Demo v1.0

6 Ekim 2024, Pazar

Beta v1.0

Kahramanın Yoksunluğu

Simgesel olanın üstünlüğünün mantıksal bir sonucu olarak dile getirilemez bir nesnedir gerçek, yani tayin edilemeyen bir boşluktur.
Çeviren:
Naz Kuscalar
Kaynak:
The Lacanian Review

Piyasa, bilim ve teknoloji tarafından belirlenen günümüz dünyasında, finansallaşmış yönetim söyleminin sembolik figürlerinden biri olarak “kahraman” göstereni, sıradan insan ile kahraman arasındaki farklılığa meydan okumaktadır. Mitik kahramanın işlevinden tutun da sibernetiğin teşvik ettiği kısa ömürlü kahramanın işlevine kadar, Lacan bize gerçeğin jouissance’a eklemlendiği noktada, yani imgesel ile simgeselin kesiştiği noktada ürettiği etkileri yoğunlaştırmaya yarayan bir menzil sunar.1Geneviéve Bouché, LH Forum Le Havre, – futurologue cyberneticienne – Présidente du Forum Atena. http://www.ecoplus.tv/2013/09/26/replay-lh-forum-2013-mercredi-25-septembre-mouvement-pour-une economie-positive. Change.org: Become a hero, a heroine: a person who acts to achieve the next goal, 2013.

Yoksunluk

Antik Yunan dilindeki “hêrôs”2Alain Rey, Dictionnaire Historique de la langue française, Le Robert, Paris, 1992. göstereninin de kanıtladığı gibi, “yarı tanrı” sıfatını taşıyan kahraman “ölümünün ardından yarı tanrı mertebesine yükselen insan”ın göstergesidir. Bir başka deyişle, bu mitik kahramanı ayırt eden şey, istisnai değeridir. Ama dilerseniz Sofokles’te kahramanın oynadığı rolü ele alan Lacan’ı takip edelim: “Trajedinin kahramanı, toplumsal bir yalıtılmışlık içerisinde kurgulanmıştır, o her zaman sosyallikten yoksundur […] ve bu yüzden toplumsal yapının belli bir kısmından kopmuştur.” Bizim çağımızda, kahramanlık mertebesine yükseltilmiş Olimpiyat sporcusu, idealleştirilmiş beden imgesini destekliyormuş gibi görünmektedir. Eğitimi süresince tabi kılındığı nesnelleştirilebilir verilerin tamamı, kısıtlanmamış olarak ifade edilen manque-à-être (eksik-bir-varlık) olarak performansını hedef alır. Bu bakımdan, Caroline Carron’ın bize hatırlattığı gibi, doping yapma sorunu, “sporcuyu görünüşe bakılırsa bu uçup giden kahramanlık durumunda kalmayı onaylamaya hazır hâle getiren fedakârlığın ne olduğunu ortaya çıkarır.”3Caroline Carron, L’Envers de la Médaille, 13é Journée d’Echanges et d’Etude de L’EPOC, “Désangoisser”, Paris, France, 10.12.2019.

Rekabetçi atletin “bir kobay faresi olarak hizmet etmek anlamına gelse bile, hizaya girmekten başka bir şansı” yoktur. Lacan bütün kahramanların côté à bout de course’unun [ölüme kadar] bu olduğunu hatırlatır.4Jacques Lacan, The Seminar of Jacques Lacan, Book VII, The Ethics of Psychoanalysis (1959-60), ed. J.-A. Miller, trans. D. Porter, Routledge/Norton 1992. En uç noktaya sürüklenen bu kahramanvari figürler dosdoğru yaşam ile ölüm arasında bir yere konumlandırılır.

Jouissance’ın Kaydedilmesi

Analizden geçtiğim sırada, iki ayrı kamusal müdahalenin ardından ortaya çıkan bir jouissance deneyimi söz konusu olmuştu. Bastırılmış bu iki gerçeklik, bedenin yokluk tarafından etkilendiği uğraktan bir önceki anı incelemeye tabi tutar. Simgesel eksikliğe işaret eden şey, gerçeğin işleyişi olarak imge ile ses arasından nesne olarak bakışın ve nesne olarak sesin ilk kez ortaya çıkışıdır. Celp edilen, ötekinin bakışına maruz kalan ve bu hâliyle dolaşıma sokulan nesne olarak bakış, gerçeğin alanına girer. Un-Père (Baba) imgesinin ortaya çıkmasıyla birlikte bakış, bedenin dışındaki bir nesne hâline gelir. Éric Laurent’in de işaret ettiği gibi, “buna karşılık […] ego idealinin işlevi, nevrozun o büyük Beni, bakışın bir yüceltimidir.”5Éric Laurent, Clinique et pragmatique du corps parlant, L’envers de la Biopolitique: Une Écriture pour la jouissance, Navarin/Le Champ Freudien, 2016, s. 22. Parlétre’nin (konuşan varlık) klinik eşitliğinin kabul edilmesi açısından bakıldığında, psikozdaki bakış esasen gerçeğin bünyesindedir; oysa bakışı İdealin alanına kaydetmeyi mümkün kılan nevrozdur.

Ötekinde yerleşik olarak varolagelen joussiance’ın çekip çıkarılmasıyla, “a” foneminin telaffuz edilmesi sayesinde bedene çarpan un bout de langue (dilsel saldırı) deneyimi, bir gösterenin, burada Şey olarak bedenin işlevini varsayar. Kesin bir dille konuşmak gerekirse, anlamlandırma zincirinden dışlanmış bir gösteren olmadığı için, gerçeğin (real) bu şekilde ele alınması, basit bir olay değildir. Simgesel olanın üstünlüğünün mantıksal bir sonucu olarak dile getirilemez bir nesnedir gerçek, yani tayin edilemeyen bir boşluktur. Baba ortaya çıktığı zaman, eksikliği göstergesi olarak simgeselde ortaya çıkan şey, gerçeğe geri döner. Eksiklik, ötekiliğin bir etkisi olarak gerçeğin ve simgesel yokluğun söz konusu olduğu yerde mevcudiyet kazanır.

Bedene acı veren bir konuşma etkisi: Anne olarak Ötekinin dile getirdiği “senin baban yok” cümlesi, Ötekindeki öteki ile kurulan ilişkiyi kesin olarak belirlemiştir. Nesne olarak bakışı celp edilen bir dürtü hâline getiren şey, konuşan varlık açısından çıkmaz bir sokaktır. Ötekinin kusursuzlaşmasıyla –bir alçalıp bir yükselen ve böylece kısa ömürlü bir kahraman figürüne bürünen– bakış olarak nesne celp edilir. Diğer taraftan, çağdaş sanatlara adanmış bir web sitesinin kurulması, estetik kayıtlara yapılan göndermeleri teşvik eder. Lacan’ın bakış açısına göre, ölüm dürtüsüne direnmenin yollarından biri budur: Güzellik, işlevselliği bakımından, fantasmanın resmettiği bir tuzaktır. Freud’un birincil mazoşizm olarak tanımladığı ölüm dürtüsüne karşı kendini savunmanın bir yoludur bu. Adlandırılması imkânsız olan şeyin önünde dile getirilemez olanla karşılaşma, örgütlenmiş bir bölüm olarak semptomun gerçek yanıdır; yoksunluk olarak deneyimlenen bir gerçek, yani bir jouissance fazlalığı. Estetik kayıt aracılığıyla yüceltim, bir mevcudiyet olarak işlev görür; anlamlandırma zincirinin yeniden harekete geçmesi noktasında arzunun dümen suyuna işaret eden yokluğu maskelemeye yarayan bir işbirlikçi.

Sonuç

Sibernetik türden bir insan öznesi idealiyle karşılaştırıldığında, kısa ömürlü kahramanın işlevi kurallarla belirlenmiş performans modellerine uygun düşüyorsa eğer, metalar alanına indirgenmiş sıradan insan, hem kendisini hem de ötekini hakir görecektir. Bu bakımdan psikanaliz etiğin yönelim alanında bulunan bir menzile erişim sağlayacaktır. Bununla birlikte, varlığımızın biricik iyisi olarak arzunun metonimisine ulaşmanın da bir bedeli vardır: özneye damgasını vuran anlamın dışsallığını yalıtan ve bu sayede bu dışsallıkla bir şeyleri gerçekleştirmesini olanaklı kılan şey, yani bir sinthome (semptom). Sinthome bu kayıp bedenden kaynaklı bir darbedir, ki arzusundan vazgeçmeyen özne kendi yönünü Freud’un şu istikametine doğru çizecektir: Soll ich werden wo es war (İd’in olduğu yerde Ben de olacaktır).

Notlar

(1) Geneviéve Bouché, LH Forum Le Havre, – futurologue cyberneticienne – Présidente du Forum Atena. http://www.ecoplus.tv/2013/09/26/replay-lh-forum-2013-mercredi-25-septembre-mouvement-pour-une economie-positive. Change.org: Become a hero, a heroine: a person who acts to achieve the next goal, 2013.

(2) Alain Rey, Dictionnaire Historique de la langue française, Le Robert, Paris, 1992.

(3) Caroline Carron, L’Envers de la Médaille, 13é Journée d’Echanges et d’Etude de L’EPOC, “Désangoisser”, Paris, France, 10.12.2019.

(4) Jacques Lacan, The Seminar of Jacques Lacan, Book VII, The Ethics of Psychoanalysis (1959-60), ed. J.-A. Miller, trans. D. Porter, Routledge/Norton 1992.

(5) Éric Laurent, Clinique et pragmatique du corps parlant, L’envers de la Biopolitique: Une Écriture pour la jouissance, Navarin/Le Champ Freudien, 2016, s. 22.