Demo v1.0

22 Aralık 2024, Pazar

Beta v1.0

Caravaggio ve Devrimci Realizmi

Caravaggio’nun gerçeklik algısı, dünyevi şehveti, erken Rönesans döneminin gerçekçiliğini resme yeniden kazandırmış ve sonrasında daha da ilerletmiştir.
Çeviren:
Başak Kazan
Kaynak:
Culture Matters

Yaklaşık 450 yıl önce 29 Eylül 1571 yılında doğan Caravaggio, Roma’da yaşamış ve çalışmıştır.

Tüccarlar, tacirler ve zanaatkârlardan oluşan yeni orta sınıfın, burjuvazinin gelişmesi, modern kapitalist çağın doğuşunu da beraberinde getirdi. Orta sınıfın kendine güveni açısından bu yeni dönemin sanatsal dışavurumu Rönesans iken, 1517’de Almanya’da başlayan Reformasyon ise bunun dini bir yansımasıydı. Bu yeni burjuva sınıfının, taleplerini tüm mevkilerdeki siyasal otoritelere kabul ettirmesi gerekiyordu. Protestanlık, oldukça hiyerarşik olan eski sistemin diğer bir deyişle orta sınıf yapısını ortadan kaldıran feodal kilisenin yerini aldı. Bu yerleşik politik hiyerarşiye meydan okuyan yeni bir düşünceyi yansıtıyordu ve en azından teorik olarak herkes politik güç hedeflemekteydi.

Reformasyon, Avrupa’nın birçok bölgesinde Katolikliğin daha az rağbet görmesine neden oldu. Ancak Britanya dışında hiçbir burjuva devrimi, feodalizmi yıkacak olan orta sınıfın büyüyen bu ekonomik gücünü destekleyemedi. Bunun yerine feodal mutlakiyetçilik ortaya çıktı. Giderek artan kapitalist oluşumlar ekonomik hayatı şekillendirmesine rağmen soylular egemen sınıf olarak varlığını sürdürmeye devam etti.

Karşı Reformasyon ve Baroklar

Merkezi Avrupa’da Reformasyonun yol açtığı şartları tersine döndürmeyi amaçlayan Karşı Reformasyon, çoğunlukla Katolikliğin 1555 ve 1648 yılları arasındaki politik ve askeri faaliyetlerine atıfta bulunmaktaydı. Bunun önde gelen güçleri ise Cizvit tarikatıydı. Karşı Reformasyon, Katolikliğin yeniden canlanmasına, Avrupa’da siyasi güçlerde önemli değişikliklere, Katoliklik adına Avusturya, Bohemya ve Polonya’nın yeniden kazanılmasına sebep oldu. Karşı Reformasyon ve Barok uyum içindeydi ve eğer Rönesans şiddet yanlısı bir dönem olsaydı, Karşı Reformasyon şüphesiz yıkıcı olurdu.

Bu çağın ruhunu ortaya koyan şüphesiz sanattı. Baroklar mutlak devletin görünür ihtişamını ve gücünü yüceltmeyi amaçlarken egemen sınıf ise uzun zamandan beri sahip olmadığı bu azami güç ile kendini kandırmaktaydı. Bununla birlikte, sanatta daha önce eşi benzeri görülmemiş bir sınıf farklılaşması da baş göstermişti. Soylu sınıfın egemen kültürü yanı sıra, burjuva-demokratik ve üst orta sınıf oluşumlar da kendini göstermeye başladı. Üst orta sınıfın soylularla ilişkilendirilen ilgi alanları Barok sanatında görülürken, demokratik eğilimler ise sanatın gerçekçi eserlerinde yerini almaya başlıyordu.

Prag’da, Aziz Nicholas Kilisesi’nde, asi köylüleri bıçaklayan rahipler heykeli

Caravaggio

1591’de Kuzey İtalya’dan genç bir ressam Roma’ya geldi. Bu sanatçı, Caravaggio adını doğum yerinden alan ve Avrupa’da sanat açısından köklü değişiklikler yapan Michelangelo Merisi idi. Caravaggio’nun gerçeklik algısı, dünyevi şehveti, erken Rönesans döneminin gerçekçiliğini resme yeniden kazandırmış ve sonrasında daha da ilerletmiştir.

O zamanlar 22 yaşında olan Caravaggio’nun ilk oto-portesi Hasta Baküs (1593) cüretkâr şekilde dönemin geleneğinden ayrılmaktadır.

Pagan eğlence, sarhoşluk ve cinsel ilişki tanrısı olan Baküs’ün âdeta bir kurban, bıkkın hatta istismar edilmiş şekilde resmedildiği bu tablo endişe ve rahatsızlık vericidir. Sarhoşluk, haz vaat eden asma yaprakları ve üzümler sanki bir müşteriye sunuluyor izlenimini verir. Beyaz himasyon çarşafa benzer. Gülümseme ise sahte görünmektedir. Bunun aslında mutsuz bir seks işçisi olduğu hakkında iddialar bulunmaktadır.

Kertenkele Tarafından Isırılan Oğlan (1593-1594).

Hemen hemen aynı zamanda resmedildiği düşünülen Kertenkele Tarafından Isırılan Oğlan herhangi bir rütbe veya statü göstermeksizin ani bir şokla karşılık veren sıradan bir başka insanı sunar. Resimde kısmen çıplak ve kulağının arkasındaki gül ile cinsel istismara uğramış genç bir erkek iması vardır. Gül romantik aşkı sembolize ederken, eklenen yasemin ise geleneksel bir arzu simgesidir. Genç, kirazlara uzanırken kertenkele tarafından ısırılır (gerçek kertenkelelerin dişleri yoktur) Bu söz konusu iki resim de Caravaggio’nun hedef kitlesi olan Romalı din adamları bağlamında yorumlanmalıdır.

Janr Resmi

Caravaggio sıradan insanların yaşamını gözler önüne sererek tür (janr) resmini geliştiren ilk sanatçılardan biriydi. Bunun ilk arketipleri alt sınıf siparişlerine ışık tutan, Caravaggio için önemli bir model olan ve sanatının gerçekçiliğini arttıran Falcı Kadın (1594) ve Kart Keskinleri’dir (1594).

Tuvalde daha önce önemli bir estetik konu olarak görülmemiş hilebaz sınıfı öne çıkaran bu iki tablonun orijinalliği 16.yüzyıl sonu Avrupası’nda şaşırtıcı bir olguydu.

Falcı Kadın, 1594

Falcı Kadın’da, genç kadın saf asilzadenin gözlerine bakarken yüzüğünü çıkardığı görülür. Burada Caravaggio’nun hem betimlemede hem de konuda gerçeklik üzerine ısrarı açıkça anlaşılmaktadır: genç kadının kirli tırnakları! Gerçek ayrıntılara gösterilen böylesine bir titizlik Caravaggio’nun kitlesini derinden sarsmıştı.

Kart Keskinleri, 1594

Kart Keskinleri de genç bir soylunun nasıl kandırıldığıyla alay eder. Zengin giyimli bu genç centilmenin kumarhanedeki kart düzenbazları dikkatini çeker. Sarı ve siyah kostümleri adama yaklaşmakta olan eşek arılarını sembolize ederken, masanın kenarındaki satranç tahtası ise gencin parasını çoktan kaybettiğini işaret etmektedir. Bu tabloda soylunun çabalaması ve kaybettiklerini geri kazanması için başarılı bir şekilde ikna edildiği rivayet edilir. Ama nafiledir, zira seyirci onun gördüğünden fazlasını görmektedir: kazanan eli nasıl garantileyeceğini şifreli olarak işaret eden bir suç ortağı ile rakibin arkasında sakladığı yedek kartlar. Bir kez daha kimin kurnaz kimin aptal olduğu şüphesiz ortadadır.

Judith Holofernes’in Kafasını Keserken
Judith Holofernes’in Kafasını Keserken

Caravaggio’nun gerçekçiliğinin, sıradan insanlarla bağının bir diğer ünlü örneği Judith Holofernes’in Kafasını Keserken’dir. Judith’in bu tasvirinde, Caravaggio model olarak iyi bilinen bir fahişe olan, Roma’daki insanların pek zorlanmadan tanıyabileceği Fillide Melandroni’yi kullanmıştı.

Dinî güdülerle gerçekleştirilen bu cinayet, tablonun hemen merkezinde yer almaktadır. Rönesans ressamları insani acılardan ziyade daha çok doğaya yoğunlaşmıştır. Karşı Reformasyon sırasında günlük yaşamda var olan işkence ve şiddet sanat üzerinde önemli ölçüde bir etkiye sahipti. Caravaggio Holofernes’in kafasının kesildiği anı çizmiştir ve kurbanın kafası vücudundan yarıya kadar ayrılmış, gözleri korkuyla genişçe açılmış ve ağzı çığlık atar vaziyettedir. Tiber nehrinde Ponte S. Angelo köprüsüne çivilenmiş kesik kafalar Roma’da bildik bir manzaraydı.

Judith bir kadının giyebileceği en iyi kıyafetleri giymiş gibi resmedilmiştir. Ayrıca Caravaggio metresin yanında hizmetçi betimlemesiyle dini gelenekten bu şekilde ayrılmaktadır. Bu işçi kadının oldukça gerçekçi bir temsilidir. Söz konusu işçi kadının ellerini, yüzündeki kırışıklıkları göstererek doğrudan hayattan esinlenmiştir. Öyle ki peştemali bile kesik kafayı alıp atmaya hazır bir şekilde kaldırdığı görülür. Caravaggio’nun çağdaşları böylesine bir portrenin “fazlasıyla doğal” olduğu kanısındalardı. Öte yandan, Judith’in hatta Holofernes’in bile idealleştirilmiş güzelliğine tezat olarak hizmetçi daha fazla ön plana çıkmaktadır. Hizmetçi, kaçırılmaması gereken üçüncü bir odak noktası olarak seçilmiş ve bu şekilde resmedilmiştir.

Bu portrede Caravaggio ilk kez daha sonra eserlerinin karakteristik bir özelliği haline gelecek olan ışık/gölge kontrastından (chiaroscuro) yararlanmıştır: yapay ışık ile vurgulanmış, arka plana karşısında öne çıkan figürler. Bu teknikle Caravaggio, Rembrandt’ı örnek almaktadır.

Aziz Matta ve Melek, 1602

Caravaggio’nun 1602’de çizdiği Aziz Matta ve Melek portresi iki versiyonla karşımıza çıkmaktadır. İlkinde, kollarını ve bacaklarını açık bırakan kısa işçi kıyafetleri ile Aziz Matta makas sandalyede oturmaktadır. Aziz Matta bacak bacak üstüne atmış ve sol ayağı, bir rahibin ayinde sunuyu tuttuğu noktada, nerdeyse resmin içinden geçtiği görülmektedir. Daha da kötüsü, Matta’nın ayakları düz tabandır ve ayak tırnaklarının altı kirlidir. Sayfaya bakarken elleri tüy kalemi tutmakta işlevsiz olduğundan Matta’nın yazmakta zorlandığı ve yazdıklarının bile çok büyük olduğu göze çarpmaktadır. Melek, İncil’i yazarken Aziz Matta’ya yardım etmektedir.

Seyirci sahneye üstten bakmaktadır. Görünüşe göre Caravaggio, Matta’yı mütevazı bir insan gibi resmederek “bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğim” diyen Sokrates’e benzetmiştir. Din adamları Caravaggio’nun azizin okuma yazma bilmeyen bir köylü gibi yorumlanmasına, elçi ve onun ellerini tutan meleğin arasındaki yakın ilişkiye karşı çıktıklarından ressam ikinci bir portre çizmek zorunda kalmıştır.

Caravaggio’nun ikinci portesi ise daha az gerçekçidir. Matta artık işçi kıyafetleri yerine dine uygun kıyafetler giymekte ve izleyicinin üzerinde yükselmektedir. Melek, Matta’nın üzerinde gezinmekte, fiziksel temasları bulunmamakta, Matta ise kendi kendine yazmaktadır.

Meryem’in Ölümü, 1604-1606

Caravaggio mümkün olan her yerde, Karşı Reformasyonun diktasına boyun eğmeyi reddetmiştir. Eserlerinin birçoğu portrelerindeki aşırı gerçekçiliğinden ve sıradan, çalışan insan betimlemelerinden dolayı kabul görmemiştir. Portrelerinde yer verdiği dini figürler için gerçek hayat figürleri, Madonnaları için ise ünlü Romalı fahişeleri model olarak kullanmıştır. Tanınmış fahişelerden Anna Bianchini, 1604’de Tiber nehrinde boğulduğu söylense de muhtemelen öldürülmüştü. Efsaneye göre Caravaggio, Meryem’in Ölümü’nü çizmesi için görevlendirildiği dönemde ölü Meryem’i çizmek adına Anna’nın şişmiş vücudunu model olarak kullanmıştı.

Resim, Meryem’in kimliğinin çok açık olması nedeniyle tartışmalara sebep oldu. Çıplak ayakları, kırmızı elbisesi ve ölümün gerçekçiliği, hepsi dine aykırı görünüyordu. Eski bir biyografi yazarı Caravaggio’nun kara, olay yerinden uzağa bakan sakallı bir adam olan katili resmin içine çizdiğini öne sürer.

Sıradan İnsanların Yaşamları

Caravaggio’nun gerçeklik algısı, idealize edilmiş formları çizmesini reddediyordu. Dini portrelerinde bile gerçek hayat modellerini sıradan insanların arasından seçmişti. Caravaggio’ya kalırsa önemli olan bu sıradan insanlardı ve hayat bundan ibaretti. 

Caravaggio, genellikle Romalı din adamları için çalışmıştır bu yüzden birçok eseri dini temalara yönelir lakin bu eserler son derece hümanisttir. Süslü, boş ve çoğu zaman övünç olan Barok tarzını reddetmiştir. Caravaggio gündelik hayatın gerçekçiliğini, Roma sokaklarında karşılaştığı en yoksunlar da dahil olmak üzere sıradan insanları resmetmiştir. Öyle ki dini portreleri bile çevresinde gözlemlediği yoksunluk ve şiddetle ilintilidir ve ressam diğer türlü bir bakışı göz ardı etmiştir.

Caravaggio, 28 Mayıs 1606’da tartışma sırasında bir adamı öldürdüğünde Roma’ya kaçmak zorunda kaldı. Ressam hayatının geri kalanını kaçak olarak Napoli, Malta, Messina ve Palermo’da geçirdi. 1610’da daha 38 yaşında sürgündeyken hayatını kaybetti, 17. yüzyıl ve sonrasında Avrupa sanatı üzerinde etkisi olan başyapıtlarını arkasında bırakarak isimsiz bir mezara gömüldü.

 

Orijinal Başlık: The revolutionary realism of Caravaggio
Yazar: Jenny Farrell
Türkçeye Çeviren: Başak Kazan
Editör: Ece Duru
Seri Editör: Ebru Berra Alkan