalara ayırdığı kadavraları büyük bir özenle tasvir ettiği çizimlerden oluşan bir kitap yarattı. Tüm kemik yapılarını çizmiş, bunları sırasıyla tüm sinirlere birleştirmiş ve kaslarla kaplamıştır: ilk grup iskelete bağlıdır, ikincisi onu sıkıca tutar, üçüncüsü onu hareket ettirir ve bu çizimlerde çeşitli yerlere çirkin bir el yazısıyla –sol elle sağdan sola doğru yazılmış olan– notlar vardır, bunlar okumaya alışık olmayan biri tarafından anlaşılamaz, çünkü bir ayna yardımı olmadan okunamazlar.19Leonardo’nun ketum doğası, birçok defterini bu alışılmadık yazma biçiminde somut bir ifade buldu.

İnsan anatomisiyle ilgili bu belgelerin birçoğu, Leonardo’nun döneminde çok yakışıklı bir çocuk olan ve Leonardo tarafından çok sevilen Milanolu bir beyefendi olan Messer Francesco Melzi’nin elindedir, kendisi bugün de bu belgelere değer veren ve onları Leonardo’nun güzel hatırasını20Leonardo ile birlikte Fransa’ya giden Melzi (1493-1570) onun vasisi ve varisiydi ve Leonardo’nun çizimlerinin çoğu dünyanın dört bir yanındaki çeşitli koleksiyoncular ve müzeler tarafından satın alınmadan önce onun elinden geçti. -ed. n. onurlandırmak için bir portresiyle birlikte saklayan hoş ve nazik bir yaşlı adamdır. Bu yazıları okuyan herkes, bu yüce ruhun sanatı, kasları, sinirleri ve damarları her ayrıntıya büyük özen göstererek ne kadar açık bir şekilde tartıştığına hayret edecektir. Leonardo’nun Milanolu bir ressamın21Vasari, ilk baskıda, bugün Resim Üzerine İnceleme olarak bilinen elyazmasından alıntı yapmaz ve çalışmasını ikinci baskı için gözden geçirmeden önce incelemiş olmalıdır; Milanolu ressam II Lomazzo veya Aurelio Luini olarak tanımlanmıştır. -ed. n. elinde bulunan ve yine sol elle sağdan sola doğru yazılmış, resim yapma, çizim yapma ve renk kullanma yöntemlerini ele alan başka yazıları da vardır. Kısa bir süre önce bu eseri basmak isteyen bu adam beni görmek için Floransa’ya geldi ve ardından bunu Roma’ya taşıdı, ancak daha sonra akıbeti ne oldu bilmiyorum.

Leonardo’nun eserlerine dönelim. Leonardo hayattayken Fransa Kralı Milano’ya gelmiş ve Leonardo’dan alışılmadık bir şey yapmasını istemişti; Leonardo da bunun üzerine birkaç adım yürüdükten sonra göğsü açılan ve içinin zambaklarla dolu olduğu ortaya çıkan bir aslan yapmıştı. Leonardo, Milano’da, o şehrin güzel, gür, kıvırcık saçlı, hoş, zarif ve yakışıklı çocuğu Salai’yi221490 yılında Andrea Salai, Leonardo ile birlikte yaşamaya başladı ve yirmi beş yıl boyunca onunla birlikte kaldı. -ed. n. uşağı olarak yanına aldı; Salai, kendisine resimle ilgili pek çok şey öğreten Leonardo’yu son derece hoşnut etti ve Milano’da Salai’ye atfedilen eserlerden bazıları Leonardo tarafından elden geçirildi.

Floransa’ya döndükten sonra Leonardo, Servite rahiplerinin Filippino’yu Nunziata’daki ana sunak için altar panosu yapmakla görevlendirdiklerini öğrendi; bu Leonardo’nun benzer bir çalışmayı memnuniyetle yapacağını ilan etmesine neden oldu. Bunu duyan Filippino, yufka yürekli bir insan olduğu için geri çekildi ve Leonardo’nun resmi yapabilmesi için rahipler ona evlerine açtılar, onun ve tüm ailesinin masraflarını karşıladılar. Leonardo, âdeti olduğu üzere, herhangi bir şeye başlamadan rahipleri uzun süre bekletti. Sonunda İsa figürüyle birlikte Meryem Ana ve Azize Anna’yı tasvir eden bir tablo yapmış ve bu tablo tüm zanaatkârları hayrete düşürmekle kalmayıp, tamamlanıp bir odaya yerleştirildikten sonra, Leonardo’nun tüm halkı sersemleten harikalarını seyretmek için iki gün boyunca kadın, erkek, genç, yaşlı herkes sanki kutsal bir festivale gidercesine bu tabloyu görmeye gelmiştir. Çünkü bu Meryem Ana’nın yüzünde, İsa’nın annesinin saygınlığını ortaya çıkarabilecek tüm sadelik ve güzellik görülebilir; nitekim Leonardo, çocuğunun güzelliğine hayranlık duyan ve onu şefkatle kucağında tutan bir bakirenin alçakgönüllülüğünü ve sadeliğini göstermek istemiştir; bu arada Meryem Ana yere doğru alçakgönüllü bir bakış atarak Aziz Yuhanna’yı bir kuzuyla oynayan küçük bir çocuk olarak görmekte, dünyevi soyunun tanrısal olduğunu görmekten büyük mutluluk duyan Hanne’nin gülümsemesi de gözlerden kaçmamaktadır.231498 ile 1504 yılları arasına tarihlenen bu karikatür Londra Kraliyet Akademisi’nde bulunmaktadır. -ed. n. Bu tür düşüncelerin kaynağı Leonardo’nun zekâsı ve dehasıdır. Bu çizim, daha sonra anlatılacağı üzere, Fransa’ya götürülmüştür.

Meryem Ana’nın yüzünde, İsa’nın annesinin saygınlığını ortaya çıkarabilecek tüm sadelik ve güzellik görülebilir

Leonardo, Amerigo Benci’nin karısı Ginevra’nın son derece güzel bir portresini yaptı ve rahipler için yapmakta olduğu çalışmayı yarıda bıraktı, rahipler Filippino’ya geri döndülerse de, Filippino ölüme yenik düşerek çalışmayı tamamlayamadı. Leonardo, Francesco del Giocondo için karısı Mona Lisa’nın bir portresini yapmış ve dört yıl üzerinde çalıştıktan sonra yarım bıraktığı bu portre bugün Fontainebleau’da Kral Francis’in24Şu anda Paris’teki Louvre Müzesi’nde bulunan ve Cinquecento’nun ilk on yılına tarihlenen ünlü Gioconda ya da Mona Lisa. -ed. n. mülkiyetinde bulunmaktadır. Sanatın doğayı ne derece taklit edebildiğini görmek isteyen herkes bunu resmin baş kısmından kolayca anlayabilir, çünkü Leonardo burada incelikle resmedilebilecek tüm ayrıntıları yeniden üretmiştir. Gözler her zaman canlı insanlarda görülen canlılığa ve neme sahipken, etraflarında kirpikler ve büyük bir özen olmadan üretilemeyecek tüm kırmızımsı tonlar vardır. Kaşlar da bundan daha doğal olamazdı, derinin gözeneklerini takiben bazı yerlerde daha kalın, bazı yerlerde daha ince olacak şekilde, kılların deride uzama şeklini yansıtıyorlardı. Burun, güzel pembe ve yumuşak burun delikleriyle canlı gibi görünüyordu. Dudakların kırmızısını suratın etiyle birleştiren açıklığıyla ağız, boyadan ziyade gerçek et gibi görünüyordu. Boğazının çukuruna dikkatle bakan herkes nabzının attığını görebilirdi: Doğrusunu söylemek gerekirse, portrenin kimliği ne olursa olsun her cesur sanatçının ürpermesine ve korkmasına neden olacak şekilde çizildiği söylenebilir. Mona Lisa çok güzel olduğu için Leonardo bu tekniği kullanmıştır: onun portresini yaparken, boyanın sık sık portreleri boğduğu melankoliyi kovmak için çalgı çalan ya da şarkı söyleyen müzisyenler ve sürekli kendisini neşelendiren soytarılar bulundurmuştur. Leonardo’nun bu portresinde o kadar hoş bir gülümseme vardır ki, insandan çok tanrısal gibidir ve gerçekte var olan bir tebessüm kadar canlı olması olağanüstü bir şey olarak değerlendirilmiştir.

Leonardo, Amerigo Benci’nin karısı Ginevra’nın son derece güzel bir portresini yaptı ve rahipler için yapmakta olduğu çalışmayı yarıda bıraktı

Leonardo’nun bu portresinde o kadar hoş bir gülümseme vardır ki, insandan çok tanrısal gibidir

Eserlerinin mükemmelliği nedeniyle, bu yüce zanaatkârın ünü o kadar arttı ki, tüm sanatseverler, hatta tüm şehir Leonardo’nun ardında bir anıt bırakmasını istedi ve Leonardo’nun eserlerinde görülen tüm deha, zarafet ve muhakemeyle halkı dekore edecek ve onurlandıracak kayda değer ve büyük bir eser yapmasını nasıl mümkün kılabileceklerini konuştular. Büyük Konsey Salonu yenilenirken ve mimarisi Giuliano San Gallo, Simone Pollaiuolo (Cronaca adıyla anılır), Michelangelo Buonarroti ve Baccio d’Agnolo’nun (yeri geldiğinde ayrıntılı olarak anlatılacağı üzere) danışmanlığı ve tavsiyeleriyle planlanırken, Gonfaloniere ve şehrin ileri gelenleri planı gerçekleştirdiler.25Vasari bu projeyi bu baskıda yer almayan Cronaca’nın Hayatı’nda tartışmaktadır. -ed. n. Bu eser tamamlandığında, kamu kararnamesiyle Leonardo’ya güzel bir resim çalışması verilmesi kararlaştırıldı ve Leonardo, o zamanlar Adalet Gonfaloniere’si26Leonardo, Anghiari savaşında (1440) Floransalıların Milanoluları yenmesinden bir bölümü resmetmek üzere 1503’te görevlendirilmiş ve eseri 1505’te tamamlamıştır, ancak Leonardo’nun fresk için yaptığı bazı hazırlık çizimleri kalmasına rağmen hem fresk hem de eser daha sonra yok edilmiştir. -ed. n. olan Piero Soderini tarafından salonu dekore etmekle görevlendirildi.

Bu çizim, hareket halindeki figürleri harikulade bir şekilde işlemesi nedeniyle en mükemmel ve en ustaca çizim olarak kabul edilir

Bu vazifeyi yerine getirmek isteyen Leonardo, Santa Maria Novella’daki Papa Salonu’nda, Milan Dükü Filippo’nun komutanlarından Niccolo Piccinino’nun hikâyesini konu alan ve bir grup süvarinin sancak uğruna savaşmasını anlatan bir çizim üzerinde çalışmaya başladı; bu çizim, hareket halindeki figürleri harikulade bir şekilde işlemesi nedeniyle en mükemmel ve en ustaca çizim olarak kabul edilir. Resimde öfke, küçümseme ve kindarlık en az süvariler kadar atları üzerinde de görülmektedir; ön ayakları birbirine dolanmış olan iki at, dişleriyle en az binicilerinin askerlerden birinin ele geçirdiği sancak için yaptığı kadar şiddetli bir şekilde savaşmaktadır. Atını hareket ettirirken, omuzlarının gücünü kullanarak arkasını dönmüş ve sancağın sopasını kavramış, kaba kuvvetle dört adamın elinden çekip almaya çalışırken, iki asker bir elleriyle sancağı koruyor, diğer elleriyle de havada kılıçlarıyla sopayı kesmeye çalışırlar. Aynı anda, kırmızı bereli yaşlı bir asker haykırarak bir eliyle sopayı tutar, diğer eliyle de kavisli kılıcını sallayarak, dişlerini gıcırdatarak sancağını en yabanıl yüz ifadeleriyle savunmaya çalışan iki adamın ellerini kesmek için öfkeli bir darbe indirir. Tüm bunların yanı sıra, yerde atların bacakları arasında birbiriyle dövüşen iki küçültülmüş figür vardır; yerde yüzüstü yatan bir adamın üzerinde, hançerini daha büyük bir güçle hasmının boğazına saplayıp hayatına son verebilmek için kolunu olabildiğince yukarı kaldıran başka bir asker vardır; yerdeki adam ise bacakları ve kolları savunmasız bir halde ölümden kaçınmak için mümkün olan her şeyi yapmaktadır. Leonardo’nun tüm çeşitlilikleriyle çizdiği asker üniformaları ya da miğferlerin armaları ve diğer aksesuarlar için yaptığı tasarımların yaratıcılığını ifade etmek mümkün değildir; Leonardo’nun diğer tüm ustalardan daha iyi bir şekilde cesurlukları, kasları ve zarif güzellikleriyle var ettiği atların şekil ve özelliklerinde sergilediği inanılmaz beceriden bahsetmeye gerek bile yoktur. Leonardo’nun resmi çizebilmek için, birleştirildiğinde yükselen ve ayrıldığında alçalan çok ustaca bir iskele kurduğu söylenir. Ve duvarları yağlıboya ile boyayabileceğini hayal ederek, duvarların kaplanması için o kadar kalın bir kompozisyon yarattı ki, salonda resim yapmaya devam ederken boya akmaya başladı, böylece kısa süre sonra çalışmanın mahvolduğunu gördü ve yarıda bıraktı.

Leonardo büyük cesarete sahip olup her davranışında çok cömertti. Her ay Piero Soderini’den almakta olduğu maaşını tahsil etmek için bankaya gittiğinde, veznedarın kendisine bir tomar bozuk para vermek istediği ve bunları almak istemeyerek şöyle dediği söylenir: “Ben bozuk para ressamı değilim!” Piero Soderini’yi dolandırmakla itham edildiğinde, kendisi hakkında söylentiler çıktı ve böylece, arkadaşlarının yardımıyla Leonardo parayı topladı ve borcunu ödemek üzere Piero’ya götürdü, ancak Piero kabul etmek istemedi.

Leonardo, çok iyi bir felsefe ve özellikle de simya öğrencisi olan Papa X. Leo’nun27Leonardo 1513 yılında, papalığa yeni seçilen Giovanni de’ Medici’nin kardeşi Giuliano ile birlikte Roma’ya gitti ve X. Leo (1513-21) adını aldı. -ed. n. seçilmesi üzerine Dük Giuliano de’ Medici ile birlikte Roma’ya gitti. Roma’da balmumundan bir tür macun geliştirdi ve bir yandan yürürken bir yandan da içine hava üfleyerek havada uçmalarını sağladığı şişme hayvanlar yaptı; ancak hava bittiğinde yere düşüyorlardı. Belvedere’nin bahçıvanı tarafından bulunan çok tuhaf bir kertenkeleye, diğer kertenkelelerden kazıdığı pullardan elde ettiği cıva karışımıyla bazı kanatlar bağladı ve bu kertenkele sürünerek hareket ederken titreşmeye başladı. Kertenkeleye göz, boynuz ve sakal yaptıktan sonra onu evcilleştirip bir kutuda sakladı ve kertenkeleyi gösterdiği tüm arkadaşları dehşet içinde korkup kaçtı. Genelde bir sığırın bağırsaklarını yağdan arındırır ve bu bağırsaklar bir elin avucunda tutulabilecek kadar küçük çıkardı. Ve başka bir odaya bu bağırsakların bir ucunu bağladığı bir çift demirci körüğü yerleştirmişti, böylece onları üfleyerek devasa odanın tamamını dolduruyordu, öyle ki orada duran herkes köşelere kaymak zorunda kalıyordu. Hava dolu bu şeffaf formlara işaret eden Leonardo, onları yeteneğe benzetmiştir, çünkü başlangıçta az yer kaplarken daha sonra çok alan kaplar hale gelmişlerdir. Bu çılgın icatlardan sonsuz sayıda yarattı; aynalarla deneyler yaptı ve boyama için yağlı boya ve bitmiş eserleri korumak için cilalar bulmanın en garip yöntemlerini denedi.

Leo o dönemde , papalık mahkemesi memuru Pescialı Messer Baldassarri Turini için, sonsuz bir özen ve maharetle, kucağında çocuğuyla küçük bir Meryem Ana resmi yapmıştır. Ancak ya panoyu tutkallı alçı ile hazırlayan kişinin yaptığı bir hata ya da Leonardo’nun çok sayıda boya ve rengi karıştırma hevesi nedeniyle bu resim şu an çok kötü durumdadır. Bir başka küçük tabloda ise küçük bir çocuğun portresini yapmıştır ki bu portre fevkalade güzel ve zariftir. Bu resimlerin ikisi de şu anda Messer Giulio Turini’nin elindedir. Rivayete göre Leonardo, Papa kendisinden bir eser sipariş ettiğinde hemen vernik hazırlamak için yağ ve ot damıtmaya başlarmış; bunun üzerine Papa şöyle haykırmış: “Yazık, bu adam asla bir şey yapamayacak, çünkü daha işe başlamadan bitirmeyi düşünüyor!” Leonardo ve Michelangelo arasında büyük bir husumet vardı ve bunun sonucunda Michelangelo bu rekabet yüzünden Floransa’yı terk etti; Dük Giuliano, San Lorenzo’nun ön cephesini görüşmek üzere Papa tarafından çağrıldığında ona izin verdi. Bunu duyan Leonardo Roma’dan ayrılıp Fransa’ya gitmiş, burada birçok eserine sahip olan kral kendisinden çok hoşlanmış ve Leonardo’dan Hanne’nin bir resmini yapmasını istemiş, ancak Leonardo her zamanki gibi kralı vaatlerle oyalamıştır.28Michelangelo 5 Aralık 1516’da Roma’ya ulaşırken, Leonardo 17 Mart 1516’da Giuliano de’ Medici’nin ölümünün ardından Fransa’ya gitmek üzere Roma’dan ayrıldı. -ed. n.

Leonardo nihayet yaşlandığında, aylarca yatağa bağlı kaldı; ve ölüme yaklaştığını görünce, Katolik inancı, iyilik yolu ve kutsal Hıristiyan dini hakkında ayrıntılı bilgi almak istedi, acılar içinde günah çıkarıp tövbe ettikten sonra, dostları ve hizmetçilerinin yardımıyla zar zor ayakta durur vaziyette ve içtenlikle yataktan çıkıp ekmek şarap ayinine katıldı. Kendisini sık sık ve sevecen bir şekilde ziyaret etmeyi alışkanlık haline getirmiş olan kral geldi ve Leonardo saygısından dolayı yatakta doğrulup ona hastalığını ve belirtilerini anlattı, aynı zamanda yapması gerektiği gibi sanatına çalışmayarak Tanrı’yı ve tüm insanları ne kadar incittiğini ifade etti.29Leonardo 2 Mayıs 1519’da Amboise’da ölmüş olmasına rağmen Vasari, I. Francis’in ölüm döşeğine yaptığı bu ziyareti uydurur. -ed. n. Bunun üzerine ölümün habercisi olan bir nöbet geçirdi. Bu nedenle kral ayağa kalktı ve ona yardım etmek ve acısını hafifletmek için başını tuttu ve Leonardo’nun yüce ruhu, bundan daha büyük bir onur olamayacağının bilincinde, yetmiş beş yaşındayken kralın kollarında darübekaya intikal etti.

Leonardo’nun vefatı onu tanıyan herkesi kedere boğdu, zira resim sanatına onun kadar itibar kazandıran birisi daha gelmemişti. Olağanüstü hoş görünüşü her dertli ruha dinginlik getirebilir, sözleri en kaskatı zihni bile herhangi bir konuda farklı bir tarafa çekebilirdi. Muazzam fiziksel gücü her türlü şiddetli patlamayı kontrol altına alabilirdi; sağ eliyle bir kapı tokmağının demir halkasını ya da bir at nalını sanki kurşundan yapılmış gibi bükebilirdi. Cömertliği o kadar büyüktü ki, zengin ya da fakir tüm arkadaşlarını, yetenekli ve becerikli olmaları kaydıyla misafir eder, yedirip içirirdi.

Leonardo her hareketiyle en sıradan ve en mütevazı evleri güzelleştirir ve onurlandırırdı; doğumuyla gerçekten de tüm armağanların en büyüğünü almış olan Floransa, ölümüyle de tarifsiz bir kayıp yaşadı. Resimde, yağlı boya yöntemine eklediği gölgeleri koyultma tarzı, modernlerin figürlerine büyük bir canlılık ve kabartı kazandırmıştır. San Giovanni’nin kuzey kapısının üzerinde yer alan ve Giovan Francesco Rustici tarafından inşa edilen ancak Leonardo’nun tavsiyesiyle tamamlanan üç bronz figür, hem tasarım hem de mükemmellikleri açısından modern çağda şimdiye kadar görülmüş en güzel dökümlerdir. Leonardo sayesinde atların ve insanların anatomisi hakkında daha yetkin bir anlayışa sahibiz. Ve birçok ilahi yeteneği nedeniyle, eylemlerinden çok sözleriyle başarıya ulaşmış olsa da, adı ve ünü asla kaybolmayacaktır. Bu nedenle Messer Giovanbatista Strozzi onu övmek için aşağıdaki dizeleri yazmıştır:30Bu epigram Vinci (sanatçının adı) ve vincere (üstesinden gelmek, yenmek) fiili arasındaki İtalyanca bir kelime oyununa dayanmaktadır. Vasari’nin Hayat’ının son paragrafında Da Vinci’nin iki öğrencisinden bahsedilir: Giovanni Antonio Boltraffio (1467-1516) ve Marco d’Oggiono (yaklaşık 1477-1530). -ed. n.

Tek başına mağlup etti tüm diğerlerini
Phidias ve Apelles’i
Ve onların tüm muzaffer takımını

Notlar

(1) Kitabın çevirisi Türkçede mevcuttur: Vassari, Sanatçıların Hayat Hikayeleri, çev. Elif Gökteke, Sel Yayıncılık.

(2) 1550’deki ilk baskıda Vasari’nin açılış değerlendirmesi daha da coşkuludur. Leonardo gibi insanların cennetten insanlığın temsilcileri olarak değil, tanrısallığın yansımaları olarak gönderildiklerini, böylece diğerlerinin onları taklit ederek tanrısal akla yaklaşabileceklerini beyan eder. Belki de eserin ikinci baskısının nihai planının, İtalyan sanatının gelişimindeki bu eşsiz ve ilahi olarak atanmış role Leonardo’yu değil Michelangelo’yu yerleştirme kararıyla övgü yumuşatılmıştır. -ed. n.

(3) Leonardo, noter bir baba ve 1457’de başka bir köylüyle evlenen Caterina adlı bir köylü kızının gayrimeşru evladıydı; Leonardo babasının evine alınmış olsa da (ilk baskıda Vasari ona Ser Piero’nun yeğeni diyor), sanatçı öz annesine her zaman son derece bağlıydı. -ed. n.

(4) Leonardo’nun Verrocchio’nun atölyesine giriş tarihi kesin değildir ancak 1469 (Piero’nun Floransa’ya taşınma tarihi) ile 1476 (Leonardo’nun Verrocchio ile çalışmaya başladığını gösteren belgeler) yılları arasında gerçekleşmiş olmalı. -ed. n.

(5) Böyle bir proje için çok sayıda tasarım günümüze ulaşmıştır ve genellikle 1502-3 civarına tarihlenmektedir. -ed. n.

(6) Leonardo’nun mühendislik tasarımlarının en geniş koleksiyonu Milano’daki Ambrosiana Kütüphanesi’nde muhafaza edilen Codice Atlantico’da bulunabilir. -ed. n.

(7) Vinci ve ‘vincire’ (bağlamak, düğümlemek) arasındaki bir söz oyununa dayanan bu gravürlerden bazıları hala mevcut; karmaşık tasarım ressamın adına atıfta bulunur. -ed. n.

(8) Eserin ikinci baskısında çıkarılan bir bilgi var burada: Vasari ilk baskıda Leonardo’nun ruh konusunda sapkın bir görüşe sahip olduğunu ve kendisini bir Hristiyandan çok bir filozof olarak gördüğünü belirtir bu kısımda. -ed. n.

(9) Şu anda Umzi’de bulunan ve 1475 civarına tarihlenen bu eserde eleştirmenler Leonardo’nun sadece melekte değil, manzara detaylarında da müdahalesinin bulunduğunu tespit etmişlerdir. -ed. n.

(10) Bu eser kayıptır. -ed. n.

(11) Bu baskıda, Leonardo’ya atfedilen ancak artık mevcut olmayan ya da sadece çizim ve kopyaları bulunan bazı eserleri tartışan kısa bir bölümü atlanmıştır. -ed. n.

(12) Leonardo aslında çok daha önce (muhtemelen 1482’de) Milano’daydı; Lodovico Sforza, ‘II Moro’ unvanını almadan önce birkaç yıl boyunca Milano’nun gerçek hükümdarı olmuştu. -ed. n.

(13) Bazı akademisyenler Vasari’nin burada 1483 yılında sipariş edilen ve şu anda Louvre’da bulunan “Kayalıklar Bakiresi” olarak bilinen ünlü tabloya atıfta bulunduğunu düşünmektedir. -ed. n.

(14) Bu uzun paragraftaki büyüleyici anlatı ikinci baskıya eklenmiştir. -ed. n.

(15) Louis, 1499-1500 yılları arasında Milano’yu fethetmiş ancak Ravenna (1512) ve Novara (1513) savaşlarından sonra İtalya’dan sürülmüştür. -ed. n.

(16) Leonardo, Lodovico’nun babası Francesco Sforza için tasarlanan bu atlı anıtın modeli üzerinde 1490 ile 1493 yılları arasında çalıştı; heykel hiçbir zaman dökülmedi ve kil model 1499’da Fransız birlikleri tarafından atış talimi için kullanıldığından hasar gördü; sonunda da yok edildi. -ed. n.

(17) Petrarch’ın Triumph of Love (II. 7-9) eserine bir gönderme. -ed. n.

(18) Leonardo’nun kariyerinin çeşitli dönemlerine ait çok sayıda at çizimi, başta Windsor’daki İngiliz kraliyet ailesine ait koleksiyon olmak üzere halen korunmaktadır. -ed. n.

(19) Padua ve Pavia üniversitelerinde anatomi profesörü (1481-1512). -ed. n.

(20) Leonardo’nun ketum doğası, birçok defterini bu alışılmadık yazma biçiminde somut bir ifade buldu.

(21) Leonardo ile birlikte Fransa’ya giden Melzi (1493-1570) onun vasisi ve varisiydi ve Leonardo’nun çizimlerinin çoğu dünyanın dört bir yanındaki çeşitli koleksiyoncular ve müzeler tarafından satın alınmadan önce onun elinden geçti. -ed. n.

(22) Vasari, ilk baskıda, bugün Resim Üzerine İnceleme olarak bilinen elyazmasından alıntı yapmaz ve çalışmasını ikinci baskı için gözden geçirmeden önce incelemiş olmalıdır; Milanolu ressam II Lomazzo veya Aurelio Luini olarak tanımlanmıştır. -ed. n.

(23) 1490 yılında Andrea Salai, Leonardo ile birlikte yaşamaya başladı ve yirmi beş yıl boyunca onunla birlikte kaldı. -ed. n.

(24) 1498 ile 1504 yılları arasına tarihlenen bu karikatür Londra Kraliyet Akademisi’nde bulunmaktadır. -ed. n.

(25) Şu anda Paris’teki Louvre Müzesi’nde bulunan ve Cinquecento’nun ilk on yılına tarihlenen ünlü Gioconda ya da Mona Lisa. -ed. n.

(26) Vasari bu projeyi bu baskıda yer almayan Cronaca’nın Hayatı’nda tartışmaktadır. -ed. n.

(27) Leonardo, Anghiari savaşında (1440) Floransalıların Milanoluları yenmesinden bir bölümü resmetmek üzere 1503’te görevlendirilmiş ve eseri 1505’te tamamlamıştır, ancak Leonardo’nun fresk için yaptığı bazı hazırlık çizimleri kalmasına rağmen hem fresk hem de eser daha sonra yok edilmiştir. -ed. n.

(28) Leonardo 1513 yılında, papalığa yeni seçilen Giovanni de’ Medici’nin kardeşi Giuliano ile birlikte Roma’ya gitti ve X. Leo (1513-21) adını aldı. -ed. n.

(29) Michelangelo 5 Aralık 1516’da Roma’ya ulaşırken, Leonardo 17 Mart 1516’da Giuliano de’ Medici’nin ölümünün ardından Fransa’ya gitmek üzere Roma’dan ayrıldı. -ed. n.

(30) Leonardo 2 Mayıs 1519’da Amboise’da ölmüş olmasına rağmen Vasari, I. Francis’in ölüm döşeğine yaptığı bu ziyareti uydurur. -ed. n.

(31) Bu epigram Vinci (sanatçının adı) ve vincere (üstesinden gelmek, yenmek) fiili arasındaki İtalyanca bir kelime oyununa dayanmaktadır. Vasari’nin Hayat‘ının son paragrafında Da Vinci’nin iki öğrencisinden bahsedilir: Giovanni Antonio Boltraffio (1467-1516) ve Marco d’Oggiono (yaklaşık 1477-1530). -ed. n.

Bunları okudunuz mu?