Demo v1.0

21 Aralık 2024, Cumartesi

Beta v1.0

Brecht ve Savaş Belası

Jenny Farrell, Bertolt Brecht’in ilk kez 70 yıl kadar önce Almanya’da sahne alan savaş karşıtı oyunu “Cesaret Ana ve Çocukları”nı ele alıyor. Oyun, savaş karşıtı bir uyaran olarak hâlâ geçerliliğini sürdürmektedir.
Çeviren:
Yüsra Yıldız
Kaynak:
Culture Matters

Brecht “Cesaret Ana ve Çocukları”nı Nazi ordusunun Varşova’yı işgal ettiği gün yazmaya başladı. Faşizmin Alman halkının geniş bir kesimine yayıldığına ve Hitler’in faşistlerinin savaşa hazırlığına tanıklık etti. Brecht bu otuz yıllık savaş dönemini “Cesaret Ana” için tarihsel arka plan olarak seçti. Odak noktası, askerler, çiftçiler, aşçılar, işverenler, hatipler ve er ya da geç savaşta ateşe atılacak halk, yani savaş mağdurlarıydı.

“Cesaret Ana” ailesinin hayatta kalmasını sağlamaya çalışırken aldığı malları, yolculuk yaptığı birliklere satan küçük bir tüccardır. İlk başta zekâsı ve hazırcevap oluşu, gerçekçiliği ve faydacılığı gibi onu alt sınıf yapan nitelikleriyle bunu başarır. Ama onun daimi istifçiliği, son dakika anlaşmaları ve yanlış öncelikleri aynı zamanda yolun sonunda çocuklarını birer birer kaybedişinin sebebidir.

Çocukların korkusuzluk, dürüstlük, saflık ve yardımseverlik gibi hasletleri bu savaşta onların ölümlerine katkıda bulunur. İşi için her şeyi, dolayısıyla adını da tehlikeye atan “Cesaret Ana” uzlaşmaz olanı uzlaştırmaya çalışır. Bitmez gibi görünen bir savaşın sonundaki başarısızlığı tahmin edilebilir. Ama kendisi bir sonuca varamaz. Savaşın lanetlenmesi gerektiğini haykırırken bile bundan ders çıkarmaz. En sonda, kendini oyunun merkezi sembolü olan at arabasına bağlar. İş devam etmeli. Bu şekilde savaşın devam etmesine katkıda bulunduğu aklının ucundan bile geçmez.

Fakat onun zıttı biri vardır, kızı dilsiz Kattrin. Başlarda zavallı bir mağdur olarak gözükse de annesinin davranışlarını gözlemler, erkek kardeşlerinin yokluğunu fark eder ve mantıklı kararlar alır. Nihayetinde, Katolik birlikleri Magdeburg’un uyuyan kesimine saldırıp katliam yapmak üzereyken davuluna vurarak halkı uyandırır. Savaşa karşıdır ve fırsatı olduğunda harekete geçer. Bu, gerçek “cesaret” olarak nitelendirilebilir. Onun başarısı savaşın kader olarak kabul edilmesine karşı bir yol göstericidir, aynı zamanda savaş ve menfaat tarafından belirlenmeyen bir toplumun imkânını ortaya koyar.

“Cesaret Ana”nın Berlin galası 11 Ocak 1949’da sahnelenmiştir. Soğuk Savaş’ın doğuşu ve devam etmekte olan Kore Savaşı’yla beraberinde daha sonrasına bakarak Brecht şunları söylemiştir: “Yeni bir savaş tehditiyle karşı karşıyayız. Herkes bunu biliyor ama kimse konuşmuyor. Toplumun çoğunluğu savaştan yana değil.”

Brecht bu oyunda, insan varoluşunun uygulanabilir modellerini geliştirerek toplumsal anlamını yeniden kazanacak bir tiyatro fikrini sahneye koymaktadır. İzleyicilerinin, karakterleri değişimden aciz ve çaresizce kaderin insafına terk edilmiş bir şekilde sahnede görmelerini istemektedir. Onların, insanların içinde bulundukları koşullar tarafından belirlendiğini fark etmesini istemektedir. Ve sadece insanların değişmekle kalmadığını, aynı zamanda insanların birbirleriyle ilişki kurma biçimleri ve kendileri için yarattıkları dünyanın da değişebileceğini görmelerini istemektedir.

 

Orijinal Başlık: A Curse on War: Mother Courage and Her Children, by Bertolt Brecht
Yazar:
Jenny Farrell
Türkçeye Çeviren: Yüsra Yıldız
Editör:
Ebru Berra Alkan