Demo v1.0
Kentsel Şerefe: Kenti Nasıl Duyumsarız?
Şaraba dair çok bilinen bir söylem vardır; beş duyudan yalnızca sese hitap etmeyen bu kadim içkinin kusuru kadehlerin tokuşturulmasıyla kapatılır. Bir çın sesiyle ve ardından gelen “şerefe” ile duyusal tatmin tamamlanır. Bir rivayet de odur ki; şerefe, masada konuşulanların masada kalacağına dair verilen şeref sözüdür.
Kelimenin etimolojik kökeninden ritüelin tarihselliğine kadar meseleye farklı açılardan yaklaşıldığında kelimenin anlamına, yerine veya yersizliğine dair farklı sonuçlar çıkarılabilir elbette, ancak bu yazı hareket noktasını buradan alıyor; kadim kentler hangi duyuya hitap etmiyor da kentsel politikaların ele alındığı masalarda “katılım”, alınan kararların tüm kesimlere açık olacağına dair verilen sözün karşılığı olabiliyor? Daha açık bir ifadeyle,...
Bir Kent Hakkı Mücadelesi Olarak Yürümek
Evin dışına ilk adımı attığımız anda, kaldırımda başlar kent mücadelesi. Sunulması gereken hak kaldırımın genişliğini, döşemesini, yüksekliğini, kesintisizliğini, konforunu içerir.