Grevi Yeniden Kuşanmak

Bir grevi neyin etkili kılacağını, toplumu neyin durduracağını yapmadan bilemezsiniz. Ama her şeyden önce yapmanız gereken bir şey var: Örgütlenin!
Okuma listesi
Çeviren:
Editör:
Redaksiyon:
Jacobin
Özgün Başlık:
Recovering Our Power
16 Nisan 2025

Kapital’in 12. Bölümünde Karl Marx’ın bir üretim atölyesinde cam yapımının kritik bir aşamasını tarif ettiği bir yer vardır. Beş işçi fırının “ağzında” toplanmış; her biri, birlikte tatbik edildiğinde bir şişeyi meydana getirecek olan bireysel görevlerini yerine getirmektedir. “Bu beş uzmanlaşmış işçi, ancak bir arada işleyebilen bir organizmanın bireysel organlarını temsil etmektedir.” Bu beş işçi ancak “tüm işçiler birbirleriyle doğrudan işbirliği yaptığında” bir grup olarak çalışabilir. Bu işbirliğiyle çalışma gerekliliği, her bir işçiye muazzam bir güç verir: “Tek bir üye eksik olduğunda, tüm beden felç olur.” Bir işçi bile işbirliğini keserse çalışan organizma yerle bir olur. Üretim durur, kâr tehlikeye girer.

Sol için bu anlatılan, şişe yapımı veya üretimi süreci hakkındaki bir hikâyeden çok daha fazlasıdır. İşçiler, grevler ve kapitalizm hakkındaki bir hikâyeden fazlasıdır. Bu hikâye, sıradan insanların sahip olduğu güce dairdir. Ve sıradan insanların bu güce sahip olmasının sebebi, şişe veya toplumsal olarak gerekli ürünler üretmeleri değildir. Bu bir hikâyeden fazlasıdır çünkü güce sahip insanların, kapitalistlerin ve bu güçlü insanların dayandığı sistemin yani kapitalizmin; esasında, cüzi bir bireysel güce sahip olan ve işbirliği yapıp bu gücü kullanarak kapitalin ve kapitalistin ihtiyacı olduğu şeyi yaratan insanlara bağımlı olmasıdır.

Tarihinin başladığı 18. yüzyıldan beri Solun hep bir hayali vardı: En tepedeki insanların muhtaç olduğu, dolayısıyla toplumsal organizmayı durdurabilecek o güç kolunu bulmak ve indirmek. Bu organizma ister 16. Louis’nin monarşisi ister patriyarka içindeki aile, ister kapitalizmin içindeki fabrika olsun…

On yıllar boyunca bu gücün hayali, grevde yatıyordu. Öte yandan işçiler ve sendikalara dair idrakımız zayıfladıkça grev ve onun ifade ettiği şeyler, hem kaslarımızdan hem hafızalarımızdan silinmeye başladı. Hayallerimizde yaşamaya devam edebilir, neredeyse her gün sosyal medyada birileri genel grev çağrısı yapsa da, günümüzde pek az insanın greve veya onun kapsadığı şeylere dair bir deneyimi var. Grev çağrılarının içi giderek daha da boşalıyor.

Kendimizi bugün içinde bulduğumuz çıkmaz işte budur: Ortada bir muhalefet veya direnişin olmaması, bir mesaj veya anlatının eksikliği ya da Sağın tüm güce sahip olması değil bizim açmazımız. Solun bir zamanlar elinde sımsıkı tuttuğu güç kolunun noksanlığı hissi esas çıkmaz. Uyum ve itaate alışmış bir toplum için eskiden yıkıcı ve tehditkâr görülen o dev mitingler ve yürüyüşler, artık sadece bir başka şehirde bir başka gündeki bir diğer olay.

Elon Musk ve yandaşları ofisin anahtarları ve erişim şifrelerini ele geçirdiklerinde, sadece sahip olmayı dilediğimiz değil, bir zamanlar sahip olduğumuz maddi bir gücü kullandıklarını görüyoruz. Hayal kırıklığı ve kayıp hissine kapılıyoruz; hissediyoruz ki bir zamanlar oturma grevlerinde veya Greensboro eylemlerinde, bilinç yükseltme toplantılarında veya Stonewall isyanlarında, toplumu durduracak o güç kollarını bulanlar biz solculardık. Oysa şimdi o güç kollarına sahip olanlar, karşı taraftakiler. Bir zamanlar ofis ve fabrikaları yasadışı işgal eden, yetkililerin bizim bulunmamamız gereken toplantılarını basan bizlerdik; şimdi ise bunları olanca dokunulmazlıklarıyla yapanlar onlar.

Bununla birlikte Frances Fox Piven’in Otoriteye Meydan Okumak (Challenging Authority) adlı muhteşem kitabında bize hatırlattığı gibi, sol siyasette o güç kollarının ne olduğu önceden belirlenmemiştir; bir grevi neyin etkili kılacağını, toplumu neyin durduracağını yapmadan bilemezsiniz. Bazen buna sadece denk geliriz. Genellikle deneme yanılma yoluyla keşfederiz. Önemli olan örgütlenmek, tetikte kalmak, denemeye başlamak ve aramaya devam etmektir. Ama her şeyden önce, örgütlenmektir. Marx’ın da anladığı gibi, toplumsal işbirliği her şeyin anahtarıdır; kapitalizmde de daha ötesinde de.

Bunları okudunuz mu?