Demo v1.0

5 Şubat 2025, Çarşamba

Beta v1.0

Shakespeare’in Mezar Kazıcıları

Shakespeare’in Hamlet oyunundaki mezar kazma sahnesi, çalışan insanların dünya sahnesindeki ilk görünüşüdür. Mezar kazıcının kim olduğuna bakılmaksızın etrafa fırlattığı kafatasları, Hamlet’in bütün insanlığın doğası gereği eşit olduğunu önceden dile getirdiği ölümün dengeleyici rolüyle paralellik gösterir.
Çeviren:
Beyza Küçükosmanoğlu
Kaynak:
Culture Matters

Shakespeare’in en azından adını duymamış hiçbir ülke veyahut dil yoktur. Onun şiirleri, İngiliz dili üzerinde benzersiz bir iz bırakmıştır. Peki bu kalıcı ve geniş kapsamlı popülarite nasıl açıklanabilir? Acaba Shakespeare’in şu an yaşadığımız hayatla ilgili öngörüleri mi vardı?

Hamlet, Shakespeare’in en tanınmış oyunu değilse bile en bilinen eserlerinden biridir. Fakat oyunun içindeki bir sahne neredeyse hiçbir zaman tam anlamıyla sergilenmemiş. Hatta öyle ki, sergilense bile mizahi bir parça olarak gösterilmiştir. Sahne, mezar kazıcı trajedisinin final perdesinin başlangıç sahnesidir. Bu sahneye yakından bakmak bize Shakespeare’in nasıl biri olduğunu ve kendisinin 21. yüzyıl kitlesi hakkındaki fikirlerini ele veriyor.

5. perde, dünya sahnesi üzerindeki işçi sınıfının bağımsız hareket eden insanlar olarak ilk kez ortaya çıkmasıyla açılır. Toplumdaki yozlaşmayı, kendi değerlerini ve bütün insanlığın eşitliğini tartışan iki mezar kazıcı vardır. Bunun önemini hafife almak öyle kolay değil.

Sahne, mezar kazıcıların tamamen kendi hür fikir ve iradeleriyle sosyal adaletsizlik hakkında sohbet ve yorumlarıyla başlıyor. O günlerde intihar kurbanları, kilise avlusuna normal olarak defnedilmiyordu. Mezar kazıcılar, bu kuralın neden soylu kesime işlemediğini ve avukatların koroner soruşturması (adli tabip) yasasını nasıl sağladıkları hakkında yorum yapıyor, zenginlerin sıradan Hristiyan kardeşleri yerine kendilerini öldürebilmek için daha fazla sebebi olmalarından dolayı kendi mantıklarına gülüyorlardı: ‟Önemli kişiler, bu dünyada sıradan insanlar kadar hatta onlardan daha fazla kendilerini boğma veya asma özgürlüklerine sahip olmalılardır.”

Bu düşünce hızlıca öz saygının şaşırtıcı bir ifadesine dönüşür: ‟Eski beyfendiler yoktur, bahçıvanlar, hendekçiler ve mezarcılar vardır. Onlar, Adem’in görüşlerini destekliyorlar.” Mezar kazıcı tarafından, 1381 Köylü İsyanı ile ilgili bir bağlantı kuruluyor ve isyanın liderlerinden biri olan John Ball bir vaazda şu soruyu soruyor: ‟Adem toprağı işlerken ve Havva da dokuma yaparken soylular neredeydi?”

Bu sözler, Londra yakınındaki Blackheath’te yapılan bir vaazda köylü ayaklanması zamanında söylenen bir efsane olmuştur. Sonraki cümle şöyledir: ‟Başlangıçtan itibaren tüm insanlar doğası gereği eşit yaratılmıştır.” John Ball insanların eşitliğini ortak kökeni olan Adem’den çıkarmıştır. O, herkes için toplumsal eşitliği savunmuştur. Mezar kazıcısı bu fikri geliştirmiştir. Soylu bir kişinin taktığı armanın gücü temsil etmesi yerine, o insanın fiziksel olarak gerçekleştirdiği eylemlerin sahip olunması gereken tek gerçek güç olarak anlamlandırılmasıyla yeniden yorumlanır. İnsanlara çalışmayı ve inşa edebilmeyi olanak sağlar. Bu daha sonradan bir mezar kazıcının en kalıcı evleri yapmasıyla ilgili şakalar yapmasına sebep olur: ‟Yaptığı evler kıyamet gününe kadar dayanır.”

Bu sahnedeki çalışan sınıfa, bir önceki sahnedeki oyunculara göre daha fazla yer verilmiştir. Onlar daha açık bir şekilde bireyler olarak tasvir edilmiştir. Hamlet ve Horatio’nun yorumladığı meslekleriyle doğrudan ve romantize edilmemiş ilişkilere sahip olup, inanılmaz derecede özgüvenlilerdir. Sahneye getirdikleri mizah, ana olay örgüsünün artan gerilimine karşı dramatik bir hafifletme işlevi görür. Ancak bundan daha fazlası vardır: Bu mezar kazıcılarının mutlak dürüstlüğünün tezahürüdür.

Mezarcılar ölüm anlayışında Hamlet’ten bile uçta ve sert görüşlere sahiplerdir. Hamlet, Polonius’un ölümünden sonra, ölümü derin bir materyalist anlayışla (yani ruhla ilişkilendirilmeyen fiziksel anlamda) sergiler. Fakat ilk başta şarkı söyleyen bir mezar kazıcının, insan kemiklerine gösterdiği sıradan muamele karşısında şaşırır.

Mezar kazıcının kim olduğuna bakılmaksızın etrafa fırlattığı kafatasları, Hamlet’in bütün insanlığın doğası gereği eşit olduğunu önceden dile getirdiği ölümün dengeleyici rolüyle paralellik gösterir. Bu bir fikrin yeniden ifade edilmesine veya iki kez tekrarlanmasına bir örnektir. Ek olarak Shakespeare, çalışan mezarcıların yaptıkları faaliyetleriyle, yaşamlarıyla ve bağımsız düşünmeleriyle eğitimli Hamlet’le aynı öngörüye ulaştığını vurgular.

Hamlet, Horatio’ya çifte standartlar karşısındaki öfkesini mezarcıya hitap etmeden önce dile getirir (ikinci kez, zira mezar kazıcı aynısını az önce belirtmişti.). Fakat Hamlet, mezarcıyla konuşmaya başladığında bir sürprizle karşılaşacaktır. Çünkü bu adam kelime oyunu, dürüstlük ve kesinlik gibi konularda onunla eşittir.

Bir tür duygusal komünizm olan ortak insanlığın başlıca teması, Hamlet’in Horatio ile beraber mezar kazıcılara katılmasıyla altı çizilerek vurgulanmış olan şeydir. Hepsi aynı fiziksel ortamda bulunur ve Polonius’un ölümü esnasında Hamlet’in yorumlarına bağlı kaldığı ayrışma süreci hakkında bilimsel bir tartışma gerçekleştirirler.

Bu zamanlarda, mezarlıkta, çalışan kesimin temsilcileriyle hümanist bir prens ve orta sınıf bir bilginle bir arada çalıştıklarını görüyoruz. Birbirlerini tamamen ve hiyerarşi olmadan anlayabiliyorlar. Dil seviyesinde hepsi eşittir. Hiç kimse mezar kazıcılarını alt edemez. Kafatasları etrafa saçılırken temel insani eşitlik vurgulanmış ve toplumsal eleştiri yapılmıştır.

Hamlet’e çocukluğundaki saray soytarısı Yorick’in kafatası verildiğinde onu net bir şekilde hatırlıyor ve insanlığın mükemmeliyetiyle, ölümün maddi doğasına bir kez daha atıfta bulunuyor. Hamlet, Horatio ve mezarcılar doğal müttefiklerdir. Oyunda Hamlet’in rahat hissettiği ve kendi gibi netlik ve dürüstlük sahibi bir insanla birlikte olduğu çok az an vardır. Ve bu sahne de o anlardan bir tanesi, diğer bir an ise oyuncularla etkileşime geçtiği zamandır.

Hamlet’in neden içinde bulunduğu dönemi düzeltirken zorlandığını kendimize sorduğumuzda, çevresindeki müttefiklerini göz önünde bulundurmamız gerekir. Herkes mezarlıkta toplanmıştı. Hamlet’in üstlendiği bu görevin hem neredeyse imkânsız olduğu hem de çözümünün gelecekte yattığı net bir biçimde belli oluyordu. İngiliz halkının krallarına karşı çıkıp, onları idam edebilecek kadar bir kuvvete sahip olmayı veya 1640-1660 İngiliz Devrimi sırasında amaçları eşit toplum oluşturmayı hedefleyen akımlar yaratabilecek benzer insanların gelmesi için kırk veyahut daha fazla yıl gerekecektir. Bu sebepten ötürü trajedideki sahnenin işlevi inanılmaz derecede netleşiyor.

Bu bağlamda, sahnenin trajedi içindeki işlevi son derece açık hale geliyor. Hamlet’in tarihsel olan ve henüz zamanı gelmemiş olsa bile kişisel olduğu kadar sınıfsal güçlerle de bağlantılı olan alternatiflere ilişkin anlayışımızı genişletir. Bu bölümde sosyal eşitsizlik ve insan eşitliği, “zamanı doğru yola sokmakla” görevli olanlar tarafından tartışılıyor. Bu, işçilerin ve köylülerin (mezar kazıcılar da dahil) devrimci bir isyan yoluyla devlet iktidarını ele geçirdiği ilk başarılı devrim olan Rus Devrimi’nin yüzüncü yılında daha da güncel bir hâl alıyor.

 

Orijinal Başlık: Shakespeare’s Gravediggers – the first appearance of working people on the world stage
Yazar: Jenny Farrrell
Türkçeye Çeviren: Beyza Küçükosmanoğlu
Editör:
Ebru Berra Alkan
Redaksiyon: Bekir Demir