Demo v1.0

6 Ekim 2024, Pazar

Beta v1.0

Bitkiler Hisseder, Peki Ya Bilinçli midirler?

"Kimyasal kelime dağarcığında" 3000 kimyasal maddeye sahip olan bitkiler iletişim de kurabilirler.
Çeviren:
Selinay Kandemir
Kaynak:
Big Think

Bitkiler gerçekliği bizden farklı deneyimliyorlar.


Anahtar Çıkarımlar

  • Bitki nörobiyolojisi bitkilerin karmaşık davranışlarını inceler.
  • Bitkilerin, insan duyularının birçoğu da dahil olmak üzere, 15-20 duyuya sahip olduğu tespit edildi.
  • Karşı çıkanlar ısracı olsa bile bazıları bitkilerin farkındalıkları ve zekaları olduğunu öne sürüyor.

Bitkilerin hisleri var mı? Şairane ya da mecazi anlamda değil, gerçek hisler barındırırlar mı? Nefret edebilir, sevebilir ya da sıkılabilirler mi? Kırlarda dolaşıp çiçek koparırken, makineyle çimleri biçerken bu organizmaların acı çekmesine mi sebep oluyorsunuz? Yükselen bitki nörobiyolojisi alanı bu kışkırtıcı soruları cevaplayabilir.

Bu çalışma alanı belki de CIA’in eski poligrafi uzmanı Cleve Backster tarafından 1966 yılında yürütülen bir dizi deney sonucunda ortaya çıktı. Backster ise farklı tarzlarda müziklerin çalındığı ortamlarda bitkilerin daha hızlı büyüdüğünü ileri süren fizikçi Jagadish Chandra Bose’nin çalışmasından ilham almıştı.

Backster bir ev bitkisine bir galvonometre bağladı ve bitkinin değişken elektriksel aktivitesinin Backster’ın ve meslektaşlarının düşünceleriyle uyum içerisinde olduğunu keşfetti. Deney ayrıca, bitkilerin düşüncelerin pozitif mi negatif mi olduğuna da tepki gösterdiğini ortaya koydu.

1968’de Uluslararası Parapsikoloji Dergisi’nde yayımlanan başka bir deneyde, Backster’ın ekibi bitkileri poligraf makinelerine bağladı ve bir bitkinin, başka bir bitkinin üzerine basarak öldürdüğünü gördüğü bir kişiyi bir grup içinde seçebildiğini keşfetti. Bu kişi belirdiğinde bitki ani bir elektriksel aktivite kaydetti.

Cleve Backster evdeki bir philodendron üzerinde yalan makinesi kullanıyor. 1969.

Backster’ın bulguları başkaları tarafından tekrarlanmasa da –özellikle de telepatik olarak iletişim kuran bitkiler bulmak üzere ilerlediği için– bu araştırma alanı 2006’da Trends in Plant Science dergisinde yayımlanan bir makale ile daha da güçlendi. Bu makalede bir grup biyolog, bitkilerde gözlemlenen davranışların sadece genetik ve biyokimyasal süreçlerin bir ürünü olmadığını öne sürüyordu.

Aralarında Amerikalı bitki moleküler biyoloğu Eric D. Brenner, İtalyan bitki fizyoloğu Stefano Mancuso, Slovak hücre biyoloğu František Baluška ve Amerikalı bitki biyoloğu Elizabeth Van Volkenburgh’in de bulunduğu makale yazarları, bitkileri daha iyi anlamak için yeni bir bitki nörobiyolojisi alanının doğması gerektiğini belirtti. Bilim insanları bu biyoloji araştırma alanının, bitkilerin çevrelerinden elde ettiği bilgileri en iyi şekilde büyümek, gelişmek ve üremek için nasıl işlediğini anlamayı amaçladığını söyledi.

Bilim insanları bitkilerin davranışlarınının, her bitkide bulunan bir tür “entegre sinyalleşme, iletişim ve tepki sistemi” ile koordine edildiğiyle ilgili gözlemlerini açıkladılar. Michael Pollan’ın The New Yorker‘da ele aldığı gibi, bu davranışlar ışık, sıcaklık, su, mikroplar, besin maddeleri ve toksinler gibi toprak bileşenleri ve hatta kütleçekimi gibi birçok çevresel değişkene yanıt vermeyi kapsıyordu.

Dahası, bitkilerin –hayvanlardaki nöronlara benzer olarak– başka bitkilere tepki vermesini sağlayan elektriksel sinyalleri kullanıp kimyasallar üretmesi, yazarların, bitkilerin hem mevcut hem de gelecekteki eylemler için çevrelerine tepki vermesine izin veren zeka belirtileri gösterdiğini ileri sürmesine yol açtı.

Aslında çalışmalar bitkilerin, insan gibi koklama, tat alma, görme, dokunma ve işitme gibi duyuları da dahil olmak üzere, 15 ila 20 ayrı duyuya sahip olmak üzere evrimleştiğini gösteriyor.

Peki bu, Dünya’nın biyokütlesinin %80’ini oluşturan bitkilerin karmaşık sinir sistemlerine hatta beyinlere sahip olduğu anlamına mı geliyor?

Bizim anladığımız şekilde bir beyin değil, fakat zekâ diyebiliriz. Beyin, problem çözme ve karmaşık görevler için kullanışlı olsa da organizmaların çevreleriyle etkileşimde bulunmasının tek yolu değildir. İnsanlar, beyinlerinin ve yeteneklerinin göreceli önemini abartma eğilimindedirler.

İtalya’nın Floransa yakınlarında bulunan Uluslararası Bitki Nörobiyolojisi Laboratuvarı’nı yöneten ve 2006 yılındaki makaleye katkı sağlayan Stefano Mancuso, bitkilerin düşündüğünü, sadece bunu farklı bir şekilde ve dağıtılmış zeka kullanarak yaptığını ileri sürüyor. Bitkiler çevrelerinden bilgi toplar ve organizmanın bütünü için iyi olan yollarla yanıt verirler. Ayrıca “kimyasal kelime dağarcığında” 3000 kimyasal maddeye sahip olan bitkiler iletişim de kurabilirler.

 

Orijinal Başlık: Plants have sensibilities, but are they conscious?
Yazar: Paul Ratner
Türkçeye Çeviren: Selinay Kandemir
Editör: Bekir Demir