Çocuk Emeği ve Kapitalizm

1906 yılında yaşlı Kızılderili şefi, New York’a ilk ziyaretini gerçekleştiriyordu. Bir muhabir, şefe şehir gezisi esnasında onu en çok neyin şaşırttığını sordu. Şefin yanıtı kısaydı: “Çalışan küçük çocuklar!”
Okuma listesi
Çeviren:
Editör:
Jacobin
Özgün Başlık:
The Child Labor of Early Capitalism Is Making a Big Comeback in the US
7 Temmuz 2023

Editörün Notu

Türkçe çevirisini sunduğumuz bu yazıda Fraser, çocuk emeği üzerinde yükselen erken dönem kapitalizmin bu bağlamda kısa bir tarihini sunuyor. Dünyada yaklaşık 160 milyon çocuk sermayeye ucuz işgücü olarak hizmet ediyor. Türkiye’de ise geçen yıldan bu yana MESEM’e kayıtlı öğrencilerle birlikte çocuk işçi sayısı 1 milyon 372 bini aşmış durumda. UNICEF’in 39 ülke arasında yaptığı araştırmada 2019-2021 yılları arasında çocuk yoksulluğunun en yüksek olduğu ikinci ülke %33,8 ile Türkiye.10https://www.egitimis.org.tr/assets/files/basin-yayin/6807982aaf56b.pdf

Geçtiğimiz yıl öğrencilerle yapılan söyleşide 16 yaşındaki MESEM’li bir öğrenci “Hiçbir gelecek hayalim yok. En azından asgari ücret almak isterdim” derken, diğeri “Ben en son sinemaya iki sene önce gittim, tiyatroya hiç gitmedim… Önceden halı sahaya giderdik ama saati 300 TL olmuş. Tek yaptığımız parkta oturup çekirdek çitleyip, kola içmek. Kola bile 25 TL oldu şimdi” diyordu, kola bugün 80 lira oldu.11https://www.gazeteduvar.com.tr/mesem-raporu-patronlara-ucuz-is-gucu-ogrencilere-olum-haber-1726859

Konya’da MESEM’li öğrenci Berk’in cansız bedeni bulunalı henüz birkaç gün oldu. Son notu “Yaşama isteğim kalmadı” olmuştu. “Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi”nde çocuk emeğini sermayenin önüne süren MESEM uygulamasını protesto eden 16 TİP’li öğrenci ifadeleri alınmaksızın tutuklandı.

İSİG verilerine göre 2013- 2024 döneminde en az 742 çocuk iş cinayetlerinde öldü, yalnızca 2025 yılında ise 85 çocuk işyerlerinde çocuk işçi cinayetleri sonucu hayatını kaybetti.

1910 yılında Delaware, Seaford’daki Johnson’s Hulling İstasyonu’nda çalışan çocuk işçiler. Fotoğraf: Lewis Hine 1874–1940.
1910 yılında Delaware, Seaford’daki Johnson’s Hulling İstasyonu’nda çalışan çocuk işçiler. Fotoğraf: Lewis Hine 1874–1940.

1906 yılında yaşlı Kızılderili şefi, New York’a ilk ziyaretini gerçekleştiriyordu. O şehri merak ediyordu, şehir de onu. Bir muhabir, şefe şehir gezisi esnasında onu en çok neyin şaşırttığını sordu. Şefin yanıtı kısaydı: “Çalışan küçük çocuklar!”1Schuman, M. (2017). History of child labor in the United States—part 1: little children working. Monthly Labor Review. U.S. Bureau of Labor Statistics.

Çocuk işçiliği dışarıdan gelen ziyaretçiyi dehşete düşürmüş olsa da, o tarihlerde kentsel ve endüstriyel Amerika genelinde –ve yüzyıllardır gelenek olduğu üzere çiftliklerde— bu durum fazlasıyla sıradandı. Ancak yakın geçmişte bu çok daha nadir görülen bir manzara haline geldi. Çoğumuz yasaların ve toplumsal normların, çocuk işçiliğini neredeyse yok olma noktasına getirdiğini varsayıyoruz. Bu sebeple, çocuk işçiliğinin yeniden belirmesi karşısındaki tepkimiz o şefinkine benzeyebilir: şok ve hayret.

Ancak hayreti bir kenara bıraksak iyi olur, çünkü çocuk işçiliği tüm şiddetiyle geri dönüyor. Dikkat çekici sayıda kanun koyucu, çocukların istismarını engelleyen ya da ciddi ölçüde kısıtlayan yasaları zayıflatmak ya da yürürlükten kaldırmak için koordineli bir çaba yürütüyor.

Derin bir nefes alın ve şunu bir düşünün: Amerika Birleşik Devletleri’nde çalışan çocukların sayısı 2015 ile 2022 yılları arasında yüzde 37 oranında arttı. Son iki yılda on dört eyalet, çocukların çalışabileceği saatleri sınırlayan düzenlemeleri gevşeten, tehlikeli işlerde çalışmaya yönelik kısıtlamaları azaltan ve gençler için asgari ücretin altında ödeme yapılmasını yasal hale getiren yasaları ya meclise sundu ya da yürürlüğe koydu.2Finnegan, W. (2023, June 12). Child labor is on the rise. The New Yorker. https://www.newyorker.com/magazine/2023/06/12/child-labor-is-on-the-rise

Artık Iowa eyaleti, on dört yaşındaki çocukların bile endüstriyel çamaşırhanelerde çalışmasına izin veriyor. On altı yaşına geldiklerinde; çatı, inşaat, hafriyat ve yıkım işlerinde çalışabiliyor, motorlu iş makinelerini kullanabiliyorlar. On dört yaşındaki çocuklar artık gece vardiyasında bile çalışabiliyor, on beşine bastıklarında ise montaj hatlarına katılabiliyorlar. İşte bütün bunlar, çok da uzak olmayan bir gelecekte yasak kapsamındaydı.3Bogage, J., & Paúl, M. L. (2023, April 23). The conservative campaign to rewrite child labor laws. The Washington Post.

Kanun koyucular, uzun süredir yerleşmiş bu düzene yaptıkları müdahaleler için ipe sapa gelmez gerekçeler sunuyor. Söylediklerine göre çalışmak, çocukları bilgisayar başından, video oyunlarından veya televizyondan uzaklaştıracakmış. Ya da hükümetin çocukların ne yapıp ne yapamayacağını dikte etme gücünü elinden alıp kontrolü ebeveynlere bırakacakmış. Oysa koruyucu yasaları tırpanlama ve on dört yaşındaki çocukların resmi ebeveyn izni olmaksızın çalışmasına izin verme çabaları, bu iddiayı çoktan bir fanteziye dönüştürdü bile. […]

Bütün çıplaklığıyla işin gerçeği şu: Çocuk işçiliği para kazandırıyor ve hızla, inanılmaz bir yaygınlık kazanıyor. Hızlı yemek zincirlerinin yıllardır reşit olmayan çocukları çalıştırdığı ve arada bir kesilen cezaları, basitçe ‘iş yapma maliyetinin bir parçası’ ya da ‘gider kalemi’ olarak gördüğü sır değil. Kentucky’de on yaşındaki çocuklar bile bu tür işletmelerde ağır şartlarda çalışmakta, daha büyükleri ise yasal sınırları aşan sürelerde mesai yapmaktadır. Florida ve Tennessee’de çatı işlerinde çalışanların yaşı on ikiye kadar düşmüştür. […]

Yeni Bir Sömürü Ekonomisi

Gelinen noktada, ekonominin neredeyse tamamı çocuk işçiliğine şaşırtıcı derecede açık hale gelmiş durumda. Hazır giyim fabrikaları, Ford ve General Motors’a tedarik sağlayan otomotiv yan sanayi üreticileri, göçmen çocukları çalıştırıyor; üstelik bazı çocuklar günde on iki saat çalıştırılıyor. Pek çok çocuk, işi sürdürebilmek adına okulu bırakmak zorunda kalıyor. Benzer şekilde Hyundai ve Kia zincirleri de Alabama’daki çocuk iş gücüne bağımlı durumda.

Geçtiğimiz Şubat ayında New York Times’ın yeni çocuk işçiliği pazarının ifşa edilmesine öncülük ederek bildirdiği üzere reşit olmayan çocuklar, özellikle de göçmenler, kahvaltılık gevrek işleme tesislerinde ve gıda fabrikalarında çalışıyor.4Whaples, R. (2005, October 7). Child labor in the United States. EH.Net Encyclopedia. Vermont’ta, çalışmak için çok küçük olduklarından çalıştırılmaları yasa dışı sayılan çocuklar süt sağma makinelerini kullanıyor. Bazı çocuklar Los Angeles’ta J. Crew gömleklerinin üretimine yardım ediyor, Walmart için ekmek pişiriyor ya da Fruit of the Loom çoraplarının üretiminde çalışıyor. Tehlike kol geziyor. Amerika, iş güvenliği konusunda kötü bir şöhrete sahip ve çocuk işçiler için kaza oranı bilhassa yüksek. Bu oran, parçalanmış omurgalar, uzuv kopmaları, zehirlenmeler ve vücutta kalıcı hasar bırakan yanıkları kapsayan korkunç bir bilançoyu beraberinde getiriyor.

Gazeteci Hannah Dreier, özellikle göçmen çocuklar söz konusu olduğunda bu durumu “yeni bir sömürü ekonomisi” olarak tanımlıyor.5Dreier, H. (2023, February 25). Alone and exploited, migrant children work brutal jobs across the U.S. The New York Times. Michigan, Grand Rapids’te aynı vahim tabloya tanıklık eden bir öğretmen ise şu yorumu yaptı: “Siz çocukları başka bir ülkeden getiriyor ve onları âdeta endüstriyel bir köleliğe sürüklüyorsunuz.”

O Uzak Geçmiş, Artık Bugün

Bugün bizler, bu içler acısı manzara karşısında, tıpkı 20. Yüzyıl dönemecinde Kızılderili şefin yaşadığı hayreti yaşayabiliriz. Ancak bizim atalarımız, bu durumu yadırgamazdı. Zira onlar için çocuk işçiliği, hayatın doğal bir parçasıydı.

Üstelik sıkı çalışma, çalışmak zorunda olmayan İngiliz üst tabakası nezdinde, alt tabakaların asi dürtülerini dizginleyecek manevi bir şifa olarak görülmüştü. 1575 tarihli bir Elizabeth dönemi yasası, çocukları ‘serserilere ve yoksullara karşı koruyucu bir tedbir’ olarak istihdam etmek amacıyla kamu fonu sağlıyordu.6Schuman, M. (2017, January). History of child labor in the United States—part 1: little children working. Monthly Labor Review. U.S. Bureau of Labor Statistics.

18. yüzyıla gelindiğinde, dönemin ünlü özgürlük savunucusu John Locke, üç yaşındaki çocukların iş gücüne dâhil edilmesi gerektiğini savunuyordu. Robinson Crusoe’un yazarı Daniel Defoe, “dört ya da beş yaşından sonraki çocukların her birinin kendi ekmeğini kazanabilmesinden” memnuniyet duyduğunu ifade ediyordu. Daha sonra, faydacılığın babası Jeremy Bentham tercihini dört yaştan yana kullanacaktı; zira aksi takdirde toplum, “hiçbir şeyin yapılmadığı! Sanayi namına koca bir hiçin! Ahlaki veya zihinsel gelişim adına koca bir hiçin olduğu o kıymetli yılların” kaybını yaşayacaktı.

Amerikalı ‘kurucu baba’ Alexander Hamilton’ın 1791 tarihli İmalat Raporu, “aksi takdirde aylak olacak” çocukların, bunun yerine ucuz bir iş gücü kaynağına dönüşebileceğini not ediyordu. Erken yaşta çalışmanın aylaklık ve yozlaşma gibi toplumsal tehlikeleri savuşturduğu yönündeki bu tür iddialar, modern çağa kadar seçkinlerin ideolojisinin sabit bir yapı taşı olarak kaldı. Görünen o ki, bugün hâlâ öyle olmaya devam ediyor.

19. yüzyılın ilk yarısında sanayileşme ciddiyet kazandığında, gözlemciler yeni fabrikalardaki, özellikle tekstil atölyelerindeki, işlerin “en iyi 6-12 yaşlarındaki küçük kızlar tarafından yapıldığını” not etmişti. 1820’ye gelindiğinde, üç New England eyaletindeki fabrika işçilerinin yüzde 40’ını çocuklar oluşturuyordu. Aynı yıl, on beş yaşın altındaki çocuklar imalat iş gücünün yüzde 23’ünü, pamuklu tekstil üretiminin ise yüzde 50’sini meydana getiriyordu. Ve bu sayılar İç Savaş’tan sonra daha da fırlayacaktı. Aslına bakılırsa, eski kölelerin çocukları, ağır çıraklık anlaşmalarıyla fiilen yeniden köleleştirilmişti. Bu arada New York ve diğer şehir merkezlerinde, İtalyan padrone’ler (işçi simsarları), göçmen çocukların sömürülmesini hızlandırırken onlara acımasızca davranıyorlardı. O dönemde oldukça seçkinci ve göçmen karşıtı olan New York Times bile bu duruma tepki göstermişti: “Dünya Afrika kıyılarından erkek çalmayı bıraktı, şimdi İtalya’dan çocukları kaçırıyor.”

1890 ile 1910 yılları arasında on ile on beş yaş aralığındaki tüm çocukların yüzde 18’i, yani yaklaşık 2 milyon çocuk, genellikle haftada altı gün, günde on iki saat çalışıyordu. Yaptıkları işler “kıyı şeridini boydan boya kaplıyordu” –ki bu kelimenin tam anlamıyla böyleydi; gerçekten padronelerin gözetimi altında binlerce çocuk istiridye ayıklıyor ve karides topluyordu. Çocuklar ayrıca sokak haberciliği yapıyor ve gazete satıyordu. Ofislerde, fabrikalarda, bankalarda ve genelevlerde çalışıyorlardı. Kötü havalandırılan kömür madenlerinde, özellikle tehlikeli ve sağlıksız işler olan ‘kırıcı’ (kömür ayıklayıcı) ve ‘kapıcı’ (havalandırma kapısı bekçisi) olarak görev yapıyorlardı. 1900 yılında Güney’deki tekstil fabrikalarında çalışan yüz bin işçinin yirmi bini, on iki yaşın altındaydı.

Şehirdeki yetimler, Ortabatı’daki cam fabrikalarında çalıştırılmak üzere sevk ediliyordu. Binlerce çocuk evde kalarak, ailelerinin merdiven altı üreticiler için giysi dikmesine yardım ediyordu. Diğerleri, havasız apartman dairelerinde çiçek paketliyordu. Yedi yaşındaki bir çocuk durumu şöyle açıklamıştı: “Okulu evden daha çok seviyorum. Evi sevmiyorum. Evde çok fazla çiçek var.” Ve çiftliklerde de durum daha az vahim değildi; üç yaşındaki çocuklar bile meyve ayıklama işlerinde çalıştırılıyordu.

Her Şey Aile İçinde

Şurası açık ki, 20. yüzyılın içlerine kadar endüstriyel kapitalizm; istihdam edilmeleri daha ucuz olan, direnç gösterme kapasiteleri daha düşük olan ve daha gelişmiş teknolojiler ortaya çıkana dek o dönemin nispeten basit makinelerini kullanmaya son derece elverişli olan çocukların sömürüsüne dayanıyordu.

Dahası, patronun uyguladığı otorite; ister aile içinde olsun, ister Andrew Carnegie’nin çelik fabrikaları gibi o dönemin ezici çoğunluğu aile şirketi olan dev sanayi firmalarında olsun, dönemin ataerkil varsayımlarıyla tam bir uyum içindeydi. Ve bu türden bir ‘aile kapitalizmi’, patron ile astları arasında, çocukları minyatür ücretli işçilere dönüştüren çarpık bir ittifak doğurmuştu.

Bu arada, işçi sınıfı aileler o kadar ağır bir sömürü altındaydı ki, çocuklarının getireceği gelire çaresizce muhtaçlardı. Sonuç olarak, yüzyılın başında Philadelphia’da, yerli doğumlu ve iki ebeveynli ailelerin hane gelirinin yüzde 28 ila 33’ünü çocuk emeği oluşturuyordu. İrlandalı ve Alman göçmenler için bu oranlar sırasıyla yüzde 46 ve 35’ti. Haliyle şaşırtıcı olmayan bir şekilde, işçi sınıfı ebeveynleri genellikle çocuk işçiliği yasası tekliflerine karşı çıkıyorlardı. Karl Marx’ın da belirttiği gibi, işçi artık kendine bakamaz hale gelmişti, bu yüzden “artık karısını ve çocuğunu satıyor. Bir köle tüccarına dönüşüyor” idi.

Yine de direniş yükselmeye başladı. Sosyolog ve araştırmacı fotoğrafçı Lewis Hine, çocukların fabrikalarda ve maden ocaklarında köle gibi çalıştığı yürek burkan fotoğraflarla ülkede büyük bir skandal yarattı ve kamuoyunu sarstı. (Hine, bu tür yerlere İncil satıcısı kılığına girerek sızıyordu.)7Halliday, A. (2020, February 28). The photos that ended child labor in the US: See the “social photography” of Lewis Hine. Open Culture.

Emek örgütlenmesinin militan savunucusu Mother Jones, 1903 yılında Philadelphia’daki 46 bin grevci tekstil işçisi adına bir ‘çocuk haçlı seferi’ne öncülük etti. İki yüz çocuk işçi delegesi, protesto için Başkan Theodore Roosevelt’in Oyster Bay’deki konutuna gitti; ancak başkan, çocuk işçiliğinin federal değil, eyalet meselesi olduğunu iddia ederek topu taca attı.

Çocuklar, işyerlerinden kaçmaya çalışıyordu. Buna karşılık mülk sahipleri, fabrikalarını dikenli tellerle çevirmeye ya da çocukları, karanlık korkusunun onları kaçmaktan alıkoyacağı gece saatlerinde çalıştırmaya başladıManhattan, Greenwich Village’daki 1911 tarihli meşhur Triangle Gömlek Fabrikası yangınında ölen 146 kadından bazıları –ki fabrika sahipleri kapıları kilitlemiş, kapana kısılan işçileri üst kat pencerelerinden ölüme atlamaya mecbur bırakmıştı– henüz on beş yaşındaydı. Bu trajedi, çocuk işçiliği konusundaki artan öfkeyi daha da körükledi.

1904’te Ulusal Çocuk İşçiliği Komitesi kuruldu. Yıllarca eyaletlerde çocuk işçiliğini yasaklamak ya da en azından dizginlemek için lobi faaliyetleri yürüttü. Ancak kazanılan zaferler genellikle ‘Pirus zaferi’ niteliğindeydi; çünkü çıkarılan yasalar istisnasız zayıftı, düzinelerce muafiyet içeriyordu ve kötü uygulanıyordu. Nihayet 1916’da, çocuk işçiliğini her yerde yasaklayan federal bir yasa kabul edildi. Ancak 1918’de Yüksek Mahkeme bunu anayasaya aykırı ilan etti.

Aslında koşullar ancak 1930’larda, Büyük Buhran vurduktan sonra iyileşmeye başladı. Yarattığı ekonomik yıkım göz önüne alındığında, ucuz çocuk emeğinin kıymete bineceğini varsayabilirsiniz. Ancak işler o kadar azdı ki, yetişkinler —özellikle de erkekler— öncelik kazandı ve bir zamanlar çocuklara havale edilen işleri yapmaya başladılar. Aynı yıllarda endüstriyel işler, küçük çocuklar için çok zor olan, giderek daha karmaşık makineleri bünyesine katmaya başladı. Bu arada, zorunlu eğitim yaşının istikrarlı bir şekilde yükselmesi, mevcut çocuk işçi havuzunu daha da sınırladı.

Her şeyden önemlisi, zamanın ruhu değişti. 1930’ların başkaldıran işçi hareketi, çocuk işçiliği fikrinden nefret ediyordu. Sendikalı fabrikalar ve koca endüstriler, çocukları sömürmek isteyen kapitalistler için ‘yasak bölge’ (no-go zone) haline gelmişti. Ve 1938’de, örgütlü emeğin (sendikaların) desteğiyle, Başkan Franklin Roosevelt’in Yeni Düzen (New Deal) yönetimi, nihayet Adil Çalışma Standartları Yasası’nı geçirdi. Bu yasa, her ne kadar çocuk iş gücünün yaygın olmaya devam ettiği tarım sektörünü muaf tutsa da en azından teoride çocuk işçiliğine son verdi.

Üstelik Roosevelt’in Yeni Düzen’i, ülkenin zeitgeist’ını (çağın ruhunu) kökten değiştirdi. Ekonomik eşitlikçilik algısı, işçi sınıfına yönelik yeniden kazanılan itibar ve sermaye sınıfına ya da kurumsal kasta karşı duyulan derin güvensizlik, çocuk işçiliğini özellikle itici hale getirdi. Ayrıca Yeni Düzen, milyonlarca emekçinin hayat standartlarındaki artışı da içeren uzun bir refah çağını başlattı; böylece aileler, iki yakayı bir araya getirmek için çocuklarının çalışmasına ihtiyaç duymaz oldu.

Geleceğe Dönüş

Öyleyse, bir zamanlar yendiğimizi düşündüğümüz bir vebanın yeniden canlandığını keşfetmek çok daha hayret verici. Amerikan kapitalizmi küresel bir sistem ve ağları neredeyse her yere uzanır. Bugün dünya genelinde tahminen 152 milyon çocuk çalışıyor.8International Labour Organization. (2017). Global estimates of child labour: Results and trends, 2012-2016. International Labour Office. [Güncel veri Editör Notu’nda mevcuttur] Elbette bunların hepsi doğrudan ya da dolaylı olarak ABD firmaları tarafından istihdam edilmiyor. Ancak bu çocuklar, kapitalizmin hem burada, evimizde hem de gezegenin geri kalanında yeniden ne kadar derin bir geriye gidiş içine girdiğinin kesinlikle bir hatırlatıcısı olmalıdır.

Amerikan ekonomisinin gücü ve zenginliğiyle böbürlenmek, inanç sistemimizin ve seçkinlerin söylemlerinin bir parçasıdır. Oysa toplumsal gerilemenin temel bir ölçütü olan ‘beklenen yaşam süresi’, Amerika Birleşik Devletleri’nde yıllardır amansızca düşüyor.9Harvard T.H. Chan School of Public Health. (2023, April 13). What’s behind shocking U.S. life expectancy decline—and what to do about it. En üstteki yüzde 1’lik dilime ait değilseniz, sağlık hizmetleri milyonlarca insan için sadece karşılanamaz olmakla kalmıyor, kalitesi de en iyi ihtimalle ikinci sınıf kalıyor. Benzer şekilde, ülkenin altyapısı da hem eskimesi hem de on yıllardır süren ihmal nedeniyle uzun süredir çöküşte.

Öyleyse Amerika Birleşik Devletleri’ni, şu anda ‘az gelişmişlik sancıları’ çeken ‘gelişmiş’ bir ülke olarak düşünün. İşte bu bağlamda, çocuk işçiliğinin geri dönüşü derinlemesine semptomatiktir. 2008’deki finansal çöküşü izleyen Büyük Durgunluk’tan önce bile, özellikle on yıllardır süren sanayisizleşme dalgasının belini büktüğü milyonlarca emekçi için yaşam standartları düşüyordu. 2011’e kadar süren durgunluk, durumu daha da kötüleştirdi. İş gücü maliyetleri üzerindeki baskıyı artırırken; işler giderek daha güvencesiz, yan haklardan yoksun ve sendikasız hale geldi. Şartlar böyleyken, neden bir başka ucuz iş gücü kaynağına, çocuklara yönelmesinler ki?

Onların en savunmasız olanları yurt dışından; genellikle izi sürüldüğünde Amerikan ekonomik sömürüsü ve tahakkümüne dayanan çökmüş ekonomilerden kaçıp gelen Küresel Güney kökenli göçmenlerdir. Eğer bu ülke şu anda bir sınır krizi yaşıyorsa –ki yaşıyor– bunun kökenleri sınırın bu tarafında yatmaktadır.

2020-22 yılları arasındaki COVID-19 pandemisi kısa süreli bir iş gücü açığı yarattı ve bu durum, çocuk işçiliğinin geri dönüşü hastalıktan öncesine dayansa da, çocukları tekrar işe koşmak için bir bahane haline geldi. 21. yüzyıldaki çocuk işçiliğini, toplumsal bir patolojinin belirgin bir işareti olarak görebiliriz. Amerika Birleşik Devletleri, askeri gücüyle durmaksızın gövde gösterisi yaparak dünyanın bazı bölgelerine hâlâ kabadayılık taslıyor olabilir. Ancak kendi evinde, o hasta bir ülkedir.

Notlar

(1) https://www.egitimis.org.tr/assets/files/basin-yayin/6807982aaf56b.pdf

(2) https://www.gazeteduvar.com.tr/mesem-raporu-patronlara-ucuz-is-gucu-ogrencilere-olum-haber-1726859

(3) Schuman, M. (2017). History of child labor in the United States—part 1: little children working. Monthly Labor Review. U.S. Bureau of Labor Statistics.

(4) Finnegan, W. (2023, June 12). Child labor is on the rise. The New Yorker. https://www.newyorker.com/magazine/2023/06/12/child-labor-is-on-the-rise

(5) Bogage, J., & Paúl, M. L. (2023, April 23). The conservative campaign to rewrite child labor laws. The Washington Post.

(6) Whaples, R. (2005, October 7). Child labor in the United States. EH.Net Encyclopedia.

(7) Dreier, H. (2023, February 25). Alone and exploited, migrant children work brutal jobs across the U.S. The New York Times.

(8) Schuman, M. (2017, January). History of child labor in the United States—part 1: little children working. Monthly Labor Review. U.S. Bureau of Labor Statistics.

(9) Halliday, A. (2020, February 28). The photos that ended child labor in the US: See the “social photography” of Lewis Hine. Open Culture.

(10) International Labour Organization. (2017). Global estimates of child labour: Results and trends, 2012-2016. International Labour Office. [Güncel veri Editör Notu’nda mevcuttur]

(11) Harvard T.H. Chan School of Public Health. (2023, April 13). What’s behind shocking U.S. life expectancy decline—and what to do about it.

Bunları okudunuz mu?