Gazze’deki Soykırım Hakkında Bilme(me)niz Gerekenler

Gazze’de “insanlık krizi” mi? Gerçekten mi? Nazilerin ölüm kamplarındaki, Auschwitz ve Treblinka'daki kitlesel imhalara “insanlık krizi” der miydiniz?
Okuma listesi
Çeviren:
CounterPunch
Özgün Başlık:
Manufacturing Consent 101: The New York Times and “What [NOT] to Know” About the Genocide in Gaza
3 Ocak 2025

Editörün Notu

Gazze’ye yönelik ambargoyu delmek amacıyla aktivist Greta Thunberg’in de aralarında olduğu 12 kişi geçtiğimiz hafta insani yardım yüklü Madleen gemisiyle yola çıkmıştı. Bugün Gazze Şeridi’ne yaklaştıkları sırada ise İsrail tarafından hukuksuzca alıkonuldular.

Çarpıcı olan ise Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın olayı kınamasıyla aynı gün içerisinde İsrail’e askeri yük taşıyan VELA isimli geminin Mersin Limanı’na yanaşacak olması.

Yazarın Gazze’deki “insanlık krizi”nde ABD’nin rolüne dair sunduğuna benzer bir liste Türkiye için de kolaylıkla çıkarılabilir gibi duruyor. Yine Times’ın benzeri şekilde, birçok yerel medya kuruluşunun aynı üzerini örtme işlevini bizde de gördüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz sanıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde New York Times “Gazze’nin İnsanlık Krizi Hakkında Bilmeniz Gerekenler” başlığıyla bir haber yayımladı.

Times, Gazze’deki insanların maruz bırakıldığı akıl almaz eziyetin etrafında bir çerçeve çizdi. Aynı zamanda İsrail bombalarının “Gazze’yi moloz yığınlarından ibaret dolu bir araziye” çevirdiğini ve Gazze halkının yüzde doksanını göçe zorladığını aktardı.

Times okurlarına hayatta kalmak için her sabah bir otlu sandviç, öğlen ise bir domatesi bölüşen dul bir Gazzeli kadının ve kızının hikâyesini anlattı.

Times okurları, böbrek hastalığına mustarip temiz suya ulaşamayan bir adamı, kötü koşullarda barınan ve kışın soğuktan dolayı ölen dört çocuğu, İsrail bombaları tarafından kemikleri kırılan, derileri yüzülen çocuklarına ilaç veya ağrı kesici bulamayan ebeveynleri okudu.

Times; şiddetli yiyecek, su ve ilaç kıtlığını, hastanelerin bombalanmasına kadar giden 14 aylık İsrail savaşını anlattı.

Times, Uluslararası Af Örgütü’nün Gazze’ye yönelik savaşı “soykırım” olarak tanımlamasını, Sınır Tanımayan Doktorlar’ın savaşı “etnik temizlik” olarak tanımlamasını ve Birleşmiş Milletler’in savaşın 2 milyon Gazzeliyi açlık tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığı uyarısını haberleştirdi. (Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Gazze’deki durumu “kıyamet” olarak tanımlamasını ve BM özel komitesinin İsrail’in Gazze’ye saldırısının “soykırım anlamına geldiğini” eklemedi.)

Tüm bunların haberleştirilmesi hiç kuşkusuz önemliydi ancak hikâyenin çerçevesi, ABD emperyalizminin Büyük Birader düşünce kontrol zorunluluklarına uygun olarak Gazze’deki dehşet hakkında bilinmesi gerekenlerin önemli kısımlarını dışarıda bıraktı.

Makalenin internet tanıtımı şöyleydi: “Gazze’de insanlık krizi”? Gerçekten mi?

Bir insanlık krizi herhangi bir felaketten ortaya çıkabilir; buna deprem, kasırga, tsunami gibi doğal afetler de dahildir. Times’ın dili burada Gazze’de tetiği çeken failin suçlarının üzerini örtüyor. Chicago’dan devrimci bir dostun yazdığı gibi, “Bu kahrolası bir ‘insanlık krizi’ falan değil. Açlık; sürekli bombalama, her türlü sığınak ve sağlık kuruluşunun yıkımı vb. ile birlikte bir savaş silahı olarak kullanılıyor. Ve bunların hepsi İsrail tarafından, yüzde yüz ABD desteği ile yapılıyor.”

Nazilerin en berbat iki ölüm kampındaki kitlesel imhalara “Auschwitz ve Treblinka’daki insanlık krizleri” dendiğini düşünün.

Bir de şunu deneyin; “Amerika ve İsrail’in Gazze’ye karşı işlediği savaş ve insanlık suçları hakkında ne bilinmeli”! Ve not düşmeyi unutmayın; “yüzde yüz Amerika desteği ile”!

Bu suçlar hakkında “bilinmesi gerekenler”in önemli bir kısmı Times makalesinde aşikâr şekilde eksik. ABD’nin rolünü sayalım mı?

  • Gazze’ye karşı soykırımın birinci yılında İsrail’e 18 milyon dolar askeri destek, kesinlikle bir devletin başka bir devlete etnik temizlik için askeri anlamda yaptığı en cömert destek.
  • 100 Amerikan askeri personelinin gelişmiş bir füze savunma sistemini işletmek üzere İsrail’e gönderilmesi.
  • İsrail’i soykırımından dolayı, bölgesel misillemeden korumak için gönderilen devasa Amerikan deniz ve hava gücü desteği.
  • Sözcüleri savaşa desteğe devam etmeyeceğini belirtmişken, Biden yönetiminin “kırmızı çizgileri” aşması; İsrail’in 2024 Mayısında güney Gazze şehri Refah’a olan saldırısı (ABD desteği devam ediyor) Ve İsrail’in kuzey Gazze’ya olan insani yardımları bloke etmesi (Biden o “kırmızı çizgi”yi 2024 Aralığında aştı)
  • ABD’nin “Leahy hukuku”nu umursamaması, Amerika’nın, insan hakları ihlaline dair “ikna edici” iddialar bulunduran yabancı güçlere destek olamayacağını belirten yasa. (İsrail’in ABD destekli insanlık suçları öyle inanılabilir hale geldi ki en azından bir düzine ABD hükümet yetkilisi protesto için istifa etti, ayrıca İsrail’in başkanı ve en yetkili komutanları davalar ve tutuklama kararları ile karşılaştı, Uluslararası Ceza Mahkemesinden!)
  • ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID), savaşın başlamasından bu yana çalışanlarının Gazze’deki anne ve çocuk ölüm oranları hakkında rapor vermesinin engellenmesi.1Al Jazeera‘nin haberine göre: “Alex Smith, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) için yüklenici ve kıdemli danışman olarak görev yaparken geniş bir yetki alanına sahipti. Cinsiyet, bulaşıcı hastalıklar, beslenme ve anne-çocuk sağlığı ile ilgili konularda görüş bildirmekle görevlendirilmişti. …Smith, ajansı içinde [Gazze’deki kadın ve çocuklara uygulanan soykırım hakkında] alarm zillerini çalmaya karar verdi. USAID yöneticisi Samantha Power dahil olmak üzere üstlerine e-postalar yazdığını, ancak hiçbirinin işe yaramadığını söyledi. Smith, son damlanın, üst yönetimin başlangıçta konuşmasına izin vermesine rağmen Filistinliler arasında anne ve çocuk ölümleri hakkındaki sunumunu geri çekmesi olduğunu söyledi. Sunum öncesinde slaytlarının incelendiğini ve hangi dili kullanacağına dair ayrıntılı talimatlar verildiğini söyledi. Arap İsrailli vatandaşları, kendilerini öyle tanımlasalar bile “Filistinli” olarak adlandırmamasını ve “Gazze sınırında” gibi ifadelerden kaçınmasını söylediklerini anlattı. Gazze haritası bile “kabul edilemez” bulundu. Smith, İngiliz distopik romancı George Orwell’e atıfta bulunarak, “Her şey çok Orwellciydi” dedi. “1984 romanının sayfalarından fırlamış gibi.” Sunumun iptal edilmesinden sonra Smith, istifa etmek ya da işten çıkarılmak arasında seçim yapması gerektiğini söyledi. O ilkini seçti… Biden hükümetinde geçirdiği zamanı düşünürken Smith, Biden’ın savaşın yıkıma uğrattığı Ukrayna’ya verdiği destek ile tüm mahallelerin yerle bir olduğu Gazze’ye verdiği desteğin yokluğu arasında keskin bir zıtlık olduğunu belirtiyor. “Ukrayna’dan bahsederken hastanelerin bombalanmasını kınayabiliriz. Saldırıya uğrayan insanların dayanıklılığından bahsedebiliriz. Onlara saldıran faillerden bahsedebiliriz” dedi Smith. “Ama Gazze söz konusu olduğunda, o insanlardan bahsetmiyoruz. Sağlık sistemlerinin yeniden inşa edilmesi için plan yapmıyoruz.”

Geçen mayıs ayında kana bulanmış Amerikan emperyalisti başkan Joe Biden, Orwellvari özgüveni veya aptallığı ile şunları söylemeye cesaret etti; “Ben Filistin için herkesin yaptığından daha fazlasını yaptım”

Böyle saçmalıkları uyduramazsınız. Tam bir dengesiz, emperyalist kasap. Uluslararası Ceza Mahkemesi Joe Biden için ne zaman tutuklama kararı çıkaracak?

Amerika’nın kritik ve kriminal rolünün, nasıl oluyor da Amerikan emperyalizmi ve İsrail faşizmi tarafından ortaya çıkarılan “insanlık krizi” hakkında Times’ın okurlarının “bilmesi” gerekenlerin bir parçası olmadığı gazete editörleri ve sahiplerine sorulacak güzel bir soru. Dürüst bir cevap vermeleri pek olası değil.

Amerikan emperyal öğretisi “kanla sulanmış Amerikan imparatorluğu”nu iyiliksever bir güç olarak sunmayı zorunlu tutuyor. Sam Amca’nın yurtdışındaki soykırımı maddi ve manevi şekilde desteklemesi öğretiyle uyuşmuyor. Bunlar, Times‘ın “basılmaya değer tüm haberler” olarak değerlendirdiği şeylerin bir parçası değil.

Bunlara biz, “Rıza imalatı 101” diyoruz.

Notlar

(1) Al Jazeera‘nin haberine göre: “Alex Smith, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) için yüklenici ve kıdemli danışman olarak görev yaparken geniş bir yetki alanına sahipti. Cinsiyet, bulaşıcı hastalıklar, beslenme ve anne-çocuk sağlığı ile ilgili konularda görüş bildirmekle görevlendirilmişti. …Smith, ajansı içinde [Gazze’deki kadın ve çocuklara uygulanan soykırım hakkında] alarm zillerini çalmaya karar verdi. USAID yöneticisi Samantha Power dahil olmak üzere üstlerine e-postalar yazdığını, ancak hiçbirinin işe yaramadığını söyledi. Smith, son damlanın, üst yönetimin başlangıçta konuşmasına izin vermesine rağmen Filistinliler arasında anne ve çocuk ölümleri hakkındaki sunumunu geri çekmesi olduğunu söyledi. Sunum öncesinde slaytlarının incelendiğini ve hangi dili kullanacağına dair ayrıntılı talimatlar verildiğini söyledi. Arap İsrailli vatandaşları, kendilerini öyle tanımlasalar bile “Filistinli” olarak adlandırmamasını ve “Gazze sınırında” gibi ifadelerden kaçınmasını söylediklerini anlattı. Gazze haritası bile “kabul edilemez” bulundu. Smith, İngiliz distopik romancı George Orwell’e atıfta bulunarak, “Her şey çok Orwellciydi” dedi. “1984 romanının sayfalarından fırlamış gibi.” Sunumun iptal edilmesinden sonra Smith, istifa etmek ya da işten çıkarılmak arasında seçim yapması gerektiğini söyledi. O ilkini seçti… Biden hükümetinde geçirdiği zamanı düşünürken Smith, Biden’ın savaşın yıkıma uğrattığı Ukrayna’ya verdiği destek ile tüm mahallelerin yerle bir olduğu Gazze’ye verdiği desteğin yokluğu arasında keskin bir zıtlık olduğunu belirtiyor. “Ukrayna’dan bahsederken hastanelerin bombalanmasını kınayabiliriz. Saldırıya uğrayan insanların dayanıklılığından bahsedebiliriz. Onlara saldıran faillerden bahsedebiliriz” dedi Smith. “Ama Gazze söz konusu olduğunda, o insanlardan bahsetmiyoruz. Sağlık sistemlerinin yeniden inşa edilmesi için plan yapmıyoruz.”

Bunları okudunuz mu?