İlk buluşmada beni neyin beklediğini çoğu zaman tam olarak bilirim. Buluştuğum erkeğin hobilerinin neler olduğunu, ne tür müzik dinlediğini. İkimizin de hangi müziklerden ve boş zaman aktivitelerinden hoşlandığını da bilirim, zira birbirimizi çevrimiçiyken kapsamlı bir şekilde tartmışızdır. Ortak yanların arandığı çevrimiçi buluşmalar insanın tüm karakterini sıradan bir “Aa, ben de!”ye indirgemektedir. Sonra iş ilk buluşmaya geldi mi, kişi karşısındaki hakkında her şeyi bilip, neyin önemli olmadığını bildiğinden çoğu zaman öylece oturur ve hiçbir şey hissetmez. Bir insanın bir başkasını tanıması daha öngörülemez bir şey değil midir?
İsviçreli gazeteci Bettina Bestgen (37) ile yapımcı Fabian Mrongowius (35) iki aydır böyle bir “öngörülemezliği” organize etmeye çalışıyor. Bir ilişki arayışı olanlar için döner eşliğinde başkalarıyla tanışabilecekleri bir çevrimdışı buluşma etkinliği düzenliyorlar. Şahsen soğan kokan bir ağız ve çenemde ve elbisemde sarımsak sosundan daha romantik olmayan ve daha itici bir şey düşünemiyorum. Döner yemişseniz, bunu gizleyemezsiniz. Bu esnada zarif, şık veya kontrollü biri olmak biraz güç.
Çevrimdışı buluşmak nasıl bir şeymiş öğreneceğim. Peki bunu başarabilir miyim? İnternette önceden sıralama yapmadan, asla tanımadığım birinin gözlerinin içine bakarak, spontane bir şey deneyimleyebilir miyim? Ve sonra bunu tabağımda döner varken, gerçek hayatta iki kez yapabilir miyim?
Deneyeceğim çünkü çevrimiçi buluşmalardan artık bıktım. Doğrusunu söylemek gerekirse çevrimiçi kimseyle çıkmadım ama son zamanlarda flört uygulamalarının sinir bozucu, hatta yıkıcı olabileceğini gördüm. İşte tam olarak da bu yüzden insanların birbirleriyle çevrimdışı tanışabilecekleri etkinliklerin sayıları günden güne artıyor: Hızlı flört değiştirme etkinliklerinde, dans kurslarında, şarap tadımlarında, trekkinge çıkmışken ya da alpakalarla dolaşırken bile!
Geldim bakalım. Berlin’in merkezindeki Beate Uwe isimli bir kulüpteyim. Yorgunum, isteksizim, üşüyorum ve on dakika geç kaldım. Eğer şu an çevrimiçi bir buluşmada olsaydım, muhtemelen bir bahane bulup iptal ederdim. Organizatörlerden Bestgen ise şu ana kadar sadece birkaç iptalin olduğunu ve hiç kimsenin önceden iptal etmeden gelmediğini söylüyor. Bu Berlin ve onun kararsız, değişken bekârları için mucize gibi bir şey. Bestgen benden önce gelmiş dört kişi ve beni bir gruba alıp elimize buzları eritecek soruların bulunduğu birer zarf tutuşturuyor. Grubumuzdaki bir kadın “Çok heyecanlıyım” diyor. Bu onun ilk buluşması değil elbette, hatta epey tecrübeli, ama tüm buluşmaları hep uygulamalar üzerinden gerçekleşmiş. Kimseyle çevrimdışı buluşmamış. Hele hele böyle bir etkinliğe daha önce hiç katılmamış.
Etrafıma baktıkça ben de heyecanlanıyorum, midemde kelebekler uçuşmaya başlıyor. Bir buluşmaya giderek yabancı biriyle tanışmak zaten hep beni geren bir şey olmuştur. Burada da aynı duyguyu yaşıyorum. Sadece yirmi bir kat daha fazlacık. Çünkü biliyorum ki buradaki erkekler spesifik olarak benimle tanışmak için değil herhangi biriyle tanışmak için buradalar. Bir yandan bunun kendisi de heyecan verici bir durum.
Tek bir odada yirmi erkek ve yirmi kadın. Hepsisinin aklında tek bir soru: Kimden hoşlanacağım? Kim benden hoşlanacak? Zemini kalın bir halıyla kaplı kulübün alçak masaları üzerinde içlerine yapay mumlar yerleştirilmiş boş ayran kutuları varı. Barda ise ışık saçan, devasa bir döner.
Hava duygusal olarak yüklü, herkes etrafına kaçamak bakışlar atıyor, birbirini süzüyor. Kadınlar saçlarını kulaklarının ardına atıyor, erkeklerse bira şişelerini tokuşturuyor. Ve hızlı flört etkinliğine başlama zamanı!
Erkekler bir çember oluştururken, kadınlar da erkeklerin etrafında başka bir çember oluşturuyor. Bir dakikalık bir sohbetten sonra erkekler hemen sağlarındaki diğer kadınla sohbete başlıyorlar. Millet birbirine kaç kardeşlerinin olduğunu, ne zamandır Berlin’de yaşadıklarını anlatmak zorunda kalmasın diye Bestgen ve Mrongowius herkes için birer soru soruyor: Şimdiye kadar kaç kitap okudun? Akşamdan kalmaya en iyi çare nedir? Döner siparişi verirken asla yapılmaması gereken şeyler nelerdir?
– Ee, senin için döner siparişi verirken asla yapılmaması gereken şey neymiş peki, dedim.
– Doğrusunu istersen ben pek döner yemem. Senin düşünceni sorayım o yüzden, dedi.
– Mutlaka soğanlı olmalı.
– Çiğ soğanla aram pek iyi değil. Hele bir de birisiyle buluşacaksam hiç yememeye dikkat ederim. Böylece hem midemi hem de başkalarını korumuş olurum, dedi.
– Ben midemden ve diğer insanlardan nefret ediyorum. Tek umrumda olan şey ağzımın tadı.
Adam bu söylediğime biraz bozulmuş bir şekilde gülüyor. Bense hemen yanındaki kadınla konuşmaya başladığı sırada ismini çoktan unuttum bile. Buradaki insanların yaş ortalaması otuz. Ama erkekler kadınlardan biraz daha yaşlı. Bazıları Berlin’de doğup büyümüş, diğerleriyse İspanya, Portekiz, Finlandiya ve Yunanistan’dan gelmiş. En azından konuştuklarımın çoğu eğlenceli, nazik tipler. Unutmadan ekleyeyim; hepsi de adaylar arasından seçilmiş insanlar. Zira bu etkinliğe katılmak isteyen herkes önce başvurup bir anket doldurmalı. Bestgen ve Mrongowius sonra tüm başvuru yapanları kontrol ediyor, sosyal medya hesaplarına bakıyor ya da telefonda konuşuyor. Bekârlar mı, ciddi bir ilişki mi istiyorlar yoksa tek dertleri tek gecelik bir ilişki yaşamak mı; yaş bir problem teşkil eder mi gibi sorular soruyorlar. Bunun, kârlı olmamasına rağmen çok emek gerektiren fakat gönüllerini koydukları bir iş olduğunu söylüyorlar. Tabii bu işten gelecekte para da kazanmak istiyorlar.
Buluşma sonrası düzenlenen parti de dahil olmak üzere her şey 36 Euro tutuyor.
Toplamda altı erkekle sohbet ettiğim buluşmada sadece bize verilen sorular hakkında değil, aynı zamanda çevrimiçi flört yüzünden artık unuttuğumuz bir şey olan hiç tanımadığın biriyle iletişim kurma konusunda da sohbet ediyorum.
– İnsanlar bunu neden sokakta daha sık yapmıyor gerçekten anlamıyorum. Aslında çok zevkli bir şey,
– Çünkü insanlar reddedilmekten ve reddedilmenin de özsaygılarını yitirmelerine yol açabileceğinden korkuyor olmasınlar, diye cevaplıyorum.
– Psikolog musun?
– Sayılırım.
Bestgen ve Mrongowius iki bavul legoyla geliyorlar. Bir eş seçip onunla beraber en kısa zamanda bir araç yapmalıyız. Oyunlardan nefret ediyorum. Etklinlik tanıtımında “kolay oyunlarla keyif dolu bir akşam” cümlesini okuduğumda çığlık atarak koşmak istemiştim. Ama oyunlardan başka nefret ettiğim bir şey varsa o da haksız olduğumu itiraf etmekten duyduğum nefrettir. Daha önce mutluluktan etrafa ışık saçan bu kadar çok sayıda erkek yüzü görmemiştim. Çevrimiçi bir buluşmada güldüğümden daha fazla gülüyorum. Gerçi eşimle ellerimiz aynı lego parçasını alırken birbirlerine temas ettiği zaman midemde kelebekler uçmuyor ama çocuksu bir mutluluk yaşamak keyif veriyor.
Ve artık herkesin beklediği an geldi. Döner yiyeceğiz! Tabii et yok ama sıcak ekmek, salata, sebze, hellim, falafel ve beşten fazla farklı sos var. Bestgen döneri köşedeki bir kebapçıdan almış. Loş ışıklı bir kulüpte yiyecekleri kağıt tabaklara koymak zor bir iş. Dolu tabağımla oturacak bir yer ararken utanç dolu kısa bir an yaşıyorum. Şimdi kimin yanına oturacağım? Herkes zaten ikili gruplar halinde oturuyor ve ben kimseyi rahatsız etmek istemiyorum. Bir çiftin yanına oturuyorum ve bir an için sıcak su torbasıyla yatakta kalmış olmayı diliyorum. Ve tabii ki, sarımsak sosu da varmış! Bunu ancak falafel dönerimden koca bir ısırık aldığımda fark ediyorum. Falafel çıtır çıtır, hellimse biraz fazla tuzlu.
Yazar Isabel Allende, Aphrodite/Afrodizyak Yazılar Afrodizyak Yemekler kitabında “Erotizmi yemekten ayıramam, aksine ayırmak için de bir neden göremiyorum” diye yazıyor. İstiridye veya çikolata gibi bir dizi yiyeceğin afrodizyak etkisi olduğu söylenir, ancak bunların hiçbiri kanıtlanmamıştır.
Dürüst olmak gerekirse, döner yemenin seksi bir yanı yok. Yanımdaki kadın döneri plastik bir çatalla yemeye çalışıyor. Yanıma toka almadığım için kendime kızıyorum. Bestgen yanıma oturup nasıl gittiğini sorduğunda rahatlıyorum. Falafel kırıntıları bir anda çok kısa gelen eteğime düşerken kimseyi etkilemek zorunda olmadığım için rahatlıyorum. Kontrol bende olduğu için rahatlamış durumdayım. Yoksa korkağın tekiyimdir. Bettina Bestgen, “Burada oturan ben olmamalıyım, bir erkek oturmalı. Dur birini getireyim” diyor ve henüz konuşmadığım birine işaret ediyor. Tuzağa düşürülmek böyle bir şey olmalı. Bir an garip bir sessizlik oluyor ve dişlerime yapışmış bir maydanoz olup olmadığını kontrol etmek için tuvalete koşmak istiyorum. Bunun yerine, sivri bir yorum yapıyorum ve adam gülüyor. Sonra o bir şey söylüyor, ben gülüyorum. Yumuşak bakan gözleri var. Nasıl göründüğüm artık umurumda değil.
Etrafınıza baktığınızda, buradaki insanların sadece iki saat önce tanışmış olduğunu anlayamazsınız. Ortam rahat, çoğu katılımcı gülüyor. İlk grubumdaki iki kadına gözüm takılıyor ve iyi vakit geçirdiklerini umuyorum. Arkadaşlarımın çoğunun uzun süreli ilişkileri var ve flört etmenin yalnız hissettirdiğini sık sık deneyimledim. Sanki aşkı ya da en azından bir ilişkiyi bulmak için mücadele eden tek kişi sizmişsiniz gibidir. Buradaki duyguysa farklı. Kadınlar benim için birer rakip değil; bir dayanışma duygusunun varlığını hissediyorum.
Başka türlü muhtemelen hiç tanışamayacağım erkeklerle konuşuyorum. Tiplerini beğenmediğim için onları flört uygulamalarında el sallayarak ya uzaklaştırır ya da onlara yazdığımda yeterince zeki veya komik görünmedikleri için konuşmayı keserdim. İnternetten randevuya gittiğim ve adam karşıma çıktığı anda bunun yürümeyeceğini anladığım o anı sık sık yaşadım. Aynı frekansta değildik, kıvılcım yoktu, hiçbir şey yoktu. Ve eminim ki bunun tersi de sık sık yaşanmıştır.
Öyleyse neden biriyle tanışır tanışmaz romantik olmayanın içinde romantizm aramaya başlamıyorsunuz? Ya da Berlin’i Paris gibi hissettirecek birini bulma umuduyla bayat olanın içindeki özel olanı aramaya? Şimdi döner yerken açık görüşlüyüm, sohbet ediyorum, gülüyorum ve bu süreçte şunun farkına varıyorum: Buradan bir şeyler çıkabilir. Gerçekten gerçek bir şeyler.