Demo v1.0

6 Şubat 2025, Perşembe

Beta v1.0

Spot Işıkları ve Işıldaklar: Rus Devrimi’nde Tiyatro

Kış Sarayının Fırtınası, Ekim 1917’de yaşananların tasviriydi ve gösteride 10.000 oyuncu ve 100.000 izleyici yer aldı. Bu sayı, tarihi olayın kendisine katılan insan sayısında çok daha fazlasıydı.
Çeviren:
Yaren Gökdağ
Kaynak:
Culture Matters

25 Şubat 1917’de, devrim havası Rusya’nın başkentini etkisi altına almıştı. Pulitov Çelik Fabrikası’ndaki protestolar hız kazanırken, silah sesleri Petrograd sokaklarında çoktan yankılanıyordu. Tüm bunlar yaşanırken, ne kadar imkânsız gözükse de şehrin tiyatroları her zamanki gibi o akşam da açıldı. Alexandrinsky İmparatorluk Tiyatrosu’nda, gece kıyafetleri ile halk, Ostrovsky Meydanı’nda oradan oraya koşuştururken gelen mermilerden kaçıyorlardı. O geceki yapımın, açılış yönetmeni Vsevolod Meyerhold’un kendi uyarlaması Rus klasiği Masquerade’ın ilk gösterimiydi.

Meyerhold, Masquerade üzerine yedi yıl boyunca çalıştı ve bu yedi yılın sonunda bir rastlantı sonucu yapım, Şubat Devrimi ile aynı gecede gösterime girdi. Seyircilerin sokağa çıkma cesareti, tiyatronun Rus kültüründeki önemine işaret ediyordu. 1917 yılına gelindiğinde, halk gösterilerinin uzun tarihinden, yeni kurulan Moskova Sanat Tiyatrosu’nun toplumsal vicdanına kadar tiyatro, Rus kültüründe hayati bir mihenk taşı, gerçek hayata derin ve güçlü bir şekilde bağlı bir sanat biçimi olarak kendini gösteriyordu.

Böylece ayaklanmanın eşiğinde olan şehrin sokaklarından geçmenin içsel risklerine karşın izleyiciler Masquerade gösterisine geldiler. Geldiklerinde ise sahnede devasa boyuttaki setlerden, gösterişli kostümlere ve 200 kişiden fazla oyuncu kadrosuna tanık oldular. Eleştirmenler muhtemelen Meyerhold’un eserini, devrime karşısındaki aşırı rahatlığından dolayı hor göreceklerdi. Aslında bu bir bakıma doğruydu da, çünkü Meyerhold’un oyunu o gece sahnede oynandığı sırada, kapalı kapıların dışında oyunun yaratıldığı dünya yok olmanın eşiğindeydi. Birkaç ay sonra Rus politikası tanınmayacak derecede bir değişim geçirecek ve beklentiler, ne kadar değerli olursa olsun, Rus tiyatroların da bu değişime ayak uydurması gerektiği yönünde olacaktı.

Tiyatroda Ekim

Yeni Bolşevik hükümeti, tiyatro sanatçısı arayışında son derece kararlıydı. Rusya’nın büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda şehrin dışında okuma yazma bilmeyen kitlelerin varlığı ve iletişim yetersizliğinden dolayı tiyatrolar, yeni ideolojinin ve haberlerin yayılmasında hayati bir öneme sahipti. Ancak şunu not etmekte fayda var ki, tiyatro sanatçılarının Sovyet tekliflerine karşı cevapları pek de olumlu değildi. Çoğu köklü kumpanya desteklerini belli etmeden önce yeni rejime biraz zaman tanımak niyetindeydi. Diğerleri, özellikle de İmparatorluk tiyatrosundakiler daha olumsuz yaklaştılar: Maly Tiyatrosu’nda Lev Prozorovsky, birçok oyuncunun “kafalarının son derece karışık olduğunu” iddia etti: “Bolşevikler hakkında ne düşünmeleri ve ne yapmaları gerektiklerini bilmiyorlardı.”1Rudnitsky, Konstantin. 2000. Russian and Early Soviet Theatre: Tradition and the Avant-Garde, İngilizceye çev. R. Permar (Londra: Thames and Hudson), s. 47.

Kasım 1917’de, tiyatrolar kamulaştırıldı ve Anatoly Lunacharsky Eğitim Komiseri olarak, sanat ve komünizm ilişkisini tartışmak üzere yaratıcı figürün önde gelen 120 sanatçısını davet ederek Bolşeviklerin sanat arayışını açıkça ortaya koymak istiyordu. Sadece beş kişi bu toplantıya katıldı ve aralarından sadece Meyerhold profesyonel tiyatronun temsilcilerindendi. Fark ettiğiniz üzere, Bolşeviklerin seçenekleri oldukça kısıtlıydı ama Meyerhold akabinde Komiserliğin tiyatro bölümü olan TEO’nun Petrograd şubesinde temsilci olarak göreve alınmak üzere davet edildi. Meyerhold’un asıl amacı, “Tiyatroda Ekim” olarak adlandırdığı Sovyet Rusya’nın yeni dünyasına karşılık olarak, eskinin yıkımıyla gerçekleşecek yeni tiyatroların yaratılmasıydı. Meyerhold, 1920’de Vestnik Teatr (Theatre Herald) dergisinde şöyle yazıyordu:2Braun, Edward. 2016. Meyerhold on Theatre (Londra ve New York: Bloomsbury), s. 205.

Şu anki durumu göz önüne alırsak mümkün iki tip tiyatro var: (i) profesyonel olmayan, kökleri yeni yönetici sınıfına dayanan proleter tiyatro; (ii) sözde profesyonel tiyatro.

Meyerhold’un gözlemlerine göre, “tiyatrolaşma çılgınlığı” ülke geneline yayılıyordu: “Beşe yakın tiyatroya kadar sahip kasabalar olduğuna dair raporlar var”.3A.g.e. Tiyatroların artışı ve profesyonel ya da amatör olsun, halkın tiyatro oyunculuğuna artan ilgisi 1919’da yayımlanan Khodozhestvennaya Zhizn [Sanatsal Yaşam] yazısında da gözler önüne serilir:4Rudnitsky, Konstantin. 2000. Russian and Early Soviet Theatre: Tradition and the Avant-Garde, İngilizceye çev. R. Permar (Londra: Thames and Hudson), s. 41.

Cumhuriyetin her karış toprağında, tiyatro ve onun bıraktığı heyecan verici etki için doymak bilmeyen bir açlık vardı. Bu açlık yok olmak yerine her geçen gün daha da katlanarak artıyordu. Artık herkes için bir ihtiyaç haline gelmişti.

Tiyatronun popülaritesi 1917’den sonra büyük bir artış gösterdi ve bu durum tiyatro sanatçıları için bir meydan okuma anlamına geliyordu: Rus tiyatrosu proletaryanın ihtiyaçlarını nasıl karşılayabilir ve yeni devrim sonrası tiyatro hangi biçimi almalıydı?

Altın Çağ

Sovyetler’in ilk yıllarında Rus tiyatrosunu tanımlamak için bir kelimeye ihtiyacımız olsaydı bu şüphesiz “çeşitli” olurdu. Bu çeşitliliğe Petr Kogan’ın 1921’de gözlemlediğine göre şiddetli anlaşmazlıklar ve polemikler eşlik etmişti:5A.g.e.

Hiçbir sanat dalı, Ekim Devrimi’nde tiyatro dünyasının başlattığı mücadele kadar büyük bir mücadele başlatmadı. Bu mücadelenin en can alıcı noktalarında muhalifleri birbirinden ayıran sınırlar keskin bir şekilde çizilmişti.

1917’den sonra şiddetle savunulan tiyatro yaklaşımları, kısmen gerekliliğe bir yanıttı: Bolşevikler tiyatro sanatçılarının desteğini kazanma konusunda istekliydiler fakat Sovyet tiyatrosunun alacağı biçime rehberlik etme konusunda yetersiz kalıyorlardı. Çoğunlukla yeni rejim sanat yasalarını kalıcı hale getirmeye çalışarak arayı kapatmaya çalışırken, tiyatro yapımcılarının enerjisi, hükümetin Sovyet sanatının doğasına teorik yaklaşımlarını geride bıraktı. Bir iç savaşla uğraşmanın daha ivedi kaygılarının sonucu olarak, Sovyet tiyatrosunu nasıl bir şekle bürüneceği pragmatik olarak başlangıçta yapımcıların kendilerine bırakılmıştı. Sonuç inanılmazdı: Michael Glenny bu döneme Rus tiyatrosunun “Altın Çağı” ismini vermişti.6Glenny, Michael. 1981. The Golden Age of Soviet Theatre (Middlesex: Penguin Books) Yaratıcı ruh, siyasal zorunluluklar ve sanatsal deneyler, 20. yüzyıl tiyatrosunun en yenilikçi çalışmalarının ortaya konulmasına yol açmıştı.

Profesyonel tiyatrolar için, genellikle tiyatro deneyimi az olan yeni bir izleyici kitlesiyle uzlaşma çabasından birçok yenilik ortaya çıktı. Meyerhold’un sözleriyle:7Braun, Edward. 2016. Meyerhold on Theatre (Londra ve New York: Bloomsbury), s. 211.

İzleyici kitlesi tamamen değişti, bu değişim beraberinde fikirlerimizi gözden geçirme ihtiyacı doğurdu […] izleyiciler, eskiden de olduğu gibi, Sovyet Rusya’nın küçük bir yansımasıydı.

Sonuç olarak Meyerhold’un tiyatrosu step dans, Amerikan cazı, sahnede İç Savaş raporlarının okuması, palyaço ve akrobasi gösterileri, seyircilerle etkileşimli oyunlar gibi popüler akımların etkisi altına girdi. Ayrıca oyunculuk eğitiminde biyomekanik adı verilen yeni bir yaklaşım geliştirildi ve fiziksel el becerisi lehine psikolojizm reddedildi.

Meyerhold’un tiyatrosu tek laboratuvar değildi: Kamerny Tiyatrosu’nda kendisini Meyerhold’un hasmı olarak sunan Alexander Tairov, Batılı oyun yazarlarının (özellikle Eugene O’Neill) etkisinde kalarak baleye, kübist dekorlara ve repertuvara dayanan yeni bir akım keşfetmişti. Vladimir Mayakovsky’nin de içinde bulunduğu fütürist şairler bu yeni stili denediler. Lunacharsky tarafından Meyerhold’un reformcu gayretinden korunan Devrim öncesi kadrolar bile deneysellik için alan yarattılar. Stanislavski’nin detaylıca hazırlanmış realist sahne yaklaşımı ile ün kazanmış Moskova Sanat Tiyatrosu, bir dizi küçük stüdyo şirketini piyasaya sürdü. Burada, öncü sanat akımlarının değerli sanatçıları yetiştirildi; bunlar arasında, oyuncuların akşam giysileri içinde oyunu tanıttığı ve sahneyi seyircilerin gözleri önünde Uzak Doğu masal diyarına dönüştürdüğü muhteşem Prenses Turandot (1922) ile tanınan Yevgeny Vakhtangov da vardı.

Profesyonel tiyatroların dışında, sahne sokağa da taşındı. Kitle gösterileri, büyük ölçekli performans etkinlikleri, spot ışıkları yerine ışıldakların altında gösterildi. Proletarskaya Kultura (Proletkult olarak kısaltılan Proleter Kültür) organizasyonu öncülüğünde gerçekleşen bu gösteriler onlarca, yüzlerce ya da binlerce katılımcıyla sergileniyordu. Nikolai Evreinov’un Kış Sarayının Fırtınası (1921) eseri, Ekim 1917’de yaşananların tasviriydi ve gösteride 10.000 oyuncu ve 100.000 izleyici yer aldı. Bu sayı, tarihi olayın kendisine katılan insan sayısında çok daha fazlasıydı.

Proletkult’un amacı, tüm devrim öncesi tiyatro biçimlerini reddederek tamamen Proletarya tarafından yönlendirilen yeni bir Rus kültürü yaratmaktı. Oyuncuların ve izleyicilerin arasındaki çizgi, Konstantin Rudnitsky’nin de işaret ettiği gibi “izleyicileri oyunculara çevirmek” hedefiyle bulanıklaştırıldı. Aslında, sınırların birleşme noktası yalnızca Proletkult felsefesinin kalbinden geçmiyor aynı zamanda erken dönem Sovyet tiyatrosunun merkezinde de birleşiyor. Sahne ve salonun birleşimi, Rusya’nın tiyatro devriminin en çarpıcı ve kalıcı miraslarından biridir; bu, seyircileri tüketiciler olarak değil, tiyatro etkinliklerine katkıda bulunanlar olarak çerçevelendirir.

Altın Çağın Sonu

Tiyatro ile diğer sanat dalları arasındaki farklardan biri, tiyatroda sansürün içeriği kontrol etmekte yalnızca kısmen etkili olabilmesidir. Canlı bir performansın sansürlenebilmesi için önce izlenmesi gerekir ve bir kez sahnelendiğinde, bu izleme eylemi geri alınamaz. Sovyet tiyatrosunda Altın Çağ sonrası görülen aşırı sert kontrol, hükümetin tiyatronun ilk başta kendisini cezbeden iletişim gücünde algıladığı potansiyel tehlikeyi yansıtıyor olabilir. Proletkult, Lenin’in kaleme alıp Pravda’da yayımladığı bir genelgeyle 1920’de dağıtılmıştır. Organizasyonun nüfuz alanı, devamına izin verilemeyecek kadar geniş görülmüştür. 1920’lerin sonlarına gelindiğinde, deneysel özgürlük dönemi neredeyse sona ermiş ve çok daha katı bir sansür sistemi getirilmiştir. 1934 yılında Sosyalist Realizm, Sovyet sanatının tek meşru tarzı olarak onaylanmış ve Moskova ile Petrograd’daki 1920’lerin avangart deneyleri aniden sona erdirilmiştir. Meyerhold hükümet karşıtı faaliyetlerden tutuklanıp idam edilmiş, Tairov’un tiyatrosu kapatılmış, Stanislavski ise âdeta devlet desteğine boğulmuştur.

Ancak Altın Çağ, tiyatro tarihinin en canlı ve yenilikçi dönemlerinden biri olarak kalmaya devam etmektedir. Avangard sanatçılar tarafından gerçekleştirilen deneyler, günümüz performanslarının birçoğunda yabancı durmayacak bir şekilde kendini gösterir. Rusya’nın tiyatro dünyasındaki etkisi, Bertolt Brecht’ten Katie Mitchell’e kadar birçok yönetmene ilham vererek geniş bir alana yayılmıştır. Erken Sovyet tiyatrosunun yeniliklerinin merkezinde yer alan ve nihayetinde bu deneylerin bedelini hayatıyla ödeyen Meyerhold’un, yeni Sovyet tiyatrosunu tanımlayan sözleri, bu eşsiz ve dönüştürücü tiyatro anını karakterize eden enerji ve tutkuyu özetliyor gibi görünüyor:8A.g.e.91917’nin yıldönümü vesilesiyle, bu makale, devrimin onlara yeni bir sanatsal olasılıklar dünyası vaat ettiği ve eserleri hiç kuşkusuz dünyayı değiştirmiş olan Rus tiyatro deneycilerine ithafen yazılmıştır.

İşte tiyatro programımız: bol ışık, bol neşe, bol görkem, bol bulaşıcı coşku, zahmetsiz yaratıcılık, performansın ortak yaratıcı eylemine seyircinin katılımı.

 

Notlar 

(1) Rudnitsky, Konstantin. 2000. Russian and Early Soviet Theatre: Tradition and the Avant-Garde, İngilizceye çev. R. Permar (Londra: Thames and Hudson), s. 47.

(2) Braun, Edward. 2016. Meyerhold on Theatre (Londra ve New York: Bloomsbury), s. 205.

(3) A.g.e.

(4) Rudnitsky, Konstantin. 2000. Russian and Early Soviet Theatre: Tradition and the Avant-Garde, İngilizceye çev. R. Permar (Londra: Thames and Hudson), s. 41.

(5) A.g.e.

(6) Glenny, Michael. 1981. The Golden Age of Soviet Theatre (Middlesex: Penguin Books)

(7) Braun, Edward. 2016. Meyerhold on Theatre (Londra ve New York: Bloomsbury), s. 211.

(8) A.g.e.

(9) 1917’nin yıldönümü vesilesiyle, bu makale, devrimin onlara yeni bir sanatsal olasılıklar dünyası vaat ettiği ve eserleri hiç kuşkusuz dünyayı değiştirmiş olan Rus tiyatro deneycilerine ithafen yazılmıştır.

 

Orijinal Başlık: Spotlights and Searchlights: Theatre and the Russian Revolution
Yazar: Amy Skinner
Türkçeye Çeviren: Yaren Gökdağ
Editör:
Ebru Berra Alkan
Redaksiyon: Uğur Şen